Ne demek “erkek adama yakışır mı...”

Daha öncede benzer bir görüntü vermişti Uraz Kaygılaroğlu.

Haberin Devamı

Ne demek “erkek adama yakışır mı...”

Ojeli tırnaklarıyla bir programa katılmış sonrasında o tırnaklarıyla konuşulmuştu.
Son paylaştığı fotoğrafta da tırnaklarındaki ojeler konuşuluyor yine.
◊ Erkek adam oje sürmez!
◊ Hiç yakışmış mı, utan!
◊ Gençlere kötü örnek oluyorsun...
Diyerek eleştirenlere bir sorum olacak?
◊ ‘Size ne?’
Hiç beklemeyin benden erkek adam oje sürmez gibi çıkışlar. Çünkü ufak bir kızı var Uraz’ın. Babasının tırnaklarına oje sürmek istemiş olabilir.
Mesela ‘baba bugün böyle dursana’ demiştir o da ‘seve seve’ diyerek çıkmıştır dışarıya. Ne var bunda?
Erkeklik tartışmaları bu işin neresinde şimdi?
Ayrıca bir fotoğraf karesiyle kötü örnek alacak kişiler varsa kusura bakmayın ama onlara yapacak da diyecek de bir sözüm yok zaten.

Haberin Devamı

Michelin yıldızı fiyatları artırır mı?

Dünyanın en prestijli restoran değerlendirme sistemlerinin başında geliyor ‘Michelin Rehberi.’ Bir süredir İstanbul’da restoranları gezen ‘Michelin ajanları’ yıldız verdikleri Türk restoranlarını açıkladılar.
Yıldız alan restoranlara şaşırmadım hepsi hak eden yerler, tek şaşkınlığım almasını bekleyip alamayan yerlerdi.
Fakat ilginç bir toplumuz biz.
İki konu dikkatimi çekti yıldızlardan sonra konuşulan.
İlki...
◊ “Bu işler yalan dolan! Parayı veren şefler, restoranlar yıldızı kaptı.”
◊ Yahu yapmayın etmeyin, her işe de böyle güvensizlikle yaklaşmayın. Ben size söyleyeyim hiçbir restoran, hiçbir şef para vermedi listeye girmek için.
İkincisi...
◊ “Michelin’i kapanlar şimdi fiyatlarını katlayacak, olan yine müşteriye olacak.”
◊ Bunu ben de kısa bir süre düşündüm. Sonra ‘ee ne var ki bunda’ dedim. Hakkıdır. Çünkü dünyanın en önemli unvanlarından birine sahip artık o restoranlar. O yüzden mutlaka bir fiyat güncellemesi yapacaklardır zaman içinde.
Her şeye muhaliflik böyle işlerin tadını çıkartmamızı engelliyor.

Adım başı canlı müzik

Mesela Nişantaşı’ndan Yeniköy’e 20’ye yakın canlı müzik mekânı var İstanbul’da...
Üstelik aynı isimleri sahneye çıkarıyorlar.
Çıkanların ne kadar iyi olup olmadığı da tartışmaya çok açık.
Böyle değildi ki eskiden.
Eskiden sesi olan sahneye çıkardı, duruşu olanın müşterisi vardı.
Giden müşteri büyük bir keyifle mekândan çıkar, sahnedeki müzisyen bir diğer sahnesini iple çekerdi.
Şimdi gidenler resmen ‘yıpranıp’ ayrılıyor mekandan.
Burada önemli bir nokta şu...
İşinde çok iyi olan mekânlar da var. Onları ayıralım bir kenara. Hatta onlardan bir başka yazımda tek tek de bahsederim.
Geçen pazar akşamı Nişantaşı’nda bir mekâna gittim.
Daha doğrusu gitmek zorunda kaldım. İsmini hiç yazmayacağım şimdi.
İnsanları kutu gibi bir yere sıkıştırdıkları, müşteri kalitesinin diplerde olduğu, nefes almanın zorlaştığı bir yerde öyle büyük hesaplar alıyorlar ki.
Gözlerimle gördüm...
Hesabımızı ödeyerek çıktık çıktık hemen.
Ama yapmayın bunu.
Hesapları şişirmeyin.
Her şeye zam geldi acısını müşteriden çıkarayım demeyin.
Benim gibi kırk yılın başı dışarıya çıkan insanların gününü zehir etmeyin.
Şimdi çok basit bir çözüm önerebilirsiniz bana...
E gitmeseydin.
E haklısınız.
Ne diyeyim.

Yazarın Tüm Yazıları