İddiayı kanıtlamak gerekir bazen

O iddiaların bazıları da çirkince olur.
Şimdi diyorlar ki, deprem bölgesine gidip kendisini ‘TT’ yani trend yaptıranlar var.
Bir kadın popçumuz deprem bölgesine geleceğim deyip son dakika gelmedi.
Yardım edeceğim deyip yardım etmeyen çok ünlü isim oldu. Çocuklarla fotoğraf çektirip bunu PR malzemesi yaptılar.
Yaşadığımız normal bir durum değildi.
O yüzden ben böyle iddiaların havada asılı kalmaması taraftarıyım.
Bilen isim versin...
Hedef göstermek değildir isim vermek, yapılan büyük bir ayıbı açığa çıkarmaktır.
Ha sizin fikriniz ise eğer...
Yani tahmin ediyorsanız sadece, o zaman kimseyi zan altında bırakamazsınız.
Susup edeceksiniz yardımınızı, olana bitene tıkayacaksınız kulağınızı.
Bir de benim midemi bulandırıyor böyle şeyler...
Asıl bu iddiaları ortaya atanların kötü niyetli olduğunu düşündürtüyor.

Şimdi zamanı inanın değil

Şahan Gökbakar imalı bir tweet atıp ‘cansiparane Kızılay’dan çadır alışverişini savunuyorsun Haluk Levent’ dedi...
Aslında daha derin bir mesaj vermek istedi Şahan.
Kibarca eleştireyim diyor ama eminim içinden daha ağır laflar ediyor. Fakat olmaz.
Haklı isyanları olmadı değil Şahan’ın...
Ama benim gördüğüm haksız yere de insanları hedef gösterdi bu süreçte.
Şimdi de aynı şeyi Haluk Levent’e yapıyor. Farkında mı bilmiyorum ama herkesi zor durumda bırakıyor. Ne gerek var böyle bir dönemde yahu?
Bırakın yardımlar gitsin, insanlar öyle ya da böyle işlerini yapsın.
Tüm bu can sıkıcı mevzuların konuşulacağı günler gelmeyecek mi?
Gelecek...
Beklemek lazım o günleri.
Şu anda yapılan hareketler, söylenen sözler yardım edecek ya da eden insanların kafasını karıştırmaktan başka hiçbir işe yaramıyor çünkü.

Herkes yolunda

Biz 3 haftadır duruyoruz fakat durmayanlar varmış...
Hafta sonu bir restorana gittiğimde fark ettim bunu...
Resmen gizli gizli, fırsattan istifadecilik mantığıyla fiyatlara zam yapılmış. Artık bu ülkede yerli şarabın bir kadehi 320-400 lira bandında...
Bir kadeh diyorum.
Yerli diyorum.
Artık bu ülkede bir pizza 400 liraya satılıyor.
Bir makarna 300 liradan başlıyor, çıktıkça çıkıyor.
2 kişi bir kebap yiyorsunuz 2 bin lira hesap geliyor önünüze.
En düşük hesap bu. Tabandan hesaplıyorum tavandan değil.
Yani biz kira fırsatçıları, market fırsatçılarıyla boğuşurken başka fırsatçılar da çıkıyor ortaya ve gözümüzden kaçıyor.
Herkes bir şekilde yolunda...

Uzun konuşanı kısa dinlemek gerekir

Çıkmışlar televizyonda anlattıkça anlatıyorlar...
Hedef gösteren mesajları Twitter’da paylaştıkça paylaşıyorlar.
Instagram’da ahkam kesiyorlar.
Masalarda oturuyoruz ‘vır vır vır’ asla sonunu getirmiyorlar.
Çok konuşanı sevmiyorum ben.
Biz görüyoruz kimin ne olduğunu ya da biliyoruz bir mesajın ne ima ettiğini.
Biraz zeka istiyoruz herkesten.
Anlamadıysanız önceden, hiç değilse bu yaşadığımız günlerden sonra ders olsun.
Ve artık düsturumuz, ‘uzun konuşanı kısa dinlemek gerekir’ olsun.

Geldi bahar

Mart ayı geldi bugün...
Lütfen her ay başı yaptıklarımızı yapmayalım...
◊ Güzel gel mart...
◊ İyiliklerini kucağımıza şıp diye kondur mart...
◊ Seni çok bekledim mart...
Yani bunlar gibi anlamsız mesajları paylaşmayalım.
Bir de böyle beklentisiz deneyelim bakalım neler olacak.
Aksi hayal kırıklığı oluyor çok gördük.