Paylaş
Oluyormuş meğer.
Ben, 19 yaşında kendimi Kanal D Ana Haber’de buldum...
Çok kısa sürede stajyerliğimi bitirdim ve haber muhabirliği yapmaya başladım.
Diyordum ki her şeyi gördüm.
Savaşsa savaş, depremse deprem, darbe girişimi ise darbe girişimi, küresel bir salgınsa hay hay...
Ama yok...
Hayatın hiçbir evresinde büyük konuşmayacaksın.
“Her şeyi gördüm” demeyeceksin, demek ki daha göreceklerimiz varmış.
Böyle bir felaketi çok uzun süredir hiçbir ülke yaşamamıştı.
Çok canımız yandı, yanıyor.
O yüzden bir saygı girişi olarak kabul edin lütfen bunu.
Hepimizin başı sağ olsun...
Hepimize büyük geçmiş olsun...
Provokatörler kaybetti
MasterChef’in şampiyonlarından biriydi Uğur Kardaş.
Deprem bölgesine gidip öyle ağıza alınmayacak sözler sarf etmiş ki, öyle mesnetsiz iddialar.
Yok insanlar birbirlerini kesiyormuş da yok birbirlerine saldırıyormuş.
Yok bilmem neymiş!
Millet can derdindeyken kendisi takipçi kazanma, gündem olma derdine düşmüş.
Göz altına alınıp tutuklandı.
Hak etti evet...
Çünkü ifadesinde bile “Bulunduğum yerde öyle konuşuyorlardı, ben de sosyal medyamdan duyurmak istedim” dedi.
Mesnetsiz bir iddiayı sosyal medyadan duyurmak, benim için şu yaşadığımız ortamda şuursuzluktur...
O yüzden bu Uğur kardeşimiz gibi tipler şu dönemin kaybedenlerindendir...
Sonsuz teşekkürler
Evde otururken ve bölgede olan arkadaşlarımla konuşurken, çok acil seyyar tuvalet ihtiyacı olduğu haberini aldım. “Bölgeye seyyar tuvalet lazım. Üretebilecek bir firma var mıdır” diye de sosyal medyamdan paylaştım.
Zaten ilk günden beri canla başla çalıştığını bildiğim Demet Özdemir’den geldi ilk yanıt...
Verdiği kontaklar sayesinde de ben ve arkadaşlarım üzerimize düşeni yaptık.
Ben, Demet’e zaten herkes adına bir teşekkür edecektim ama böyle bir olaya vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum.
Yüz güldürmek dünyaya bedel
Bazı ünlü isimler de gitti deprem bölgesine...
İlk gidenlerden biri Sinan Akçıl’dı...
Böyle zamanlarda...
◊ Ne alakası var?
◊ Şov için gitmiş...
◊ Yalandan gitmiş...
◊ İnsanlara engel oluyor...
Diyenler olur, oldu da...
Bakın anlamıyor bunu diyenler... Bir çocuğunun yüzünü güldürmek dünyalara bedeldir. Böyle isimlerin orada olmaları çok değerlidir.
Evinde oturup yalandan paylaşım yapanların düşünmesi gereken olaydır bu...
Sinan gibi Aleyna Tilki ve Sefo da benzer işler yaptı.
O yüzden onlara herkes adına ‘bin minnet.’
Ahlaksızlık, utanmazlık, arsızlık
Ahlaksızlık nedir biliyor musunuz?
Deprem bölgesindekilere kullanılmış tişört, kazak, mont, pantolon yollamaktır.
Yollandı mı, evet!
Utanmazlık nedir biliyor musunuz?
Görülmemiş bir acı yaşanırken yaptığı yardımları telefonlarıyla çekip, sosyal medyalarında samimiyetsiz paylaşım yapmaktır.
Yaptılar mı, evet!
Arsızlık nedir bilir misiniz?
Enkaz enkaz gezip story atmak, TikTok videosu çekmektir.
Bunlar da oldu mu, evet! Şimdi bir sıfır verelim mi onlara.
Daha çok yolumuz var...
Bir ‘Ah’ dediniz mi?
Yalan yok Taha Duymaz’ı tanımazdım ben...
Depremden bir önceki hafta Antalya’da haberdar oldum kendisinden.
Kız arkadaşım bahsetti Taha Duymaz’dan.
Attığı story’lerden, hayata bakış açısından, esprilerinden...
Şu kötü kadere bakın ki enkaz altında kaldı ve hayatını kaybetti Taha. O kurtarılmayı beklerken, günler geçerken ben onun hikâyesini araştırdım.
‘Ahhh’ dedim.
Nasıl vicdansızlarla yaşıyormuşuz.
Bazılarına göre garibanların fenomen olma hakkı bile yok onu anladım.
Cheesecake yapmış mesela Taha...
Ama labne peyniri koymamış içine.
Eleştirmişler onu.
‘Cheesecake labne peynirli olur niye koymadın?’ demişler. Akıllarınca küçük görmüşler yani.
O da gayet naif bir şekilde ‘siz koyabilirsiniz ama ben koyamadım’
demiş...
Şimdi şunu soruyorum?
Bu eleştirileri yapanlar, o eleştirilerinin altında ezildiler mi?
Vicdanları azıcık da olsa sızladı mı?
Hiç değilse bir ‘ah’ dediler mi?
Paylaş