Bayramın bedeli

Bayram tatili uzamadı ama hafta sonundan bayram için tatil bölgelerine gidecek çok kişi var. Rezervasyonlar iyi, oteller hallerinden memnun...

Haberin Devamı

Dile kolay, 2 yılın ardından pandemi tedbirleri olmadan ilk bayram olacak bu. O yüzden oteller sanatçılı programlara ağırlık verdi.
Neredeyse her otelde bir program var.
Sibel Can bayramın en çok kazananlarından biri olacak. Bayramın ilk günü Kıbrıs’ta, ikinci günü Antalya’da sahneye çıkacak.
Kıbrıs’ta Sibel Can ile beraber Gökhan Tepe ve Fatih Ürek’i dinleyip 3 gece kalmanın bedeli ise 22 bin liradan başlıyor, oda tercihine göre 70 bin liraya kadar çıkıyor.
Eğer Sibel Can için Antalya’yı seçerseniz o zaman konaklamanızı biraz uzatmanız gerekiyor çünkü otel öyle 2-3 günlük konaklamaya izin vermiyor.
6 gece için 20 bin lira ile 70 bin lira ödemeniz gerekiyor.
Ebru Gündeş de bayramın ilk günü Antalya’da... Bayrama Ebru Gündeş dinleyerek girmenin fiyatı ise 12 bin ila 30 bin lira arasında değişiyor.
Kıbrıs’ta Ebru Yaşar için 12 bin lira, Derya Bedavacı ve Özcan Deniz için ise 10 bin liralık bir oda ücreti ödemek gerekecek.
Ve tabii ki bayram programlarının vazgeçilmez ismi Ajda Pekkan...
O sahne için çok sevdiği Bodrum’u tercih etmiş. Otelin 3 gecelik konaklama paketi minimum 18 bin lira.
Fiyatlar her yerde aynı seviyeden başlıyor aslında.
Dalaman’da Şevval Sam ve Jabbar konserleri olacak.
Orada da 3 gecelik paketler var. Standart bir oda için 12 bin lira lüks bir oda için ise 90 bin lira isteniyor.
E tabii sezon daha başlamadı.
O yüzden gözlerimizi fal taşı gibi açacak fiyatlarla bu bayramda karşılaşmıyoruz.
Daha doğrusu yaz sezonunda Bodrum ve Çeşme’deki otel özellikle villa fiyatlarını bildiğimiz için belki de bu fiyatlar bize ‘normal’ geliyor.
Ama şunu muhakkak eklemem gerekiyor.
Bu fiyatlara otellerde yapılan ekstra harcamalar dahil olmayacak.
Yediğiniz ve içtiklerinize mutlaka ek ücret alınacak.
O yüzden bu sahne ve konaklama fiyatlarının üzerine siz tatil sürenize göre en az bir 5-10 bin lira daha ekleyin.

Haberin Devamı

Gürültü yönetmeliğini atlıyoruz

Ocak ayında ‘gürültü yönetmeliği’nde bir değişiklik yapıldı.
Remsi gazetede yayımlanan o yönetmelikte şu maddeler var:
* Çok hassas kullanım alanlarının olduğu bölgelerde, açık ve yarı açık eğlence yerlerinde canlı müzik yapılması yasaktır. (24 saat boyunca)
* Hassas kullanım alanlarının olduğu bölgelerde açık ve yarı açık eğlence yerlerinde canlı müzik saat 24.00’e kadar yapılacaktır.
Yani pandemiden bağımsız hatta pandemi sonrası için yayımlanan bir yönetmelikten bahsediyoruz.
Çok hassas kullanımdan kasıt, konut, hastane, çocuk ve yaşlı bakım evleri.
Hassas kullanımlar ise otel, okul ve dini tesisler.
Pandemi geride kaldı, tedbir falan yok artık ama ‘gürültü’ için alınmış bu tedbirler var önümüzde.
Bakın görün çok tartışma çıkacak, çok kişi ‘başlarım mekanına’ deyip dükkanının kapısına kilit vuracak. Bu yaz böyle geçecek...
Yazın yerleşim yerlerinin olduğu alanlarda (ki neredeyse tüm mekanlar hassas ya da çok hassas diye tabir edilen alanlara giriyor) canlı müzik yapılamayacak.
Ya kapalı mekanda eğlenilecek ya da 00.00’dan sonra sanatçılar sahneden inmek zorunda kalacak.

Hani ‘iş’e saygı?

Haberin Devamı

Özge Özpirinçci’nin “Yakamoz” dizisinin yapımcısıyla mahkemelik olduğunu, bu yüzden diziyle ilgili hiçbir etkinliğe katılmadığını yazdım geçen gün. Meğer Özge sosyal medyasından da hiç paylaşım yapmamış.
“Dizimiz yayına girdi, hayırlı olsun” falan dememiş.
Görmezden geliyor yani yaptığı işi Özge.
Her ne olursa olsun, sen bir kere o imzayı attıysan, sette kamera karşısına geçtiysen, bitmiştir o iş...
* Ben davalık oldum...
* Sette canımı sıktılar...
* Onunla küstüm...
* Bununla kavga ettim diye bir şey yok.
E Kıvanç Tatlıtuğ çok mu istekliydi? İzleyenler fark etmiştir o da keyifsizdi. Artık senaryodan mı yoksa dışarıdan edilen müdahaleler yüzünden mi bilemem.
Ama adam çıkıp işini yaptı.
Yani, iş bu.
Bedava yapmıyorsun ki.
Maalesef küsemezsin, küsmemelisin.
Sen küsersen çok kişinin emeğine yazık etmiş olursun.

Mikonos gibi

Haberin Devamı

Yeni mekan açacak olan ya da mekanlarını yenileyen bazı işletmecilerin ağzında şöyle bir laf var:
* “Abi, Mikonos gibi yapıyorum.”
Nasıl yani diyorsun:
* “Hani Mikonos Scorpios var ya... Plaj olan. İşte onun gibi tasarlıyoruz.”
Ee diyorsun...
* Hani DJ’ler, ambiyans falan...
Ne olacak içeride başka diyorsun...
* Kimono falan satılacak, kolye, bileklik çok tarz standlar olacak.
Peki neden diyorsun...
Yanıt yok...
Onlara naçizane bir önerim var...
* Mikonos gibi olmayın...
* Scorpios taklidi hayallerinden kurtulun...
* Özgün, yerel olun...
* Siz bir şey bulun onlar bizi konuşsun...
Zira biz müşteriler yıldık bu ‘Mikonos’ gibi yer yapıyorum söylemlerinden.

Yazarın Tüm Yazıları