Paylaş
O zamanlar oldukça garip gelen her şey şimdi çok normal geliyor bizlere. Dile kolay tam 1 sene olmuş ‘korona’ hayatımıza gireli. Hepimiz farklı farklı tecrübeler edindik bu süreçte...
Mesela ben, her geçen aya bir şarkı bıraktım.Geçen marttan bugüne, her ayın özel bir şarkısı var benim için.
Mart 2020: Deniz Seki–İyisin Tabi:
Neyin içine düştük biz diye kara kara düşünürken pozitif enerji depolamak için sık sık dinledim...
Nisan: Erkin Koray-Çok Derinlerde:
Baktım çok düşünüyorum, işin sonu kötü. Hemen Erkin Baba ile kendime geldim...
Mayıs: Ezginin Günlüğü-1980:
‘Eski yaşantımız elden gidiyor’ diye düşünürken ‘1980’ çalıyordu fonda... Haziran: ‘Vis a Vis’ adlı dizinin ‘Zulema Zahir’i Najwa Nimri, Ürdün asıllı İspanyol bir şarkıcı aslında. Onun sesinden Bella Ciao ‘seni yeneceğiz covid’ diye etrafta gezdiğim haziran ayının şarkısıydı...
Temmuz: Sezen Aksu–Ne Yapayım Şimdi Ben:
Kendime sık sık sorduğum sorunun şarkısının olması çok ilginç bir deneyim oldu...
Ağustos: Feridun Düzağaç-Dipteyim Sondayım Depresyondayım:
Yaz ayının son günlerinde iyice bir karamsarlık çöktü...
Eylül: Göksel–Depresyondayım:
Baktım değişen hiçbir şey yok, her şey daha da kötüye gidiyor, depresyon şarkılarına sığındım...
Ekim: Düş Sokağı Sakinleri-Gayret Et Güzelim:
Biraz moraller düzelmeye başlar gibi olduğu için, ittirici güç oldu Düş Sokağı Sakinleri...
Kasım: Selen Servi–Dolunay Masamızda:
Bu şarkı sakin ve huzurlu bir kasım ayı geçirmemi sağladı...
Aralık: Ferdi Özbeğen-O Günler:
“Vay be” dedim. Geçen sene aralıkta böyle miydik?
Ocak: Kibariye-Kara Kışlar:
Şarkıda, ‘çok kara kışlar gördüm ben yine pes etmedim’ sözü geçtikçe “Doğru söylüyor. Bunu da atlatacağız” dedim...
Şubat: Eypio–Dardayım (Akustik versiyon):
Olanları ve olacakları müthiş bir kabullenmişlik içinde olduğum şubat ayının şarkısı oldu.
Mart: Muazzez Abacı–Vurgun: Geçen 12 ayın ardından başladığımız nokta ile geldiğimiz nokta çok farklı. İyisin tabi ile başlayıp “Vurgun”la devam eden bir moddayız. ‘Seninki düpedüz ‘vurgun’ sayılır Covid!
Bir terslik var
Emina Jahovic ile Mustafa Sandal boşandıktan sonra bile iyi anlaşan bir çift imajı çizmiyorlar mıydı?
N’oldu da aralarında böyle çirkin bir savaş başladı.
Önce Emina Hanım nafakası ödenmediği için Mustafa Sandal’ı icraya verdi.
Şimdi de Mustafa Sandal, eski eşine velayet davası açma kararı aldı.
Sandal, eski eşinin seyahatleri yüzünden 9 ve 12 yaşındaki çocuklarıyla ilgilenmediğini iddia ediyor.
Şimdi hamle sırası Emina Jahovic’e geçti.
Benim bildiğim bir anne kolay kolay kabullenmez ‘çocuklarıyla ilgilenmiyor’ iddiasını. Hatta aksini kanıtlamak için elinden geleni de yapar.
Ayrıca yakışmadı be Mustafa Sandal... Öde nafakanı, kaçırma ağzının tadını.
Ne gerek var böyle işlere?
Hoppala ‘panfobi’ mi?
Sosyal medyada o...
Televizyonda yine o...
Sabahları dilimde ‘hoppala günaydın Ankara’ diye bir şarkı.
Sonunda dayanamadım ve teslim oldum.
Mahmut Tuncer’in kızı Gizem’in son dönemde iyi işler yaptığını net bir şekilde kabul ediyorum artık.
Ama başarı bazen nazarı da çekiyor.
Ayrıca korona karşısında, şarkının başarısı, albümünün uçması, ekranların aranılan ismi olmak falan hepsi hikaye.
Gizem Tuncer de nasibini almış bu dönemden ve ‘panfobi’ye yakalanmış.
‘Panfobik’ olmuş güzel şarkıcı.
‘Her şeyden hatta bazen kendinden bile korkma’ durumlarına deniyor panfobi.
Aman dikkat Gizem.
Bu iş ‘panfobi’ diye başlar ileride kalıcı bir panik atağa yol açar.
Aman dikkat!
Sultanahmet’e çok yakışmış
Arnavut kaldırımlı sokaklar...
Ayasofya’ya 2 dakikalık yürüme mesafesi.
Sultanahmet Camii’nin ihtişamı.
Yemyeşil avlusu...
***
Eskiye özlem duyanlar, tarihi yaşamak ama konforundan da vazgeçmek istemeyenler için tasarlanmış bir yer var artık İstanbul’da...
‘Hagia Sophia Mansions’ adlı otel son zamanlarda herkesin dilinde.
Sokakta yürürken çat kapı girdim avlusuna.
Turist gibi gezdim, etrafa baktım.
Sonra sessiz sedasız çıktım dışarı.
Muazzam iş çıkartmışlar.
Zaten uzun süredir otel ve otelin bünyesinde bulunan ‘Sarnıç Restoran’ gidilecekler listemdeydi.
Uzaktan görmek, havasını solumak bile yetti.
Paylaş