Paylaş
Şener Şen, hayatını kaybeden Kayhan Yıldızoğlu’nun cenaze törenine katıldı.
Onu gören bazı densizler fotoğraf çektirmek istiyor.
Dayanamadı usta oyuncu ve “Ya gidin yahu” diye bastı azarı. O kadar haklı ki.
Benzer örneklerini geçmişte de gördük.
Bir şekilde o selfie’yi çektirmek isteyen ve ünlü cenazesi kovalayan var.
Özellikle Teşvikiye Camisi etrafına konuşlanıyor ve ünlü birini görünce yapışıyorlar yakalarına.
Ne olacak o fotoğrafı alınca?
Paylaştın mesela sosyal medyada, ne geçecek eline?
Like mı alacaksın?
Yorum mu yağacak?
Mahalleden arkadaşlarına hava mı atacaksın?
Aile grubunda mı paylaşacaksın?
Ne olacak ne?
Keşke karşımızdakine, acısına saygı duymayı
bilsek, keşke empati
yapmayı öğrensek.
Keşke...
İftar, saat 20.00’de değil
Emre Kınay metrelerce mesafedeki evine 2 saate yakın bir sürede gidince isyan edip sosyal medyasından sinir krizi geçirdiği anları paylaşmış.
İlk izleyince, “E iftar saati trafik olur, bu hep böyledir, nesine şaşırıyor ki” dedim.
Sonra açıklama yaptı kendisi...
“İftar saat 8’de, o akşam Fenerbahçe maçı vardı, o da 21.00’de, ben daha geç saatte yoldaydım” demiş...
Bir kere iftar saat 20.00’de değil İstanbul’da.
19.13’te başladı, bugün 19.16’da açılacak.
İkincisi, Fener maçı pazar günüydü.
Yani o akşam ilk sahura kalkıldı.
İftarla da ilgisi yok yani söylediklerinin.
Maç günü, ilk sahur akşamı hep kalabalık olur sokaklar.
Yani bunu bilmemek olacak şey değil.
Böğüre bögüre yayın açıp yakışmadı yani...
Adı hırsızlık değil mi?
“Survivor” yarışmacısı Yiğit Poyraz, Dominik’te bir ailenin evine girip erzak çalmış. Bakmış evde kimse yok, kilere dalmış ve et, pirinç, peynir, ketçap, mayonez ve baharatları doldurmuş çuvala çıkmış dışarı.
Kardeşim pes!
Bunu psikolojik durumla, adanın şartlarıyla, açlıkla falan açıklamak en kolay yol ama doğru yol değil.
Onca yarışmacı katıldı, biri böyle bir hareket yaptı mı bugüne kadar?
Resmen hırsızlık bu.
Dominik’ten dönünce dikkat edin bu arkadaşa, cebinizi vesaire kontrol edin yanında, evinize de almayın hatta.
Vallahi alır götürür, sonra da “Psikolojim iyi değildi” diye yapar savunmasını ve haklı gibi yaşamaya devam eder...
Dışarıda iftar kişi başı 100 lira
Doğru okudunuz. 100 lira yazdım. Karşıma 2019 yılından bir haber çıktı.
O haberin başlığı şöyleydi:
“Dışarıda iftar yapmak isteyenler kişi başı 100 lirayı gözden çıkarsın.”
Vay be! Daha 5 sene önce, çok da değil.
Haberde, “En ucuz menü 89 lira, en pahalı menü ise 100 ila 200 lira arasında değişiyor.”
E peki bu yıl durum ne?
Minimum 1200 lira civarından başlayıp 5 bin liraya kadar çıkıyor iftar fiyatı.
Sahi ramazan neydi?
Olanın olmayanla paylaşması değil miydi?
Aynı zamanda bereketin simgesi? Mütevazı sofralarda oturmak hatta?
E tamam ama kişi başı 4 bin liraya, 5 bin liraya iftar yapmak biraz bu işin amacını, başka bir noktaya taşımıyor mu?
Biraz şov, biraz ticari kafaya sokmuyor mu bu ayı?
Oldu, ben de size aitim!
Yunanistan “Etli ekmek bizimdir” demiş.
Ya pes!
Cacığı, döneri, baklavayı falan sahiplendiler, ‘he he’ deyip geçtik ama etli ekmeği de sahiplenemezsin be kardeşim! Eğer etli ekmek Yunanlıların ise ben de Yunanlılara aitim.
Kedim Tomris de onların.
Hatta ismini aldığı, âşığı olduğum Tomris Uyar da Yunanlıların yahu!
Oğuz Atay, Turgut Uyar, Cemal Süreya falan...
Hepsi Yunan.
Amaan be!
Yani bazı şeylerin oluru vardır, bu işin hiiiç oluru yok!
Etli ekmek bizimdir, bizim kalacak!
Yeme bizi!
Biri demiş ki “Fakir erkekle de birlikte olurum, benim için karakter önemli...”
İsmini bilerek yazmıyorum, söyleyen kişinin reklamı olmasın diye.
Arkadaşlar... Bakın azıcık ünlü olanlar, çeyrek ünlüler, yarım ve tam ünlüler dahil olmak üzere bunların hiçbiri fakir biriyle olmaz.
Tamam, kadınları sonuna kadar savunuyoruz, arkalarında duruyoruz ama kadınların zihnini de okumak lazım bence.
Bana kimse anlatmasın “Asgari ücretle geçinen biriyle sevgili olurum” falan diye.
Olmazlar, olmazsınız.
Kaldı ki asgari ücret alanlara fakir yaftası yapıştırmak da son derece çirkindir bana göre.
İşin özeti bunlar gündem olması garanti konulardır.
Paylaş