Paylaş
Tuğba Ekinci (bir kere ismini yazacağım) “2. Sayfa” programına katıldı. Eşi Bilal Hancı’nın kendisini aldatırken görüntülerini yayınlayan Esin Çepni de vardı masada...
Aldatılan o kadına demediği lafı bırakmadı...
“Oh olsun” dedi.
“Kocan o senin, sahip çıkacaksın” dedi.
“Bu adamın ekmeğini yedin, şimdi ekmeğiyle oynadın” dedi.
“Adam bunları hak etmiyor” dedi.
Şaka değil gerçek! “Sus” dedi kısaca.
Sümen altı et aldatılmanı.
İyi dayanmış Esin, masadaki suyu fırlatmamak için bence.
Sonra da toplumun ufak bir kesiminin kirli düşüncelerini kendi düşünceleri gibi söyledi:
“Kadınlar kuyruk sallıyor erkeklere...”
“Metroya askılıyla, mini etekle binemezsin böyle bir ülkede...”
“Türk erkekleri kadınlardan daha namuslu...” gibi sözler işte.
Gerçekten yazmak, onu konuşmak bir lütuf böyle tiplere ama diyorum ya bu bir magazin olayı değil asla.
Böyle tiplere prim vermeyelim...
Türkiye’de erkekler kadınlardan daha namuslu falan değil kimse kusura bakmasın.
Ama kaybettin bir kere
Anlamıyorum lütfen, anlatın.
Anlamamakla beraber bazen üzülüyorum bu durumdaki hemcinslerime.
Mehmet Aslantuğ, Arzum Onan’la boşandıktan sonra garipleşti...
Yalnızlık mesajları, videoları, sözleri falan paylaşıyordu sık sık.
En son 50’nci yaş doğum gününü kutlamış eski eşinin.
Hem de ne kutlama.
Bir şiir yazmış, altına da duygusal bir müzik koyup söylemiş o güzel sesiyle şiirini. Aralarındaki diyaloğu bilememekle birlikte bu kadar da olur mu diye sormadan edemiyorum kendime.
Ayrılırsın, barışırsın, dönersin bunlar çok normal.
Ama bu kadar duygusallık anormal.
Yapmasın erkekler, yazık etmesinler kendilerine.
Kadın dediğin bazen demir kapı gibi duruveriyor önünüzde, ister şiir yazın ister roman...
Hiçbir işe yaramaz zaman geçtikten sonra.
Böyle erkekler çok var etrafta.
Akılları sonradan başlarına gelen, değeri sonradan bilen, kaybedince ‘ne oldum’ diye kendine soran.
Ama işte çok geç oluyor...
Unutamıyorum
Benim hâlâ düşündükçe gözlerim doluyor.
29 Ekim Pazar akşamı gördüklerimi unutamıyorum ben. ‘Halk ne güzel sahip çıktı Cumhuriyetine’ deyip başlıyorum ağlamaya.
‘Sokakları kırmızı beyaza bürüyen, en güzel kıyafetlerini giyen anne, baba, çocuk, dede ve nenelerimiz ne güzel görünüyorlardı’ deyip umutlarım yeşeriyor.
O yüzden bir kez daha yazmak istedim:
Çok yaşayın be!
Vallahi yaparmış!
Rap’çi marş yapar mı demişler Norm Ender’e...
O da “biz zaten ritmik şiir yazıyoruz, marş bizim işimiz” demiş.
Böyle yola çıkıp “Parla” marşını yapmış.
Bir daha sormayalım lütfen böyle anlamsız sorular çünkü rap’çinin marş yapabileceğini, üstelik iyi yapabileceğini kanıtladı Norm Ender.
‘Bundan’ım olsun
Burak Özçivit’in mesleğinden istiyorum.
Hayır oyunculuk falan değil...
Öyle bir şey haddim değil çünkü.
‘Buluşmacılık’ mesleğinden istiyorum ben sadece.
Bu sefer de Suudi Arabistan’da Ronaldo ile buluşmuş Özçivit.
Her hafta bir Ortadoğu ülkesine gidip birileriyle bir araya geliyor.
Muhtemelen de bu işin sonunda büyük paralar kazanıyor.
Vallahi herkesin yapabileceği, hiç de zorlanmayacağı, üniversitesi, kursu falan da olmayan bir meslek bu.
Ben de istiyorum.
Hepimiz isteyelim.
E ne isteyecekti?
Mehmet Ali Erbil ayrıldığı 40 yaş küçük sevgilisi hakkında “Benden ev, araba, pırlanta istiyordu. Giderken 180 bin lira değerindeki yüzüğü de aldı” demiş.
Ahahahah...
Ya kusura bakmayın ama gülerim tabii.
E çok var böyle tipler sağda solda.
Geçirdiği kısa zamanı büyük bir kârla kapattı hanımefendi.
Şimdi yer o paraları sonra da gider başkasını bulup aynı muameleyi başkasına yapar.
Bu kadar basit.
O yüzden yaşça
büyük erkekler şaşırmasınlar böyle
olaylara artık.
Paylaş