Paylaş
Üstüne “bir süredir aşk yok hayatımda” demiş. “Aşkı bulamıyorum ama arıyorum” demiş.
Hatta “Aşk dediğin şey kavuşamamaktır” falan gibi beylik laflar etmiş. Ya gel de gülme...
Evet evet aşk kavuşamamaktır tamam, hadi öyle olsun senin için ama...
Kimse niye sormamış “E İrem Derici?” diye? Niye ısrar etmemişler “Siz bu kadınla birlikte değil miydiniz” diye?
İleride bu röportajını ‘keşke yapmasaydım’ diye hatırlayacaktır Cem Belevi...
Çünkü yaşattığı travma sonrası bir özür dilemesi ya da yaşadığı güzel günlere ithafen bir selam çakması gerekirdi İrem’e...
Sanatçı selam vermek zorunda mıdır?
Aslı Şen, Linet’i dinlemeye bir mekana gitti.
Linet sahnede şarkılarını söylerken “Bu sanatçı ‘adabımuaşeret’ kurallarını bilmiyor. 6 kadınız, bizim masamıza göz ucuyla bile bakmadı” diye de bir paylaşım yaptı.
Hadi buyurun...
Zorunda mı bir sanatçı sahnede herkese bakmaya?
Mesela işini iyi yapsa, şarkılarıyla ortalığı yıksa, dansıyla büyülese falan yetmez mi?
Öbür masaya bakmış, bizim masaya bakmamış, geçiniz lütfen.
İster bakar ister bakmaz kime ne!
Siz en ön masada oturacaksınız, özel muamele bekleyeceksiniz, istediğinizi az biraz alamayınca sosyal medyadan ‘bıdı bıdı’ yapacaksınız.
Yok öyle bir dünya.
Paylaştığı Linet fotoğrafının üzerine ‘çarpı’ işareti de koydu Aslı Şen...
O çarpı ne zaman koyulurdu...
Eğer Linet sahnede...
◊ Şarkılarını iyi okuyamasaydı...
◊ Sahneye alkollü çıkıp iki kelimeyi bir araya getiremeseydi...
◊ Sağa sola sataşıp saygısızlık yapsaydı...
◊ Orkestrasını aşağılasaydı...
◊ Garsonlara bağırsaydı...
İşte o zaman çarpıyı hak ederdi.
Ahkam kesenler
Ahkam kesmenin TDK’daki anlamı, “bilgisiz, yetkisiz olduğu konularda kesin yargılar vermek” diye geçiyor.
İşte bu bilgisiz insanlar...
◊ Aşk ile ilgili konuşurlarsa...
◊ Sevmek şudur budur derlerse...
◊ Oturup karşınıza size ders vermeye kalkarlarsa...
◊ Yaşadıkları ve yaşadığınız hayatın kitabını yazmışçasına kurallar koyarlarsa...
Hadi oradan deyin...
Özcan Deniz’in en kötü senaryosu
Özcan Deniz bir oyun oynuyor ve oynadığı oyunun kuralları yok.
Oyun sırasında, çocuğu arada kayboluyor, eski eşini hiç umursamıyor, millet ne der aldırış etmiyor.
Yorgun mermi gibi davranıyor Özcan Deniz.
Hedefinin ne olduğunu bilmeden yavaşça ilerliyor ve o yolda çok can yakıyor.
Eski eşi Feyza Aktan ile kavga görüntülerinde ben çaresiz bir erkek görmedim...
Ben o görüntülerde artık
isyan noktasına gelmiş bir anne gördüm...
‘Yeter! nedir senden çektiğim’ diyen bir kadını seyrettim...
Eğer o görüntüleri, olayın öncesini, sonrasını bilmeden izlerseniz...
◊ Kadına bak adamı delirtmiş...
◊ Oo Özcan’ın üstünü başını yırtıyor ayıp...
◊ Anneye bak çocuğunun yanında bu da yapılır mı...
Dersiniz.
Ama olaya biraz hakim olunca...
◊ Özcan Deniz’in yaptığı ne bir babaya ne de insana yakışır...
◊ Burada bir senaryo oynanıyor...
◊ Özcan eski eşini kameraların olduğu yöne doğru çekiyor...
Diyorsunuz...
Deniz’e kim bu aklı verdiyse, kim ‘git evin önünde olay çıkar, görüntüleri alır mahkeme dosyasına koyarız’ dediyse...
Büyük kötülük yapmıştır...
Taksicilerin yeni numarası
Diyelim trafiksiz bir saatte (henüz güneş doğmamışken) taksi buldunuz ve karşıya geçeceğinizi söylediniz.
Taksici size dönüp “HGS de sorun var geçemiyorum karşıya” derse.
İnanmayın!
Çünkü bu taksicilerin yeni numarası. Trafik yoksa bile ‘karşıya geçeceğim’ dediğiniz anda taksici dönüşü hesap ediyor.
Ve saniyeler içinde şunları geçiriyor kafasından...
◊ Karşıya geçip müşteriden 80 TL aldım...
◊ Ama dönüşte en az 2 saat trafikte kalacağım...
◊ Müşteri de bulazsam...
◊ Gitti günün yarısı boşa...
◊ O yüzden yapıştır bir ‘HGS’ yalanı.
Size ‘maalesef’ yanıtını veriyor.
Siz ‘uyanıksanız’ biz daha ‘uyanığız’ beyler.
O yüzden böyle bir cevapla karşılaşırsanız inanmayınız.
Paylaş