Nafile üzüldüm

Ne ara olduk?
Neden olduk?
Niye olduk?
Sorularını geçiyorum artık.
Bazılarımız düpedüz kötü işte.
Hadise’yle ilgili şu iki yorumu duyarak girdim hafta sonuna...
1- “Hadise hamile, kesin bilgi. Acaba gözyaşlarının nedeni çocuğunu düşürmesi mi?”
2- “Hadise’nin evliliğini bitirdiğinin ispatı sahnede iç çamaşırını göstermesi. Bakın nasıl da gösteriyor!”
“Böyle kolay olmaması lazım” dedikçe kolaylaşıyor her şey.
“Bu kadar da insafsızlık olmaz” diye söylendikçe insafsızlaşıyouz.
Nasıl bir ruh halidir “Hadise iç çamaşırını gösteriyor bu da evliliği kafasında bitirdiği anlamına geliyor” demek?
Ekranda o görüntüleri art arda döndürmek?
Ben çok üzüldüm bu olanlara.
Alt tarafı duygusal bir şarkıda iki gözyaşı döktü Hadise. Sonrasında olanlara bakın.
Evliliğini de bitirdiler, çocuğunu da düşürdüler, iç çamaşırını da konuştular.
Ben gerçekten çok üzüldüm.
Hiç üzülecek şey yokmuş gibi koca hafta sonu “İnsanlar neden bu kadar acımasız” diye dert edindim kendime.
Evet boşanabilir Hadise.
Ama biraz insaf yahu...

Kıbrıs’ın bir başka iyisi

Olmayınca olmuyor işte... Bunca yıl Kaya Otelleri’ne gitmemişim. Üstelik gezen biri olmama rağmen.
Kıbrıs’tayken Girne’deki Kaya Palazzo Resort’e uğradım.
Hani bazı yerler için “Eylül en güzel zamanıdır” deriz ya. Zamansız bir yeri keşfettim burada.
Her mevsim tercih edilecek bir yer.
Otel içinde İstanbulluların çok iyi bildiği restoranlar, kafeler ve kulüpler var.
Gelip şube açmışlar Kaya Palazzo’da.
İçindeki o zenginliklerle birlikte yazı da baharı da kışı da farklı oluyor böyle otellerin.
Kıbrıs’ta neredeyse her otelin konser için sahnesi var.
Ve birçoğunda anlamsız sahne düzeniyle karşılaşıyorsunuz.
Devasa genişlik, aşırı yükseklik, sahneyi görememezlik yani bir yabancılaşma hissi yaşatıyorlar size.
Sırf bunun için gidip sahnelerine de baktım.
Tek hayal kırıklığım olabilir derken aksi oldu. Bildiğimiz anam babam usulü sahne dizaynı ve masaları var.
Sahneyi de görüyorsun, eşinle dostunla sohbet de ediyorsun ve en önemlisi kalkmak istediğin zaman labirentçilik oynamadan istediğin yere gidip gelebiliyorsun.
Arkada köklü bir otelcilik anlayışı var. O yüzden sanırım her detayıyla ilgilenmişler.
Artık en kısa zamanda o sahnede bir performans izlemek şart oldu.

Haklı

Zaman zaman Edis’ten özlü sözler düşüyor önüme.
Son konserinde de “Tek başımıza mutluyuz. Ben anlamıyorum böyle sevgilisiz hiçbir şey yapamayanları. Önce kendini sev, öyle daha güzel oluyor” demiş.
Kendimi sosyal medyadaki uyduruk motivasyon cümlelerine hak verirken buldum.
Hani yazıyorlar ya...
◊ Kendini sevmekle başlayacak her şey...
◊ Kendinle mutluysan gerisi fasa fiso...
◊ Sev kendini mutlu et benliğini...
◊ Hayat tek başına sinemaya gitmektir...
Resmen haklı Edis.
Bazıları öyle davranıyor ki...
◊ Sanki hayatında biri olmazsa nefes alamayacak.
◊ İlla birine ‘sevgilim’ diyecek.
◊ İlla tutacak birinin elini öyle dolaşacak etrafta.
Çok hoşuma gidiyor Z kuşağının takip ettiği isimlerin böyle cümleler kurması.
Onları dinliyorlar çünkü.
Edis üzerinden ben de söylüyorum, hayatınızda
illa birine ihtiyacınız yok.
Siz önce bir kendinizi sevin, sonra bakın neler olacak seyredin.

Hollywood üçlemesinde rol alacaklar

Tolga Yüce ve Ümit Okur, “The Hope”un ardından yeni bir Hollywood projesinde rol almaya hazırlanıyor. İki oyuncu, “The Depth of Time” (Zamanın Derinliği) adlı üçleme için kamera karşısına geçecek. Yüce ‘General Anton Sergey’, Okur ise ‘General Misha’ rolünü canlandıracak.
Faye March Entertainment tarafından hayata geçirilecek yapım, Bolşevik Devrimi’nde tüm ailesi katledilen Prenses Anastasiya Nikolayevna Romanova’nın çevresinde gelişen olayları konu alacak. Başrolü Alix Kermes’in üstlendiği projenin yönetmen koltuğunda Faye March oturacak. 2023’ün mayıs ayında başlanacak çekimlerin ağustosta sonunda tamamlanması planlanıyor. Vizyon tarihi ise Ekim 2024.