Paylaş
◊ Kafede arkadaş sohbetindeyiz... Hemen yan sandalyede sana bakan bir çift göz. Gerekli samimiyeti kurarsa sonrasında zaten kucağında... Sohbete onun çene altını severek devam ederiz.
◊ Gece müzik dinlemeye gittik. Tam çıkıp taksi bekleyecekken, yerde patilerini çenesinin altına sıkıştırıp soğuktan titreyen bir köpek. Diz çöküp başlarız başını okşamaya.
◊ Gidenler bilir, Bebek Otel’in terasında oturur, bir de çerez söylerseniz, hemen o çerezin asıl müdavimleri gelir masaya. Güvercinler... Kovma şansın sıfıra yakındır, zaten kovmak da istemezsin. Onlarla beraber izlersin İstanbul’u.
YANİ...
◊ Evet Avrupa’da sokaklarda bu kadar kedi köpek göremezsin...
◊ Amerika’nın parklarında sahipsiz köpekler, kaldırımlarında da kediler yoktur...
AMA...
◊ Biz alıştık...
◊ Biz artık kedi ve köpeklerle birlikte yaşıyoruz bu ülkede...
◊ Çoğumuzun çantasında ödül maması var. Şimdi eğer gideceklerse, onlara öyle barınaklar inşa edilmeli ki...
◊ ‘Z’ kuşağı wuhuuu...
◊ ‘Y’ kuşağı helal be...
◊ ‘X’ kuşağı ‘şahane olmuş’ demeli.
Hatta derneklerden gönüllüler o barınaklarda mesaiye başlamalı. Aklımız kalmamalı.
Not: Yasaklı ırkların, yani şöyle diyeyim, sahipleri tarafından başka amaçlarla eğitilen köpeklerin sokaklarda gezmemesi konusunda hepimiz hemfikir olalım ve tartışmayalım.
Onlar maalesef yetiştirilme tarzları nedeniyle ne başlarını okşatırlar ne de sevgimizi kabul ederler. O yüzden onların barınaklara götürülmesine de sokaklarda onları istemeyenlere de itiraz etmeyelim.
Ne yani hakaret cezasız mı kalsın?
Sen birine, (kim olduğu zerre önemli değil), “Koronadan daha tehlikelisin”, “Faydasızsın”, “Metressin”diyeceksin ve bu yanına kâr mı kalacak?
“O sözleri ben söyledim” diye masalarda kahkaha atacaksın ve kimse çıkıp sana “bu yaptığın suç” demeyecek mi?
Tüm bunları yapan, sonrasında ise kulağının üzerine yatan sosyal medya fenomeni Alp Kılınç’a birileri ‘dur’ demiş ve Alp, havaalanında gözaltına alınmış.
Hatırlayın, Ece Erken, Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun eski eşinin arabasının camlarını kırmış ve bu görüntüler sosyal medyada çok konuşulmuştu.
Alp Kılınç o konuşmalarda çıtayı yükselten isim oldu ve hakaret etti Ece’ye.
◊ Ece’yi eleştir.
◊ “Bu da yapılır mı” de.
◊ “Adam evli” de.
Ne dersen de bunlar kabul.
Ama metres ne?
Virüsten daha tehlikelisin ne?
Faydasız ne?
Hadi hepsini geçtim tüm bunları deyip sonra ifade verirken “O paylaşımları ben yapmadım” demek ne?
Madem yaptın, boynunu büküp “cezam neyse çekerim” diyeceksin.
Geçen gece yarısı gördüm ben Alp’in tweet’lerini.
Gözaltına alındıktan hemen sonra, “Lütfen paylaşım yapın da serbest bıraksınlar beni” diye isyan ediyordu.
Ah be kardeşim, tüm bunları, o paylaşımları yaparken düşünmek lazım.
Bu ve benzeri olaylar yüzünden sosyal medyaya bir düzenleme gelmeli diyoruz.
Her önüne gelen klavyenin arkasına saklanamasın diye ufak önlemler şart diyoruz.
İsimlerin önemi yok.
Biraz empati...
İstanbul’da yılbaşı
İstanbul’daki restoranlar yılbaşı gecesi menülerini hazırladı.
Öyle büyük isimlerin sahneye çıktığı yerlerden bahsetmiyorum.
Yemeğinizi yedikten sonra kalkacağınız yerlerden bahsediyorum.
Ortalama kişi başı yemek fiyatı 1700 TL bu yıl.
Yani ekstralarıyla 2 bin TL diyebilir ve iki kişi için 4 bin TL’yi gözden çıkarabilirsiniz.
Tabii bunun vale ücreti, bahşişi, dışarıya çıkınca trafikte sinirlenmesi falan dersek bu size daha fazlaya patlayabilir.
Tam da burada şu hesabı yapmak gerekiyor...
◊ Evimde soframı kurarım. (400-500 TL)
◊ Eşi dostu çağırırım. (Bedava)
◊ Her gelen bir börek, çörek getirir. (E bedava)
◊ Açarım televizyonumu. (Bedava)
◊ Yaparım bir müzik listesi. (bedava)
◊ Gireriz 2022’ye.
Bunun maliyeti yok denecek kadar düşük.
O yüzden iyi düşünün.
Paylaş