İzel, Çelik, Ercan

“Haydi şimdi bütün eller havaya” diye zıplatıyorlardı bizi.
İlk ayrılıklarımızda sevgiliye gönderilen şarkılara imza atmışlardı.
∆ Benim çevremdeki çoğu ilk platonik aşkın da taşıyıcısıydılar.
∆ Sonra kavga kıyamet kopmuştu İzel, Çelik, Ercan...
∆ Hepsi zor karakterdi çünkü.
∆ O yüzden kendi yollarına gittiler. Hiç aklıma gelmezdi onların tekrar bir araya geleceği.
Dün Hürriyet’te okudum.
‘İzel, Çelik, Ercan’ efsanesi geri geliyormuş.
Herkese efsane denmez ama bu üçlü bu tanımı hak ediyor. Bir albüm çıkarmayacaklar, şimdilik sadece konser verecekler.
Eğer birbirlerine girmezlerse, “Ben önde duracağım, en çok ben söyleyeceğim” demezlerse, bir de eski tartışmalar ve o gereksiz egoları toprağa gömmeyi başarırlarsa ben giderim bu üçlünün ilk konserine.

Brad’in keten eteği

Bizim Ömür Gedik, Brad Pitt’in film galasındaki kıyafetini beğenmiş. Hani keten bir etek ve ceket giydiği kombin var ya, onu işte.
Geçtiğimiz haftalarda erkeklerin slip mayo giymesi tartışmasında da “Giysinler, ben destekliyorum” demişti.
Anladım ki kafalarımız çok farklı bizim Ömür’le. Olsun varsın... Sonuçta hem Magazin Konseyi’nden hem de özel hayatımdan arkadaşım olur kendisi.
Tesadüfe bakın ki daha 2 gün önce keten deyince bana göre en iyi tasarımları yapan ‘Fine People Community’ markasının yaratıcısı Bahar Akbulut ile kahve içmiştik.
Yaptığı ve “Türkiye’de tekim” dediği ‘organik keten’ işini anlattı bana.
Gömlekleri, pantolonları, elbiseleri, kimonoları falan çok ‘özgün’.
Yani benim için bir süredir keten demek Bahar Akbulut demek. Neyse...
Brad’in ketenlerine gelince... Olmamış.
Hadi cekete lafım yok ama etek hiç yakışmamış.
“Brad Pitt o, ne giyse yakışır” diyenler, size sesleniyorum; olmamış yahu!
Hep söylüyorum bazı şeyler kadınlara özel kalsın. Onlara da ortak olmayalım.
Ben mesela Altın Kelebek gecesinde giysem şu kıyafeti kapıdan içeriye almazlar beni.

Çiğ köfteci terörü

Geçen akşam canım çiğ köfte istedi.
Sipariş sitesine girdiğimde çiğ köfte sektörünü Adıyamanlıların
ele geçirdiğini
gördüm.
Hiç eklemeden yazıyorum, karşıma şu dükkân isimleri çıktı:
∆ Adıyaman çiğ köfte...
∆ Usül Adıyaman çiğ köfte...
∆ Hasan Aybak Adıyaman...
∆ Adıyaman çiğ köftecisi Ömer Aybak...
∆ Adıyamanlı Halis Usta...
∆ Adıyamanlı Abuzer Usta...
∆ Adıyaman Kahta çiğ köfte...
∆ Adıyamanlı Bilal Usta...
∆ Adıyamanlı Ahmet Usta...
∆ Adıyamanlı Ergin Usta...
∆ Adıyaman İkram çiğ köfte
Arkadaşlar ne yapıyorsunuz?
Bir de neden
hepiniz Nişantaşı-Fulya-Beşiktaş üçgeninde toplandınız?
İsminizin
başına sonuna ‘Adıyaman’ ekleyince de iyi çiğ köfte yapmış olmuyorsunuz.

Sahneye ne fırlattığın önemli değil

Rap’çi Murda sahnede şarkı söylerken bir dinleyici ona para fırlatmış. Şişe, çakmak, telefondan sonra bir de para atanı gördük iyi mi! Ama böyle durumlarda sahneye ne fırlatıldığının pek bir önemi de yok.
Pamuk fırlatsan ‘yakışıksız’ bana göre.
Neyse, adamın para fırlatması değil Murda’nın tepkisi konuşuluyor.
Fırlatmayacaksın o sahneye bir şey...
Bunu o kalın kafana mutlaka sokacaksın...
∆ Hele ki parasını verip dinlediğin birine para fırlatmak başka türlü bir saygısızlıktır.
∆ O yüzden Murda şunu demiş, böyle kızmış, şu sözler ağzından çıkmış... Bunlar normal şeyler. Başkaları gibi ‘gülüp geçmemiş’ en azından. Ama ‘dansöz’ derken dikkat etmeliyiz...
Murda sahneye para fırlatan dinleyicisine kızarken şöyle bir söz kullandı: “Dansöz müyüm ben?”
Bakın işte bunu tartışırız.
Çünkü bu bizim ciddi bir sorunumuz.
Ne zaman başımız sıkışsa, “Dansöz müyüm ben?” diyoruz.
Ne zaman biriyle dalga geçecek olsak, “Dansöz müsün sen?” diyoruz.
Birileri bize yanlış yapsa, “Dansözsün oğlum (kızım) sen” diyoruz.
Resmen güzelim dansözlük mesleğini aldık bir hakaret haline getirdik.
Silmemiz lazım bunu hafızalarımızdan ama nasıl olur, kaç yıl alır inanın bilmiyorum.

Of’luk pof’luk mevzular

∆ Seni Kalbimden Kovdum:
Çok iyi şarkıdır bu. Ama Bergen’in sesinden, onun orkestrasıyla... Aleyna Tilki’nin annesi Havva Öztel söylemiş, yeni haberim oldu. Klip desen klip değil, yorum desen yorum değil. Ahh vah yani. Böyle büyük işlere kalkışmak cesaret değil, cehalet sadece.
∆ Sünnet derisi:
Sürekli karşımıza çıkmaya başladı bu tarz haberler. “Sünnet derisiyle gençlik aşısı yaptırdı”, “Yaşlanmamak için ilk adımı attı” filan falan.
Dünyada moda olan her şeyi yapma merakımızın ortadan kalktığı anda ülkece ufak bir sınıf atlaması yaşayacağız.
∆ Hiç sanatçı pozu değil:
Aleyna Tilki’nin son paylaştığı fotoğraf için biri “Hiç sanatçı pozu değil” demiş. Acayip güldüm...
O kişiyi bulup sormak isterim; nedir sanatçı pozu? Nasıl verilir mesela?
Bunun karar vericisi sen misin ayrıca?

Milyonluk evler boş kaldı

Hatırlıyor musunuz yaz başında Çeşme ve Bodrum’daki kiralık ev fiyatlarını yazmıştım.
Bodrum’da 2.5 milyon liraya 1 aylık kiralık villalar vardı.
Aylık 500-600 bin liraya Alaçatı’da iki odalı ev kiralamaya çalışıyorlardı.
Ağustos ayı yaklaşıyor ve o evlerin yarısından fazlası boş kaldı.
Sezon başında yüksek fiyat verenler kazanacakları paradan da oldu.
Şimdi fiyat düşürenler varmış.
Hem de ne düşürmek...
Yüzde 50’ye kadar inenler var.
Yani eğer ev kiralama fikri halen aklınızda varsa, doğru insanları da tanıyorsanız tam zamanı...