Paylaş
2023’e dolandırıcılar vurdu damgasını.
Bence senenin olayı sosyal medya kullanıcılarının uzun zamandır dolandırılması ve bunun farkında olmamasıydı.
İnanmaya çok meyilliyiz. Eminim ki Dilan-Engin Polat bugün serbest kalsa yarın takipçi sayısını da yaptığı satışları da ikiye katlar...
Mesela yurtdışına kaçan Var Böyle Tipler isimli sosyal medya fenomeni ve eşi bugün ülkeye dönse ve ‘şahane bir yol buldum, bize para verin, haftaya 2 katını alın dese’ hesaplarına para dolar.
Seçil Erzan mesela...
Dışarıya çıksa ve dese ki ‘ben futbolcularla yanlış bir yol yürüdüm.
Artık parası olmayana para kazandıracağım. Verin 5 alın 10’ dese... Ülkenin en zengin kadınlarından biri haline gelir kısa sürede.
Yani biz inanmayı seviyoruz.
İnsanlara şans verilmesi lazım tamam...
Ama ikili ilişkilerde böyledir bu.
Dolandırıcıya da şans vermezsin be kardeşim.
böyle tatlı kalpli olmaya devam ettiğimiz sürece, daha çok Dilan’lar, Seçil’ler, Var Böyle Tipler çıkar karşımıza.
Bekle bizi 2024 geliyoruz...
Suçlamıyorum, yanlış yapıyorsunuz diyorum
Son zamanlarda bazı isimler gündeme geldi...
Haklarında soruşturma başlatıldı, hesaplarına bloke koyuldu falan...
Ben suçluluğu kanıtlanmamış kimseyi suçlamıyorum.
Mesela Eylül Öztürk.
Ara sıra yazdım kendisiyle ilgili yazılar. Oradan konuşmak kolay dedim.
E gel Türkiye’ye oradan dalga geçeceğine dedim.
Suçsuzsan zaten aklanırsın rahat bir nefes alırsın dedim...
Bu kadar.
Bakın en son bir video çekti ve sosyal medya üzerinden kazandığı paraları, milyonları gösterdi.
İşte kastım bu benim.
Bu hareketlere gerek yok.
Çünkü ne kadar ispat etmeye çalışırsan karşında bu kadar saldırmaya açık bir kitle olduğu sürece mağlup olursun.
Biri gelir kendi çok temizmiş gibi seni özel hayatından vurur.
Diğeri çıkar çok ahlaklıymış gibi seni ahlaksızlıkla suçlar.
Öbürleri çıkar hakkında atar tutar...
Bazen sessiz kalmak, suçsuzsan eğer tabii, onun ispatlanacağı günü beklemek, yani krizi doğru yönetmek değerlidir.
Süreç sonunda haklı çıkarsanız, tutumlu davranarak Amerika’dan 10 ev alınabileceğini ispatlarsanız ya da bir dönem gerçekten hakkıyla o gelirleri elde ettiyseniz o zaman işte tadından yenmeyecek intikam vakti gelmiş demektir.
Sen çok tatlısın
Zaman zaman yazıyorum, sert oluyor bazen.
Çünkü hep istemek, hizmet vermeden talep etmek bana çok yanlış geliyor. İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Eyüp Aksu da bunu yapıyor.
Bakın dün okudum.
Geçen ay yüzde 65 zam isteyen Aksu bu kez yüzde 100 zam yapılmalı demiş.
Taksi plakaları yerinde sayıyormuş. Plaka değeri en az 20 milyon lira olmalıymış.
Eyüp Bey’in şahsına söylemiyorum ama hareketleri tıpkı 70 yaş üstü amcaların genç sevgilileri gibi değil mi?
Öyle davranmıyor mu?
Hep istiyor.
Asla yetinmiyor.
Aldıkça daha da verin diyor. Tabii ki kendi esnafının hakkını aramak zorunda ona lafım yok.
Örnek olacak da bir hareket yapıyor onlar adına zam isteyerek.
Ama ‘sürekli’ olmaz ki bu!
Halkı da düşünmek lazım değil mi?
Mesela 70 lira olan indi bindi ücreti 140 lira olursa millet 250-300 liraya giderse kısa mesafelere bile...
Bu çark dönmez ki?
Bir de İstanbulluları çok yordunuz Eyüp Bey.
Bence bir süre ortadan kaybolun ve biraz sempati kazanmaya çalışın.
Ben size söyleyeyim olmayacak yüzde 100 zam falan. Mümkün değil, imkânsız...
Fakirlik terapisi
Fırsat bu fırsat birileri çıksa ve “Arkadaşlar ben fakir terapistiyim. Yani fakirlik terapileri yapıyorum” dese...
Kısa sürede köşeyi döneceğine yemin edebilirim.
Fenomenler kapısından eksik olmaz. Hatırlayın bir dönem aile dizilimi meşhur olduğunda bu işten anlamayanlar bile ‘aile dizilimi yapıyoruz’ demişti.
Bu da bir fırsat işte o tiplere. Üstelik çok meşakkatli de değil. İki ağlamayı öğretmek, biraz salaş giyinmeyi tembihlemek, gözleri kısık gezdirmek, suratı asık tutmayı öğretmek yeter... Alın benden size müthiş bir iş kolu önerisi... Daha ne yapayım...
Paylaş