Paylaş
Buraya kadar her şey normal.
İyi bir müzikal, iyi bir oyuncu, büyük bir prodüksiyon.
Normal olmayan kısma gelelim.
Aslında müzikal için ilk Hadise’yle anlaşılmıştı.
Malum yaşanan olaylar ya da belki başka bilmediğimiz sebeplerden dolayı projeden çekildi Hadise.
Yapımcılar da Elçin Sangu’ya teklif götürdüler.
Elçin teklifi kabul edince de, “Hadise’nin ayağını kaydırdı”, “Hadise olmadı Elçin oldu”, “Yapımcılar kimseyle anlaşamayınca Elçin’e gitti” gibi laflar edilmeye başlandı.
İşte bunlar normal olmayan şeyler...
Ben biliyorum ki Elçin Sangu bu haberlerden rahatsız.
Bir o kadar da eminim ki, birçok kişinin takmayacağı, ‘bana ne’ deyip geçeceği bir olayı dert ediniyor Elçin.
Olsun. Etsin. Hassas kadınlar çok değerlidir benim nazarımda.
Çünkü tüm bu yazılıp çizilenler, konuşulanlar farkında olmadan ‘iki kadını karşı karşıya getirmenin’ altyapısını hazırlıyor aslında. Yahu kaldı ki Elçin zaten oyuncu, bu zaten onun işi...
O yüzden “Jekyll & Hyde” müzikalinde mecburiyetten tercih edilen kişi değildir Elçin. Bana göre en doğru karardır rolün ona teklif edilmesi.
Sanatçı & muhaliflik sorunsalı
'Sanatçı hep muhalif mi olmalı?’ konusu her konuşulduğunda çıkmaz sokağa girmiş gibi oluyorum, asla bir sonuca varılmıyor bu konuda.
Muhtemelen hiçbir zaman da varılamayacak.
Geçen günlerde Fettah Can benzer açıklamalar yapmış...
“Sanatçı hep karşı gelmeli anlayışını doğru bulmuyorum” demiş.
Bunu doğru bulanlarla uzun uzun tartışmak istiyorum.
Çünkü ben de bu ‘hep’ olayına karşıyım.
Bazı isimler var, tek yeteneği şarkı söylemek. Düşünce derinliği sıfır, fikri yok, sakız gibi nereye çeksen orada duracak bir yapısı var.
Ama olur olmadık yerde çıkıp ‘muhalif’ olmak adına açıklamalar yapıyor. Aslında amacı tamamen konuşulmak, Twitter’da gündem olmak, hatta linç yemek...
Neden diye sorsan?
‘Çünkü sanatçı muhalif olur’ diyecek.
Sana yön verilmeye kalkılırsa muhalif ol.
İlerlemeyen bir sistemi çalıştırmak için muhalif ol.
Çevreni daha da güzelleştirmek, işini daha iyi yapmak için muhalif ol.
Ama sırf bir kesime yaranmak için, sırf meyhane arkadaşların öyle düşünüyor diye, sırf insanlar beni konuşsun diye muhalif olma.
Evet sanatçı farklı gözle bakmalı etrafa ama sanatçı her dakika her saniye muhalif de olmamalı.
Yeni fotoğraf
Öyle uzun zamandır diyorlardı ki “değiştir artık şu köşe fotoğrafını” diye. Ben de öyle uzun zamandır “tamam tamam” deyip geçiştiriyordum ki. Bu değişiklik şarttı artık. Nihayet yeni fotoğraf olacak artık bu köşede.
Bazen bir söz, bazen hayal kırıklıkları, bazen şaşkınlık, bazen de alınan kararlar değişikliğe zorluyor sizi. Kim değişmiyor ki zamanla.
Üstelik fark etmeden de olabiliyor bunlar.
En az 20 kilo var o eski fotoğrafımla şimdiki halim arasında. Temmuz ayının son haftasında başlamış bende ‘değişim’ süreci. Ağustos bittiğinde ben başka biri olmuşum. Şimdi eylül bitiyor bambaşka bir adam var mesela.
Neyse... Öyle ya da böyle artık bu fotoğraf olacak köşemde.
Çile oldu canım şehir
◊ Evden çıkarsın taksi bulamazsın.
◊ Aracınla gitmek istersin trafikten çıkamazsın.
◊ Motorum var, atlayıp gideyim diye düşünürsün yolda önünü kesen sürücülerle karşılaşırsın.
◊ Yürüyüş yapayım dersin bir bakmışsın yürümeyi bilmeyen insanların arasında sek sek oynuyorsun.
◊ Bezdirdiler, bıktırdılar hepimizi.
◊ Mesela Beşiktaş-Ortaköy sahil hattı.
◊ En güzel de caddelerinden biri bence İstanbul’un ama son zamanlarda yürümesi bile çile.
Bitmeyen yol çalışması yüzünden kaldırımlar falan ortadan kaldırılmış mesela.
Arabalarla beraber yürümek zorundasın.
Arkanı sık sık kontrol etmen şart. Bebek’ten Aşiyan’a giden yolda da benzer bir durum var.
Boğaz kenarında yürüyeyim diyorsun ama başarana madalya taksalar hakkıdır.
Araçlar yollara park etmiş, kaldırımlar üzerleri çıplak amcalar tarafından işgal edilmiş.
Tam bir kaos...
Bu çileye son vermek lazım.
Ne yapılması gerekiyor bilmiyorum ama ‘bir şeyler’ yapılması lazım.
Paylaş