Hepiniz çuvalladınız

Hele ki ünlülerimiz.
Hepsi fikrini beyan etmeği gereği duydu.
Gonca Vuslateri “Eline sağlık Will. Ben de olsam aynısını yapardım. Bizim erkekler de karısıyla dalga geçen adamı eve ‘after’a (eğlenmeye) çağırırdı” dedi.
Demet Akalın “Adam 25 yıldır evli. Eşine kıymet vermiş. Eline sağlık” dedi.
Sevgili dostlar, “Adam karısına değer veriyor” diyorsunuz da... Nereden biliyorsunuz?
Nasıl bu kadar hakimsiniz mevzuya?
Aynı Will Smith “karımı aldatıyorum” dediğinde neredeydiniz?
Karısı Jada Pinkett Smith, “Ben de eşimi aldattım, bunu zaten konuşmuştuk izin vermişti” açıklaması yaptığında niye sustunuz?
Yani siz “Aldatır, yine de değer veriyor ki vurmuştur. Ohhh” mu demek istiyorsunuz?
Yani şimdi size göre aldatan insan yine de karısına kıymet veriyor mudur?
Kusura bakmayın ama bu işte ne kıymet var ne aşk...
Ayrıca sizler hani...
· “Şiddetin her türlüsüne hayır” diye bas bas bağırıyordunuz...
· “Gerekçe ne olursa olsun kabul edemem” diyordunuz...
· Şimdi ne değişti de böyle yorumlar yapmaya başladınız?
Bu tartışmada Şahan Gökbakar yazdıklarında haklı.
Ne demişti Şahan: “Karısına yapılan şakayı kaldıramayan namuslu korumacı erkek muamelesiyle şiddeti legal kılmayın. Şiddete hayır...”
“Eline sağlık, bravo be, helal, karısına değer veren adam hareketi budur” diyenler...
Hepiniz çuvalladınız...

Şiddete hayır mı, evet mi yoksa duruma göre mi...

Evet’çilere...
◊ Sabahlara kadar tartışıp ‘sen nasıl şiddeti savunursun kardeşim’ diye bas bas bağırabilirim.
◊ Hayır’cılara...
‘Aynı fikirdeyiz. Olayları zekamızla çözebildiğimiz kadar insanız’ diye destek atabilirim....
Duruma göre’cilere...
Hiçbir şey diyemem... Riyakarlıkları karşısında buz keserim. Siz var ya siz, insan insanın kurdudur sözündeki ‘kurtsunuz’ der masadan kalkıp giderim.

Konuşulma garantili rezillik

Fıs Fıs İsmail diye bilinen Süleyman Yağcı, “2. Sayfa” programına katıldı.
Saçma sapan açıklamalar yaptı.
Sunucular Müge ve Gülşen, stüdyoda izleyenler televizyon başında ‘sinir krizleri’ geçirdi.
· “Kadınlar tayt giymesin iğrenç oluyorlar” dedi.
· “Otobüste metroda öpüşen görürsem müdahale ederim” diye de ekledi.
Muhtemelen olaylar şöyle gelişmiştir...
· Süleyman abi be... Sen nicedir ortalarda yoksun...
· E ne yapayım oğlum bizim devir geçti...
· Olur mu ya yap bir şey...
· Ne yapsam ki...
· Çık 2-3 laf söyle. Toplumun damarına bas hatta saçmala gerekirse...
· Doğru söylüyorsun. Kadınlar üzerinden gündem olabilirim bence...
· Evet abi hadi...
İşte aldığı bu gazla ekranlara çıktı Fıs Fıs İsmail...
Uyduruk bir tartışmaya maruz kaldık bizler...
Yok “metroda sevgilini öpme”, yok “tayt giyme”, yok “yüksek sesle seviyorum diye bağırma” falan filan.
Bir çok meslektaşım da ben de daha önce defalarca yazdık.
Bu ahlak bekçilerinin yolu yol değil Süleyman Bey.
Onların izinden giderseniz ‘konuşulma garantili rezillik’ sonucuyla karşılaşırsınız.
İşte sizin de şimdi yaşadığınız bu.
Konuşuluyorsunuz evet ama her geçen saniye rezil de oluyorsunuz.

Kenan İmirzalıoğlu sabrı

“Kim Milyoner Olmak İster” yarışmasında tıp öğrencisi Name Çığra Coşkun;
“1924 ve 1961 Anayasası’nda Türkiye’nin başkentinin neresi olduğu yazar?” sorusuyla ülkece ‘gülünecek’ bir figür haline geldi.
Joker üstüne joker kullandı hanımefendi.
En son 2 seçenek bıraktı.
O seçenekler de İstanbul ve Ankara olunca nihayet ‘Ankara’ cevabını verdi.
Verdi vermesine de iş işten çoktan geçmişti.
Sonrasındaki ilk sözleri o koltukta rezil olanların çoğu gibi; “Burada insan bildiği şeyden şüphe ediyor” oldu.
Peki...
◊ Adını sorsa?
◊ “Tıp okuyanlar mezun olunca hangi mesleği yapıyorlar” dese...
◊ “Nerelisin” dese mesela?
Yine mi şüphe edeceksin?
Kenan İmirzalıoğlu’nun sabrına hayran olmamak elde değil. Öyle bir hali vardı çünkü Kenan’ın...
◊ Gülecek gülemiyor...
◊ Kızacak kızamıyor...
◊ Bağıracak zor tutuyor kendini...
İşin başka ağlanacak tarafı da seyirci jokerinde seyircilerin yüzde 60’ının başka seçeneklere yönelmesiydi.
Vay benim güzel ülkemin güzel insanlarının haline.