Paylaş
Eda Ece önceki akşam yapılan ‘Elle Töreni’nde sahneye ödül almak için çıktı. O sırada şöyle bir cümle kullandı:
“Deprem bölgesinde yaptığımız her şeyi onlar başkası yapıyor zannetti, sandıktan onu anladık ama neyse’
Sonrası Ece’nin kahkahaları ve salonun alkışı.E haliyle tepki gösterdi millet...
Ama salondakiler değil dışarıdakiler, çoğunlukla da sosyal medyadakiler.
Eda da bir açıklama yaparak şunları söyledi:
Ben ödülümü şubat ayındaki dergi kapağından dolayı aldım. Sonra da deprem felaketi oldu. O yüzden depremi anmak istedim. Mizahi bir şekilde ele aldım. Mizahla bazı şeyleri kotarıyorum...
Keşke hiç açıklama yapmasaydı.
Böyle sözlerin sonrasındaki açıklamalar bana hep ‘çırpınış’ gelir çünkü.
O açıklama hiçbir şey ifade etmez. Ben daha sonradan yapılan açıklamalara hak verileni görmedim.
Neden deprem dersin, neden deprem bölgesindeki oy oranlarıyla ilgili konuşursun...
Hem bazı şeylerin mizahı olmaz.
Hele ki deprem gibi bir konunun hiç mizahı olmaz.
Üzerinden yıllar geçse de olmaz. Mizahla aşmaya çalışırsan mizahla boğulursun maalesef...
O yüzden hiç gerek yoktu...
Kabak tadı veriyor çünkü...
Salon hep alkışlar
Eda Ece’nin sözlerini salondakilerin alkışlamasına da hiç şaşırmadım. Çünkü salon hep alkışlar. Eminim o sırada alkışlayanların yüzde 50’si Eda ne dedi farkında bile değildi.
Yanındaki alkışlayınca o da alkışladı.
Her ne söylenirse söylensin alkışlayacak olanlar oluyor o salonda.
Ettiyse vardır bir bildiği falan diyorlar sanki.
Ama o alkışlayanların bazıları salondan çıkıp evlerine gittiklerinde ve sözleri tekrar dinlediklerinde ‘hmmm aslında biraz garip olmuş keşke alkışlamasaydım’ diyorlar.
O yüzden ‘salondan büyük destek’ sözlerine falan çok aldırış etmeyin siz.
Ödül törenlerinde al ödülünü geç
* Yurt dışındaki abi, abla, meslektaşlarına özenmeden özgün cümleler kuracaksan kur...
* ‘Dur hassas noktalara değineyim de gündem olayım’ deme...
* Teşekkürünü et, güzel cümlelerini kur, al alkışını geç yerine...
* ‘Tutuyorum çünkü elimde şu an’ gibi slogan olacak cümlen yoksa hiçbir şey deme hatta...
Senin için de dışın da kirli
Gördünüz değil mi Adapazarı’ndaki 76 yaşındaki amcayı...
Bir kıza, “Böyle giyinmemen lazım. Beni tahrik ediyorsun bu ne hal sizin giyinik olmanız lazım” demiş.
Bu amca 76 yaşında böyleyse gençliğinde kimlere nasıl rahatsızlıklar verdi düşünmek bile istemiyorum.
Bu amcanın ailesine, çocuklarına sabırlar diliyorum.
Çocukları yaşlarındaki kızların karşısına dikilip ahlak bekçiliği yapanlarla aynı yerde nefes almak istemiyorum.
Bitmezler ama yine de ‘bir bitmediniz be, bitin artık be’ demek istiyorum.
Kafayı yiyeceğim
Afra Saraçoğlu’na Mert Ramazan Demir ile ilgili bir soru sormuşlar.
İlişkileri olduğu iddia ediliyormuş iki ismin bilmiyorum.
Ben soruya takıldım.
Mikrofonu tutan kişi (muhabir demiyorum kusura bakmasın çünkü sınıfta kaldı) acayip bir soru soruyor...
Kim sordu bilmiyorum ama böyle soru olur mu?
Saraçoğlu, “Sana ne, sen neyin peşindesin” diye sorsaydı ne yapacaktı?
Çok ayıp çok!
Ama ayıptan da anlayan artık yok!
Güzel geri vites
Son zamanlarda şarkıcılıkta yapmaya başlayan oryantal Didem özür dilemiş...
Nedeni de geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklama...
O açıklamada ‘zengin erkekler pis kokuyor. Genellikle de çirkin, kilolu ve yaşlı oluyorlar’ demişti.
Şimdi demiş ki ‘zengin erkeklerden özür diliyorum siz kokmuyorsunuz purolarınız kokuyor.’
Ahahahaha.
Şahane bir ‘r’ yani geri vites açıklaması olmuş.
Kimse çıkıp hayır benim purom kokmaz da diyemez çünkü.
Kaldı ki haklı kız bu konuda.
O konuya girersek çıkamayız.
Olur olmadık yerde puro yakanlara, dip dibe otururken bir anda puro dumanına maruz bırakanlara, sakince sohbet ederken etrafı duman kaplatanlara benim de söyleyecek çok sözüm var çünkü. Neyse...
Belki Didem’in sözleri birilerine bu işi bıraktırır.
Bakın purolarınız sizi yaşlı çirkin ve kokuyor gösteriyor.
Bence bu işi çözmenin vakti geldi.
Paylaş