Ben buna ‘akımın batsın’ diyorum

Sonra...
◊ Kolbastı akımı...
◊ Gangnam style akımı...
Ve hatırlayın...
◊ Yeşil uzaylı dansı çıktı...
Bunları anlarım.
Hiç değilse eğlencelilerdi.
Sonra bu akımların yerini tarçın yeme, falling stars (ünlülerin alışveriş poşetleriyle yere düşmesi) ve ayakla kapak açma akımı aldı.
Saçmalık seviyesi geçen zamanla orantılı bir şekilde yükseldi yani.
Bu sene de ‘sahneye bir şeyler atma’ akımı başladı.
Ah TikTok ah.
Tuğba Yurt bu mevzudan dert yanıp “Akım adı altında sahneye dolu su şişesi atıyorlar yaralanabiliriz” demiş.
Yahu yaralanmak ne kelime daha kötüleri de olabilir.
Haklı tabii ki Tuğba.
Ama bu işleri normal karşılamamak lazım artık.
Sahneye bir madde atıldığı zaman gülümsememek gerek.
Adamlar ‘akım’ adı altında büyükannelerinin, büyükbabalarının enselerine tokat atıyorlar sizi umursarlar mı sanıyorsunuz?
Bu kafadaki tipler ‘akım’ diye diye hiç düşünmeden kendilerine zarar verirler. O yüzden bunu yapanlara artık net bir tavır göstermek şart.
Gösterelim ki insan içine çıkamazsın zavallılar.

Hem öğren hem para kazan

Acun Medya Akademi’nin ‘hayalin işin olsun’ mottosuyla yola çıktığı haberlerini görüp nedir bu işin aslı diye merak ettim.
Akademi televizyon, gastronomi ve dijital kodlama gibi alanlara meraklı gençlere eğitim verip sektöre kazandırıyor.
Ne gerek var değil mi halen üretmeye, yeni fikirleri hayata geçirmeye?
Birçok kişi böyle düşünüp ilerleyen bir sistemi büyütmeyi bile düşünmezdi eminim.
Ama onlar durmayıp ilginç bir işe imza atmışlar.
Çıtayı yükseltmişler.
Yeni dönemde, eğitim alan öğrencilere maaş vermeye başlıyorlar.
Yani bir yandan ilgili olduğunuz alanda eğitim alıyorsunuz, bir yandan öğrendiklerinizi akademinin yönlendirdiği kurumlarda staj yaparak uygulamaya döküyorsunuz.
Bir yandan da maaş alıyorsunuz.
Bu iş tutar.
Çünkü hem kariyere hem cebe faydalı bir uygulama bu.
Ödediğiniz eğitim ücretinin geri ödemesini yine akademi sayesinde yapabilmeyi sağlayan bir sistem.
Öğrencileri iş hayatına güle oynaya sokması da cabası.

‘Evet doğdu güneşim’ dedirtenler

◊ “Camdaki Kız” dizisinin yeni bölümünün yarın başlayacak olması....
◊ “Arka Sokaklar”ın 17. sezonunun heyecanı...
◊ Hasan Can Kaya’nın ‘Konuşanlar’ isimli programının başlaması.
◊ Müge ve Gülşen’in “2. Sayfa”sının yaz arasından sonra ekrana geri dönmesi.
◊ Adana Altın Koza Film Festivali’nin başlaması.
Tüm bunlar, bunaltıcı sıcakların ardından enseden esen hafif rüzgarlar gibi değil mi...
Tüm bunlar o son
dönemin meşhur repliğindeki
gibi ‘evet doğdu güneşim’ dedirtiyor bana.

Tutturmuşlar bir ‘kedici’

Her yıl 3 kere şu haberler çıkıyor...
◊ Kedicilerin 50 ortak noktası...
◊ Kedi insanlarını diğerlerinden ayıran 5 özellik...
◊ Kediciler şu 100 hareketi sık yaparlar...
Fakat dikkat ediyorum da çıkan haberlerdeki özellik sayısı her seferinde artıyor.
En son kedicilerin 500 özelliği diye bir başlık görünce ‘amaaaan’ diyerek ufak çaplı bir isyan ettim.
Birileri var ve onlar bulmuşlar işin kolayını, biz kediciler üzerinden prim yapmaya çalışıyorlar. Yok bizim ortak 500 özelliğimiz falan.
Olsa olsa...
◊ Kedi seviyoruz...
◊ Merhametliyiz...
◊ Bazı insanlardan bıkmışız...
◊ Hayatımıza girenlerden yılmışız...
◊ Başını okşayınca ‘serotonin’ salgılıyoruz
Hepsi bu. Bu kadar. Benim kimseyle 500 ortak özelliğim falan yok yani, olamaz.