En yeni normal

Kafalar iyice karıştı.
O yüzden 1 Temmuz sonrasına ben ‘en yeni normal’ diyorum.
Şu son 8-10 ay içinde tüm dünya olarak;
◊ Normalleşmeyi denedik. Olmadı.
◊ Yeni normale geçtik. I-ııı tutmadı.
◊ Şimdi ‘en yeni’sine geçiyoruz.
Umarım devamı gelmez de kaldırırız ‘normal’in önüne gelen tüm ekleri.
Neyse...
En yeni normalin ilk akşamı;
◊ Müthiş bir özlem vardı.
◊ Herkes restoran restoran gezdi.
◊ Tek mekan tercih edenler gece 2-3 falan demedi, sohbete devam etti.
◊ Saat 00.00’a kadar müzik son ses açıktı, insanlar sokaklarda eğleniyordu.
Ben de uydum bu akıma. Masa masa gezdim. Bir sürü arkadaşımı ziyaret ettim.
Çok keyiflendim.
Çok özlemişiz be.

Bunu göremiyor musunuz?

İstanbul’un çok net bir problemi var... Taksi!
Günün belirli saatlerinde neredeyse imkansız taksi bulmak.
Hele ki akşam yemeği sonrası ‘en yeni normal’ ile birlikte bu iş daha da zorlaştı.
Taksi bulana madalya takılacak duruma geldik.
◊ Parmak kaldırıyorsunuz, durmuyor.
◊ Nazikçe el kaldırıyorsunuz, sanki arkadaşınızmış gibi o da size uzaktan bir el selamı çakarak yoluna devam ediyor.
◊ Uygulama üzerinden taksi çağırıyorsunuz, mesaj atıyor taksici arkadaş ve soruyor: “Nereye gideceğinizi öğrenebilir miyim?” (Öğrenemezsin kardeşim!)

Yaptığından utan evlat

Burakcan Övüç... Sözde fenomen Murat Övüç’ün oğlu.
Kim derdi ki babasından daha beter biri olacak.
Olmuş...
Görüntüleri izlemişsinizdir. Bu ufak ‘maganda’, araba kullanırken eline silahı alıyor ve küfürler eşliğinde ateş ediyor etrafa.
Peki babası Murat Övüç ne yapıyor? Ne söylüyor bu olaydan sonra biliyor musunuz?
“Oğlum iyilik timsalidir. Görüntüler eski, düşmanlarımız yaptı” diyor.
Peki bay Murat;
Ya oğlunuz o silahla birini öldürseydi? Yine “benim oğlum iyilik timsalidir” diyecek miydiniz?
“Olmuş bir hata, ölenle ölünmez” deyip önünüze mi bakacaktınız?
Siz baba oğul bu toplumun sırtında yüksünüz.
Yahu madem oğlun yaptı bir ‘şuursuzluk’...
◊ Çık sen özür dile onun adına.
◊ Al oğlunu teslim et polise.
◊ “Cezası neyse
çeksin” de.
Ha demiyor musun?
Peki... O zaman;
◊ Bir daha sosyal mesajlar falan vermeye kalkma.
◊ O ‘kastığın sahte duyar’lara son ver.
◊ Kimseyi kınama, kimseyi eleştirme bu saatten sonra.
Ya da dur.
Sen bence; kapa sosyal medya hesaplarını ve düş
şu toplumun yakasından.

Neden herkes albüm yapıyor

Son 1 ayda kaç kişi albüm çıkarmıştır?
30?
40?
45?
Belki ben az bile söylüyorum.
Geçen gün önüme bir liste geldi. Tam sayamadım ama koca bir A4’ü kaplayacak kadar albüm çıkmış son ay.
Lütfen;
◊ Bu iş bu kadar ayağa düşmesin.
◊ Canı sıkılan albüm yapmasın.
◊ Eşiyle kavga eden ‘single’ çıkarmasın.

Deniz Çakır beraat etti

Beşiktaş’taki bir kafede
başörtülü kadınlara
hakaret ettiği iddiasıyla yargılanıyordu Deniz Çakır.
Çok anlatmıştı ama o zamanlar dinlememiştik pek.
“Hakaret etmedim” demişti ama ‘saldırmıştık’ üstüne.
Mahkeme dün kararını verdi ve Deniz Çakır beraat etti.
Karar yazısında dikkatimi olayı yaşayan iki tanıkla ilgili ‘ufak’ bir detay çekti.
Meğer olayın mağduru olduğu iddia edilen iki kişi şikayetçi olmamış Çakır’dan.
◊ E neden bizi kaldırdınız ayağa?
◊ Böyle konular
tehlikelidir, göremediniz mi bunu yahu?
Tam da;
◊ “Sana ne benim ne giydiğimden” sözleri ortalıkta dolaşırken...
Tam da;
◊ Bir kadın şort giydi diye ona saldıran magandaları konuşurken...
Tam da;
◊ Ahlak bekçilerine gereken dersi toplumca verirken...
Yahu tam da;
◊ “İsteyen şort giyer, isteyen türbanıyla gezer, kime neee kardeşim” diye bas bas
bağırırken...
Bu karar derin bir ‘ohhh’ çektirdi Deniz Çakır severlere...

Bir iyi bir kötü

Selen Görgüzel Alkan ‘Bi Dakka’ adlı bir şarkıyla çıktı karşımıza. Bakın bu iyi iş mesela.
Şarkı güzel, klip farklı...
Klip yönetmeni eşi Hamdi Alkan olunca işler değişmiş tabii.
Hikayesi olan bir klip olmuş.
Evlerde kapalı kaldığımız dönemde ‘kafayı nasıl sıyırdık’ çok güzel anlatmış Hamdi Alkan.
Pandemi sürecinde nasıl ‘telefon bağımlısı olduk’ çok güzel göstermiş.
***
Esra Balamir ise ‘cover’ yapmış. Yıllar yıllar önce Kader’den dinlediğimiz ‘Adamım’ şarkısını söylemiş.
Bu da ‘kötü iş’ mesela.
Baştan sona olmamış.
Biraz dinledikten sonra YouTube’dan ‘Kader-Adamım’ şarkısını açtım.
Çal dedim abi çal.
Defalarca çal dedim.
Ve kaç kere dinledim hatırlamıyorum.
Başka türlü atlatamazdım bu travmayı.