Bir Harbiye bilmecesi

Ama bu sene bir farklı özeniyorum Harbiye sahnesine.

Çünkü dünyanın başına bela olan koronavirüs Harbiye sahnesine giremiyor!

İçeri girerken kapıda bıraktığınız virüsü çıkışta teslim alıyorsunuz...

Pazartesi günü Hürriyet’in de manşetinde yer alan yukarıdaki fotoğrafı görmüşsünüzdür.

Mabel Matiz konserinde binlerce kişi yan yana, maskesiz, tedbirsiz oturuyor.

Sadece bu fotoğraf karesi değil, konser gecesiyle alakalı sosyal medyadan paylaşılan diğer görüntüler de aynı, hatta daha beterdi.

Bu seneki Harbiye konserlerini “öncesi” ve “sonrası” diye ikiye ayırabiliriz.

Konser öncesi maskeler takılı, koltuk araları boş, sigara içmek kesinlikle yasak...

Tamamdır, tüm önlemler alınmış diyorsunuz.

Fakat konser sırasında gelen görüntülerin, öncesiyle hiç alakası yok... Koltuk aralarındaki boşluklar dolmuş, merdivenlere bile oturanlar var.

Maskeler ise cepte...

¡¡¡

Organizasyon firması tüm önlemleri alıyor, içerideki güvenlik görevlileri son derece titiz davranıyor olabilir.

Bu kadar talebin olduğu, biletlerin günler öncesinden tükendiği ortamda sosyal mesafe kurallarına uyulması zaten pek mümkün değil. An geliyor illa ki o maske çıkıyor...

An geliyor illa ki o el kol sağa sola dokunuyor...

Geçtiğimiz günlerde Yıldız Tilbe’yi dinlemeye giden şarkıcı Berkay örneğini de gördük.

Konser sırasında maske takmayan ünlü isme seyirciler tepki gösterdi. Berkay, “bir anlığına çıkardım” diye kendini savundu.

Ama işte aynen böyle oluyor...

Biri maskeyi çıkarınca, ondan gören bir diğeri de çıkarıyor, sonra bir başkası daha derken, ortam virüsü kapmaya müsait hale geliyor.

Oysa konser başında gösterdiğimiz hassasiyeti konser boyunca da göstersek...

Aylarca sesine hasret kaldığımız sanatçıları da keyifle dinlesek ne güzel olur.

Harbiye konserleri ekim ayının ortasına kadar devam edecek.

Tatilcilerin de dönmesiyle konsere giden kalabalık daha da artacak. Bu yüzden alınan önlemlerin bir kez daha gözden geçirilmesi şart.

Yıldız Tilbe konserinde maskesiz görüntülenen Berkay...

Çiğ köfteci kız ne yapmaya çalışıyor?

Adı Aleyna Dalveren’miş, tanımam. Şarkıcıymış, inanın hiç dinlemedim.
Fenomenmiş, elini sallasan zaten fenomene çarpıyor.
Bugüne kadar sosyal medyada karşıma çıkan saçma sapan videoların sahibiydi Aleyna Hanım. Saniyesinde geçerdim o videoları.
İlk kez bu kadar uzun maruz kaldım çektiği görüntülere.
Çiğ köfte yerken araba kullanan sözde sosyal medya fenomeni görüntüleri tepki çekince bir kahramanmış edasıyla paylaşımlar yapmaya başladı. Onu haber yapan kanallarla dalga geçti. Onu konuşan gazetecilere işlerini öğretmeye kalktı. Yaptığı hareketi meşrulaştırmak için yapmadığını bırakmadı. Reklamın iyisi kötü olmaz dedi...

Bu rüzgâra kapılan isimler de oldu. Onu ekrana çıkaran bazı kanallarda kendisinden övgü dolu sözlerle bahsedildi.
“Aleyna’nın kolunda altın bilezik var, o bir müzisyen” gibi cümleler kurulunca şımardıkça şımardı hanım kızımız.
Müvekkilinin suç teşkil eden bir hareket yapmadığını savunan avukatının açıklaması da ayrı bir skandaldı. Aleyna Dalveren’in yaptığı hareketin hafifletilecek bir tarafı yok. Kendisini savunurken söylediği; Gözüm hep yolda,
Trafiğin en boş olduğu saat,
Araba zaten otomatik...
Gibi cümleler sadece güldürüyor. Trafikle asla ama asla böyle bir oyun oynanmaz.
Böylelerine verilmesi gereken tepki, telefonumuzu sakince elimize alıp, sosyal medya hesaplarından (tabii eğer takip ediyorsak) sessizce takipten çıkmak.

Bu müziğe kulak verin

Selda Bağcan’ın yıllar önce bizi ters köşeye düşürdüğü remiks albümünün kahramanlarından DJ Cafer Palamut, o albümde yakaladığı başarıyı sürdürmeye devam ediyor.

Geçen yıl İsrailli ünlü ‘kamança’ sanatçısı Mark Eliyahu ile çıkardığı albümü halen dinlenirken, şimdi de “Sarı Gelin” türküsüne kattığı yorumla çıktı karşımıza ünlü DJ Cafi...

“Sarı Gelin’e dokunmayın, yorum falan gerektirmez” diye düşünenlere diyorum ki; bir dinleyin, türkümüzün dokusundan hiçbir şey kaybetmediğini göreceksiniz.

Selda Bağcan şarkıları nasıl Türkiye sınırlarını aşıp tüm dünyada çalınmaya başlandı; şarkılara getirilen yeni nesil yorumlar sayesinde...

Belki böylelikle “Sarı Gelin”imiz de sınırlarımızı aşacak ve dünyanın dört bir yanında çalınıp dinlenecek...

Neden olmasın...