Paylaş
Yalıkavak’ta Elementa Otel’i açtı bu sene.
Açtı diyorum çünkü kışın inşaatın başında durdu, otel bahçesindeki heykelleri kendi seçti, bahçedeki çiçekleri kendi elleriyle dikti.
Genç bir de ortağı var...
Adı Mina Gök.
O da 20’li yaşlarında.
Düşünsenize bu yaşta koca bir otel operasyonunun başında iki genç kız.
Gel de etkilenme, gel de dinleme hikayelerini, gel de alkışlama onları.
Nurçe Erben aileden turizmci, dedesi Ünsal Tülbentçi Türkiye’de turizmin öncülerinden biriydi.
Ailenin turizm işini sürdürmek için Londra’daki iş hayatını bırakıp apar topar Türkiye’ye dönmüş Nurçe.
Bir yandan otel yaparken diğer yandan bambaşka işlerle de uğraşıyor.
Söz yazıp beste yapıyor.
Ara sıra albüm çıkarıyor.
Ben bunu duyunca ‘zaten önüne gelen şarkı yapıyor arkadaş’ dedim içimden...
Ama Nurçe’yi dinleyince işler değişti.
Farklı bir sesi var.
Alışılmışın dışında.
O bu özelliklerini Yalıkavak’taki Elementa’ya da taşımış. Otelin yemeklerinden müziklerine, hepsine ‘alışılmışın dışında’ bir dokunuş yapmış.
Bir yerlerde sahneye çıkıp şarkıcılık kariyerini mi sürdürür yoksa otelcilik daha mı ağır basar bilmiyorum...
Bence o da henüz bilmiyor.
Ama Nurçe Erben’i fırsat bulup dinlemenizi, hatta Bodrum’da denk gelirseniz oturup bir sohbet etmenizi ve taşından toprağına her detayıyla ilgilendiği sanat dolu otelini görmenizi çok öneririm.
Seda ile Demet bu konuda kıyaslanmasın
Alişan, kardeşini kaybettikten sonra tüm arkadaşlarından büyük destek gördü. Belki yaşadığı acıyı hafifletmeyecek ama günün sonunda çok kıymetli bir destek bu.
O, bu durumdayken Seda Sayan ve Demet Akalın kıyaslaması yapıldı. Hoş olmadı.
Neymiş efendim;
- Seda Sayan 40 gün boyunca konserlerini iptal etmiş.
- Demet Akalın ise sözleşmesi olduğu için konserleri iptal edememiş.
Peki şimdi Seda Sayan’ı alkışlayıp Demet Akalın’ı yerin dibine mi sokacağız?
Ya da tam tersini mi yapacağız?
Hayır efendim! İkisini de yapmayacağız.
Çünkü böyle bir kıyaslama olmayacak.
Bunu hemen unutacağız.
İş bu yahu.
İsteyen işine gücüne devam eder, acısını da sahne sonrası yaşar.
İsteyen iptal eder yas tutar.
Kime ne!
Sosyal zorbalık
◊ Gittiği mekanda flaş açıp video çeken...
◊ Sahnedeki şarkıcıdan bağırarak şarkı isteyen...
◊ Garsonlara emir kipiyle konuşan...
◊ Hesap sonrası garsonlara, mekan çıkışı valelere bir teşekkür bile etmeyen...
◊ Plajda sağı solu insan doluyken puro içen...
Bana göre ‘sosyal zorba’dır...
“Sahibime bağışlasın” kafası diye bir şey var
Modacı Gülşah Saraçoğlu “Allah beni sahibime bağışlasın bir an önce” diye bir mesaj paylaştı. Güzel mesaj, tatlı bir teslimiyet!
Ama bu mesaj beni ilişkiler üzerinde düşünmeye sürükledi.
Neden bilmem...
¡¡¡
Allah beni sahibime bağışlasın mantığıyla yola çıkarsan...
İlişkide bir süre sonra yolda kalırsın...
‘Beyim ne derse o’ kafasındaysan...
Dikiş tutturamazsın
Benim fikirlerimin bir önemi yok diye düşünürsen...
Değersizleşirsin...
Sağlam ilişkilerde...
◊ Fikir çatışması olmalı...
◊ Takdir ettiğin kadar eleştirmeli...
◊ Yanında olduğun kadar ‘olmayabileceğini’ de hissettirmelisin...
Aksi takdirde biz erkekler maalesef çok rahat ve umursamaz davranabiliyoruz...
Save Bodrum
Acilen sloganımız Save Bodrum (Bodrum’u Koru) olmazsa kaybedeceğiz!
Altyapısı düzelmezse, her önüne gelen şekilsiz binalar dikerse eğer, bir bardak su içeceğiz Bodrum’un arkasından.
Tüm bunları görmeyip halen ‘Bodrum il olsun’ diye ısrar edenler var.
Bodrum neden il olsun yahu?
Olmasın...
Böyle kalsın.
Koruma altına alınsın.
Doğası bozulmasın.
Güzelim ‘köy’ ne hale geldi, bir de il olursa vay Bodrum’un haline...
Paylaş