Paylaş
Mabel Matiz geçmiş yıllarda kazandığı Altın Kelebek Ödülü’nü internetten satışa çıkardı hafta sonu.
5 liralık bir fiyat belirlemiş.
İlan açıklamasına da “Sadece bir kere ele alındı. Alındığı günden beri kolide duruyor, çiziği bile yok” yazmış.
Belli ki çok istiyormuş ödülü almayı. Belli ki alsaymış davulla zurnayla gelecekmiş törene. Tıpkı eski yıllarda yaptığı gibi ‘ödülü vererek beni onurlandırdınız’ cümleleri kuracakmış.
Duruşu olması lazım şov dünyasındaki insanların.
Mesela Mabel Matiz geçmiş yıllarda kazandığı ödülleri almasaydı, aynı tavırları gösterseydi alkışlardım.
Ama alınca canım cicim, alamayınca tribüne oynanan hareketler...
Sen aslında o ödülü değil duruşunu satılığa çıkarıyorsun, üstelik 5 liraya.
Günün sonunda, sosyal medyada iki gün konuşulmaya değer miydi?
Bakın ‘En İyi erkek şarkıcı’ kategorisinde ilk 10’a kalan isimler arasında rekabet aldıkları oy oranına da yansımıştı.
Rakamlar çok yakındı. Son tahlilde fan gruplarının hangisinin oy verme işini ciddiye aldığı birinciyi belirlemede etkili oldu.
Ben neden olamadım?
Neden ben başarmıyorum?
Ya da başaramadım?
Neden benden olmadı?
Ben neden orada değilim?
Hayatın bir döneminde bu soruları sorabilirsiniz ama geneline yayarsanız zaten neden olmadığını cevabını da sorunun içinde vermiş olursunuz...
Mehmet Ali Erbil demiş ki, “50 yıldır televizyon starıyım. Ne kanalım ne uçağım var. Oysa Acun (Ilıcalı) kapımızda bizimle röportaj yapmak için sıra beklerdi.”
Takdir edeceğine, helal adama diyeceğine, ‘nasıl olabilir ki’ diye soruyor.
E şimdi adama demezler mi?
◊ Kumar...
◊ Gece hayatı...
◊ Eski eşlere nafaka...
Özetle kötü ve kalitesiz bir kariyer yönetimi.
Daha da özetle, ‘biri olanı tutamamış, diğeri olmayanı var etmiş.’
Zoru başarmış Acun Ilıcalı...
Tüm bu kariyer çizgisini ancak alkışlaman gerekir senin!
Ayrıca kapıda röportaj yapmak için sıra beklerdi gibi aşağılayıcı bir cümle zaten birilerinin neden olamadığını da çok net göstermiyor mu?
Bravo! Kilo yok, nazar var
Geçtiğimiz gün tartıya çıktım.
Aslında yazdan beri sık sık çıkarım.
Bir baktım fazla kilolarım var.
Ama üzülmedim.
Çünkü kendi kendime “Bu gördüklerim gerçek kilom değil.Üzerimde kem göz ve nazar var. Onların ağırlığı bu.”
Ahahahah.
Sevim Emre de aynen bunları söylemiş: “Tartıdaki fazlalıklarım kem göz ve nazar” demiş.
İşte pozitiflikte son noktadır bu.
Çıkın tartıya.
Fazla kilo mu gördünüz?
Hemen bir nazar duası okuyun ya da gidin kurşun döktürün.
Bakın sonra nasıl da gerçek kilonuzda çıkacaksınız o tartıda...
Adamı delirtmeyin!
Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki’yi de delirtmişiz sonunda.
Son deprem sonrası bir açıklama yapıp “Ne zaman, nerede, kaç büyüklüğünde deprem olacak, sorularını sormayın artık. Geliyor hazır olun” demiş.
Muhtemelen anlam veremiyor Türkiye’de gördüklerine.
‘Ne garip insanlar bunlar’ diye geçiriyor aklından.
Artık ne sorular soruluyorsa adama.
Yeter demiş.
Yahu adam nereden bilsin?
Nerede, ne zaman olacak?
Büyüklüğü kaç olacak?
Hadi diyelim bildi.
Ne yapacaksın?
Kaçacak mısın yerini yurdunu bırakıp.
Galiba bizlere kaçmak her zaman daha kolay geliyor.
Düzeltmektense, önlem alıp keyfini sürmektense, uzaklaşmak daha pratik geliyor.
Hadi diyelim bu kaçma işini başka mevzularda yapıyorsunuz tamam.
Ama deprem gibi ölüm kalım mevzuunda yapmasak mı?
Bazen ayak sesleri çok şey ifade eder.
Ve gerçekten hiç bu kadar yüksek gelmemişti o sesler.
İlla ufak depremlerin bize hatırlatmasını beklemeyelim bu gerçeği!
Hemen şimdi alalım almamız gereken önlemleri.
Paylaş