Bazı şeyler tüm kötülüklerin anasıdır

Erkekleri Koruma Derneği de dava açacağını duyurup “Kim şerefsiz göreceğiz” demiş.
Bazıları erkeklere her türlü lafları söyleyip işin içinden sıyrılabileceğini sanıyor.
Erkekleri aynı kefeye koymayın. Ayrıca bu hanımefendi kendisi çok normalmiş gibi karşısındakileri suçlayamaz.
Suçlasa da kimse inanmaz.
Sen bu saatten sonra ne desen, ne yapsan da nafile zaten...
İstediğin kadar konuş.

Nasıl bir istektir bu?

Şimdi zaten özellikle de kadınlar endişe ediyor taksiye binerken.
Tamam, işini iyi yapanlar var ama işini hiç iyi yapmayanlar da çok.
Bu son haber iyice ürkütecek İstanbulluları.
Çünkü Taksiciler Odası Başkanı Eyüp Aksu, taciz suçu işleyen şoförlerin taksicilik yapmasını engelleyen maddenin kaldırılması için İBB’ye dava açmış.
Bu ne yaman çelişki be Eyüp Bey. Doğru mu bu?
Bırakın taksiciliği, insan içine çıkmaması gereken tiplerin nasıl çalışmasını istersiniz siz?
İlla birinin başına istenmeyen bir olay mı gelmesi gerekiyor?
İnsanlar güvenerek taksi şoförlerine emanet edemeyecekler mi kız arkadaşlarını, eşlerini, annelerini...
Yok artık ama ya!

İletişim kazası diyelim

Demet Akalın, zaman zaman Gülşen’i sahne kıyafetleri üzerinden eleştiriyordu, eleştiriyor.
“Bu kadar açık giyinilmez, biz sesimizle ön plandayız” tarzında açıklamalar yapıyordu.
Şimdi bir plaj konserinde Demet Akalın da benzer bir şeyler giyince “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” tarzında yorumlar yapılıyor.
Eleştirenler haklı mı, haklı.
Hatta “Çocuğunuz ‘Anne neden çıplaksın’ demedi mi” sorusuna “Bu plaj konseri ve altımdaki de don değil” yanıtını verdi. Bana göre sahnede istediğini giyersin...
Zaten Demet’in Gülşen’i eleştirirken kastı da yaz-kış ayrımıydı, mekân fark etmeksizin giyilen kıyafetlerdi.
Neyse...
Gelinen noktada Demet, önceki açıklamasından pişmandır şimdi.
Kimse karışmasın, herkes istediğini giysin, orası şov yeri.
Ama Demet Akalın zamanında çokça eleştirdiği için ona yapılan eleştirilere de çok kulak asmaması lazım.
Çünkü onlar da haklı.

Dilimine 200 lira mı?

Çok olmayacak şey duydum, gördüm ama bunu görmemiştim. Kadıköy-Caddebostan’da bir mekân, adı da il Sud Giardino.
İtalyan mutfağı. Hafta sonu mekâna gidenler anlattı.
Burada olay, gelen 5 bin 300 liralık hesap değil.
Mekâna gidenler doğum günü kutlamak için dışardan pasta almışlar.
Ki çok normal.
Masaya otururken pastayı vermişler ama şöyle bir cevapla karşılaşmışlar: “Tamam pastayı dışardan getirdiniz ama biz kesme parası alırız. Dilim başına 200 lira.”
Bu ilginç talebe bile “evet” demiş müşteriler.
Ama o bir dilim pasta çok ince gelmiş. Kendi pastalarından yeni bir dilim isteyince de aldıkları cevap şu olmuş: “Kusura bakmayın bizim çocuklar pastayı yedi.”
Haydaaaa...
Sen mekâna getirilen pastadan dilim başına para alamazsın! Müşteri ikram etmeden o pastayı da yiyemezsin!
İyice çıldırdılar artık gerçekten!

Böyle şeylere izin yok yasada

Bir yanda hayvanlara zarar verenleri hapse götürecek bir yasa var... Diğer tarafta yeni çıkan bir yasa var...
Ankara-Altındağ’daki görüntüleri gördüm.
Barınak yakınlarında köpekler ölü bulunmuş.
Büyükçe de bir mezar kazılmış, orada duruyor köpekler...
Yahu Allah aşkına çıkan yasa bu değil.
Böyle şeylere izin vermiyor yasa.
Yani, eline tüfeği alıp öldürmeye izni vermiyor yasa.
Mezar kazıp topluca gömmek yok o yasada.
Bunu yapanlar yeni çıkan yasayı kendilerine kalkan olarak kullanıyor.
Çok ayıp ediyorsunuz bu hayata.
Vicdansızların önü açılırsa, onlar her şeyi yapar.
Oysa çıkan yasa bu değil kardeşim.
“Alın, sahiplendirin” diyor.
Sizler kafanıza göre o hayvanları öldüremezsiniz.
Bunun da hesabını bir şekilde verirsiniz..