Eleştiri, yeni akım başlattı: Sana ne!

Gülşen’in giydiği sahne kıyafetini eleştirenler, çok sert kayaya çarptı.

Haberin Devamı


Gündeme gelmek için klavye kıranlar hiç beklemedikleri bir tepkiyle karşılaştı.
O talihsiz tepkiler yeni bir akım başlattı.
O akımın adı:
“Sana ne ne giyeceğimden!”
Bu sezon besbelli bu akımın önüne geçilemeyecek.
Artık sahne öncesi yapılan “İlk hangi şarkıyla çıkacak” tartışmalarının yerini “Acaba sahnede ne giyecek” tartışmaları alacak.
Gülşen sahnede benzer kıyafetler giymeye devam edecek mesela.
Hande Yener, kendi beyanıyla “daha açık ve daha cesur” giyinecek artık.
İrem Derici sahnesi için çılgın planlar yapıyor.
Hadise “Benim neyim eksik” diyerek kostüm konusunda ciddi bir mesai harcıyor.
Eee beyler...
Ve hatta kıskançlıktan tırnaklarını yiyen hanımlar...
İşte böyle olur.
Siz eleştirip toplumun önüne atmaya kalkarsınız ama toplum bazen yem olarak sizi görür ve onları kucaklar.
Bu işler böyledir.
Bu da çok ama çok tatlı bir ders olsun sizlere...

Haberin Devamı

Ne tesadüf değil mi?

Tesadüfe bakın ki, Çağla Şıkel ile Kaan Yıldırım’ın görüntüleri basına yansıdıktan bir gün sonra Hadise ile Mehmet Dinçerler’in de fotoğrafı çıktı.
Çağla ile Kaan öyle pek ortalıkta görüntülenmediler ama Hadise herkesin gittiği, popüler bir mekanda yakalandı (!) kameralara.
Yani eski sevgilisinin hamlesine karşılık vermek istedi.
Görüntü vermekle kalmadı, sonrasında bir açıklaması yansıdı basına.
“Ben şu an çok mutluyum, eskiden mutlu değilmişim” tarzında sözler söylemiş iddiaya göre Hadise.
Ben biraz geç fark ettim ama apaçık ortada ki bunlar kasıtlı yapılıyor.
◊ Kıskançlık hareketleri...
◊ “Ben kaybetmem” tavırları...
◊ Azıcık da “Keşke ayrılmasaydık, ben seni özlüyorum” mesajları...
Bana göre...
◊ Kim biten ilişkisinin ardından sağda solda “Oh be çok mutluyum” diyorsa o kişi aslında mutsuzdur.
◊ Kim “Ne berbat bir ilişkimiz varmış, yeni fark ettim” diyorsa çok keyifli bir ilişkiden çıkmıştır.
◊ Kim “Kurtuldum yaşasınnnnn” diyorsa, aslında içten içe bir geri dönüş bekliyordur.
Ama olmaz be Hadise...
Bak Kaan’ın hiç sesi
çıkıyor mu?

Gündoğan depara kalktı

Kim derdi ki Gündoğan, Yalıkavak’ın ensesine yapışacak.
Kimin aklına gelirdi ki, Yalıkavak severler akşamları gizli gizli Gündoğan’a kaçacak.
Olmayacak şeyler oluyor, Yalıkavakçılar sanki yavaş yavaş Gündoğan’a kayıyor.
***
Bunu düşündüren, Gündoğan’ın bu sezon açılan restoranları olmuştu ilk başta...
Sonra otellerinde de aynı kaliteyi gördüm. Örneğin Mivara Luxury Resort.
Çaktırmadan gezdim oteli.
Düşünün, kapıdan girip yerin 8 kat altına iniyorsunuz ve karşınıza en pahalı plajın kumu, en girilmesi zor plajın denizi çıkıyor.
***
Odalar dolu, gel de yer bul kolaysa. Bir ben bilmiyormuşum bugüne kadar burayı...
Normal odaların fiyatları Bodrum ortalamasında. Ama Mivara’nın villa kısmına gelince işler değişiyor.
Günlük 7 bin Euro, aylık ise 210 bin euro vererek bir villa kiralanabiliyor.
Bu fiyatı ödeyenlere özel bir butler (yardımcı) ve aşçı veriliyor.
“Fiyata bak, 210 bin euro 2 milyon liradan fazla yapıyor” falan demeyeceğim artık.
Ben de sıkıldım çünkü.
Buralarda lüks istiyorsanız bedeli bu. Kabullendim.
Ayrıca Yalıkavak ile yarışmak...
Türkbükü’ne parmak ısırtmak...
Torba’yı geride bırakmak için başka yol yok.

Haberin Devamı

Yeni nesil şef

Şef Mehmet Yalçınkaya bir kitap çıkardı. Adı “Denizden”.
Kitaba ‘balığın iade-i itibarı’ diye de bir not düşmüş ünlü şef.
“Neden?” diye sorduğumda “Şaka değil, böyle giderse denizlerimizde balık bulamayacağız” dedi.
Kitapta unutulmak üzere olan balıklar ve onlarla yapılan enfes yemek tarifleri var. Sadece yemek yapmayı değil, denizlerimizin tarihini de öğretiyor bize Yalçınkaya.

Eleştiri, yeni akım başlattı: Sana ne


“Denizden” kitabının tanıtım yemeğine katıldım. Mehmet Şef yemeklerine İstanbul, Gömeç, Datça gibi isimler vermiş.
Her bölgenin balığını bulmaya çalışmış ve onları yorumlamış.
Ben menüyü görünce şaşırdım. Yalan yok korktum. Aklımdan ilk geçen “Gelenekselliğini bozma Mehmet Şef” oldu.
Çünkü ben Mehmet Şef’i...
◊ “Yorumlama her yemeği kardeşim” diye kızmasıyla severim.
◊ Osmanlı mutfağına tutkusuyla alkışlarım.
◊ Bir yarışmacı önüne ‘trüflü ve ıstakoz kuyruklu ali nazik’ getirdiğinde tabağı elinin tersiyle itmesiyle sempatik bulurum.
◊ Özetle, gelenekselliğiyle bilirim.
Böylesine bir önyargı ile tattım yemeklerini usta şefin. Günün sonunda hak verdim Mehmet Yalçınkaya’ya.
◊ O halen Türk mutfağı için savaşıyor.
◊ “Etrafımız denizlerle çevrili, neden balık konuşulmuyor” diye kafasını taşlara vuruyor.
◊ Somer Şef’in de ‘gazıyla’ dünyaca ünlü şeflere meydan okuyor.
◊ “Öyle yorumlamalar yaptım ki hadi bakalım unutun unutabilirseniz” diyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları