Paylaş
Gündem bir süredir Ece Gürel’in ölümü nedeniyle cadılık, spiritüellik, terapi...
Canlı yayına bağlanan beyefendi “Ben bir cadıyım” dedi. Ve kısa süre sonra stüdyoda elektrikler gitti.
Herkes birkaç saniyeliğine karanlıkta kaldı.
‘Cadı Bey’ sakin, gayet cool bir şekilde uzaktan yaptığı bağlantıya devam etti.
“Cadılık bugüne kadar çok yanlış anlatıldı” diyen Cadı Bey, “Bunların hepsi kişisel deneyimlerdir, ben de astral seyahatler yaşadım” tarzında açıklamalar yaptı.
Şimdi biz yine ne yaptık ne ettik olayı hiç olmasını istemediğimiz bir yere getirdik. Bir de stüdyoda elektrikler gidince...
◊ Eminim Cadı Bey kaşesini ikiye katlayacak...
◊ “Uuu cadıya bak taa nereden elektrikleri kesti” diyenler olacak...
◊ “Bu adam ciddi ciddi cadıymış” sohbetleri yapılacak...
Bazı insanlar çok şanslı gerçekten.
Böyle dört ayak üzerine düşüyorlar.
Erkek cadı mı olurmuş ayrıca!
Neyse size kötü bir haberim var Ufuk Bey. Siz cadı değilsiniz. Bizim de artık cadılık madılık gibi işleri konuşmayı bırakmamız ve daha ciddi işlere yönelmemiz gerekiyor.
Ne mi o ciddi iş?
Mesela Ece’nin iş yerinde uğradığı mobbing.
Ece’ye ne oldu?
Ona ne baskılar yapıldı?
Nasıl hayattan bezdirildi?
Bunları konuşalım asıl!
Nefis uygulama
Son adım atıldı. Teknik şartnamelerin belirlenmesinin ardından araçlara alkol kilidi takılmasının önündeki engeller kalktı.
Yeni sistemde sürücü direksiyona oturduğu zaman, araçta olması zorunlu alkol cihazına üfleyecek. Eğer belirlenen limitin üzerine çıkarsa kandaki alkol, araba çalışmayacak.
Ne yapacaklar, sisteme nasıl entegre edecekler bilmiyorum ama böyle bir uygulama keşke olsa diye çok uzun zamandır düşünüyordum.
Hızlı giden atın...
Profesörcük, doktorcuk Oytun Erbaş demiş ki “Beni aldatan kadını dışkısından anlarım. Ağız florasından hemen tespit ederim.”
Sektörde tarih yazıyorsunuz Oytun Bey.
Bence saçmalıklar el kitabı diye bir şey lazım.
Hatta bunu siz yazın.
Her hafta gündeme getirdiğiniz (ki bunu bilerek yapıyorsunuz) konuları bir kitapta toplayın, millet alsın okusun, bassın kahkahayı.
Bir gün bakıyorum elinize sopayı almış İrem Derici’yi eleştiriyorsunuz (ne alakaysa), öbür gün bakıyorum “Mezarlık suyu içmek faydalıdır, gidip oradan su içerim” diyorsunuz...
Ben sizi yıllarını bu işe vermiş, televizyoncu, haberci, gazeteci bir kardeşiniz olarak uyarayım:
Hızlı gidiyorsunuz. Biraz yavaşlayın.
Tamam bizlerin eğlenmeye, bizlerin bir sirke ihtiyacı var, haklısınız ama siz yine de yavaş olun...
Adım atacak yer yoktu
Zordu Beşiktaş Çarşı’da yürümek.
Her mekân kafasına göre kaldırımları, sokak aralarını işgal etmiş, masa sandalye atmıştı.
Belediye sonunda müdahale etmiş duruma ve bölgedeki tüm sonradan yapılma tahta platformları, tenteleri sökmüş.
Masa ve sandalyeleri kaldırmış.
Bunların hepsi daha birkaç gün önce oldu.
O yüzden yolunuz hafta sonu düşerse Beşiktaş’a, şaşırmayın.
Aslında çok haklı bir gerekçesi var belediye ve orada yaşayan halkın.
Sokağın ortasına kadar masa-sandalye atan esnaf yüzünden itfaiye ve ambulanslar giremiyordu mesela oralara.
Vatandaşlar asla acil işlerini yapamıyordu.
O yüzden işletme terörünün önüne geçilme kararı son derece yerindedir.
Paylaş