Ah şu tatlı ‘özenmelerimiz’

Son dönemde plaj açanlarda bir ‘Mikonos’ sevdası olduğunu, bazı işletmecilerin Mikonos’taki plajlara benzeyen yerler yapmaya çalıştıklarını yazmıştım.Eksik yazmışım.

Haberin Devamı


Kulüp (canlı müzik mekanı) açanlarda da bir ‘sevda’ söz konusuymuş.
Bakınız aynen şöyle geçiyor diyaloglar...

* Nasıl oluyor yeni mekanın?
- Abi ‘Gizli Kalsın’ gibi.

* Kaça kadar açık olacaksınız?
- Semtin ‘Gizli Kalsın’ı olacağım. O yüzden güneş doğana kadar devam ederiz.

* Konsept nedir peki?
- Tamamen ‘Gizli Kalsın’ kafası.

* İçeriyi nasıl dizayn ettin?
- Emirgan’daki o mekanı biliyor musun, hani ünlülerin gittiği, işte aynen öyle tasarlattım!

* Kim çıkıyor sahneye?
- ‘Gizli Kalsın’ felsefesini benimsedik. Sahneye çıkanları duyurmayacağız.

Bu kafayla gerçekten zor.
Yani öyle böyle zor değil, bayağı zor işiniz.

Biraz sohbet, fazlasıyla lezzet ve buram buram tarih...

Ah şu tatlı ‘özenmelerimiz’

Haberin Devamı

Çoğumuzun listesinin tepesinde yer alır ocakbaşılı mekanlar. Ocakbaşı deyince akan sular durur.
Bana göre işini iyi yapan yerleri farklı bir köşeye koymak lazım. O yerlerden biri Cağaloğlu Hamamı’nın içindeki Oryantal 1741.
Sadece hamamı değiştirmekle kalmamış işletmeci Osman Yitgin.
Hamamın üst katındaki lüks restoran Lokanta 1741’i açmakla kalmamış. Yüksek tavanlı, sohbet ve lezzet odaklı bir ocakbaşı açma hayalini de gerçekleştirmiş.
1741 Ocakbaşı’nda kontrol İrfan Usta’da. Ateşin başında o var. Mezelerinden başlıyor kalite. Hepsi tek tek ‘müşteri kadar’ hazırlanıyor.
Fabrikasyon değil yani.
Ocaktan çıkan etlere diyecek laf yok. Ziyadesiyle iyiler. Ve biliyor musunuz o restoranın keyfini Batılı turistler çıkarıyor.
Onlar buradan ayrılıp ülkelerine gittiklerinde yaşadıkları deneyimi anlatıyor olacak ki turistler geliyor restorana.
Pek mekan yazmadığım için gönül rahatlığıyla önerebilirim size bu mekanı. Hatta önce hamam ve kese, sonra açılan gözenekleriniz ve kabaran iştahınızla ocakbaşına gitmenizi daha fazla öneririm.

Aksesuar değil ‘aksesuvar’

Dünkü yazılarımdan birinin başlığında ‘aksesuvar’ kelimesi vardı. Sabahın erken saatlerinde mail’ler gelmeye başladı.
“Kafana bu kelimeyi yerleştir doğrusu aksesuar” diyen mail’ler...
Birkaçına yanıt yazdım.
Üzülerek o kelimenin doğrusunun ‘aksesuvar’ olduğunu, kılavuzumun da dilbilimci Ömer Asım Aksoy olduğunu yazdım.
Böyle ufak hataları (ki aslında hata da demeyelim) hepimiz zaman zaman yaparız.
* Mesela sütyen deriz, doğrusunun sutyen olduğunu atlayarak.
* Hep döküman deriz, dokümandır olması gereken.
* Fasülye deriz ama fasulye yazmalıyız....
Gibi gibi gibi...
O yüzden boş bir zamanınızda Ömer Asım Aksoy’un yazım kılavuzunu başucu kitabı yapmanızı çok isterim.

Haberin Devamı

Şöyle bir yaz diliyorum

* Lahmacun fiyatlarını konuşmayacağımız...
* Influencer’ların mekan girişlerinde “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” demeyeceği...
* Yemek masalarında desibel ölçeri patlatacak kadar yüksek sesle gülenlerin olmadığı...
* Plajlarda makyaj stantlarının bulunmadığı...
* Topuklu ayakkabı satışlarının yapılmadığı...
Keyifli, kasmayan dileklerim var...

Yazarın Tüm Yazıları