Paylaş
◊ Hamburger fiyatlarını gördük. Tamam dedik. Herhalde talep var.
◊ Bazı balık restoranlarında neredeyse ‘euro’ üzerinden hesap gelmeye başladı. Ama ona da eyvallah dedik. Heralde denizlerimizde bu yıl balık yok.
Ama su bu su!
Bildiğimiz su!
Hem de 0.33’lük.
Tanesine 40 TL yazmışlar.
◊ Hiç utanmamışlar.
◊ Hiç çekinmemişler.
Fatura Bodrum’dan.
Bölgenin en ünlü mekanlarının birine ait.
33’lük suyun (yani tek elimizin baş ve işaret parmağıyla tutabildiğimiz) o ufacık suyun 24 tanesine 960 TL yazmışlar.
Hesapladım, 8 litre yapıyor. Yani biz düz hesap ‘8 litre suya 1000 TL’ diyebiliriz. Evimize aldığımız 6’lı su paketlerini düşünün.
O paket içindeki 9 litre su, 10 TL tutar.
Hadi diyelim 15 olsun, yahu 20 olsun 20! Ama Bodrum’un suyu 960 TL!
Bunun adı serbest piyasa değil!
Bunun adı ‘satarım istemeyen almasın’cılık değil!
Bunun adı ‘maliyet bunu gerektiriyor’ değil!
Her şeye tamam derim ama 8 litrelik bir suya yazılan 960 TL’ye asla tamam demem. Diyemem.
Siz de demeyin.
İtiraz edin!
Suyunuzu dışardan getirin!
Ne bileyim, bir şeyler yapın!
Ben Mahsun’un oğluyum
Olay üç kişi arasında geçiyor.
Ayşe Akın - Oyuncu
Tufan Doğan - Ayşe’nin nişanlısı
Mahmut Kırmızıgül - Mahsun Kırmızıgül’ün oğlu.
Ayşe ve Tufan nişan törenleri sonrası eğlenmek için Nişantaşı’nda bir mekana gidiyor. O sırada mekanda bulunan Mahmut Kırmızıgül, Ayşe’yi tek başına yakalayınca, ‘yanağını okşuyor’.
Bir kere burada duralım...
- Ne cesaret
- Nasıl bir terbiyesizlik
Biriyle karşılaşacaksın ve yanağını okşayacaksın.
Oldu!
Sonra olayı gören Tufan Doğan, Mahmut’un yanına gidip “sen kimsin” diye soruyor.
Cevap akıllara zarar “Ben Mahsun Kırmızıgül’ün oğluyum”
- Kendi ismi yok
- Kendi işi gücü yok anlayacağınız
Bu cevap sonrası Doğan, Kırmızıgül’e tokat atıp sandalyesinden düşürmüş.
Biz halen eğlenmesini öğrenemedik...
Bir kadına nasıl davranılır emekleme aşamasındayız...
Kendimizi nasıl tanıştırmamız gerek falan...
O işlerde çok geriyiz. Olayın kahramanlarına notum:
Tufan Doğan:
Şiddet çare değil o yüzden 10 üzerinden 6
Mahmut Kırmızıgül:
Yaptığın çok ayıp.
Otur ‘0’
Ayşe Akın:
Yazık! Olan Ayşe’ye oldu. O yüzden puan muan veresim yok.
Ben sana anlatayım yerli Elon Musk kim
Oytun Erbaş’ı pandeminin ilk dönemlerinden hatırlarsınız. ‘Koronavirüs Türkleri etkilemeyecek’ diye bir çıkış yapmıştı.
Üstelik bu dediklerine maalesef inanlar oldu.
Şimdi de çıkmış diyor ki, “Ben Türkiye’nin Elon Musk’ı olacağım”
Hadi oradan...
Asıl yerli Elon Musk kim olur ben sana anlatayım Oytun Hoca, gel...
Adı Hasan Karaozan.
Henüz 42 yaşında ve Mardinli. Gurur kaynağımız Aziz Sancar’ın memleketinden yani.
Bir süredir sıkı takipçisiydim aslında.
Bu yazıyı yazmadan önce detaylıca araştırdım.
◊ Dünyadaki küresel ısınmaya kafayı takmış... Tıpkı Elon Musk gibi.
◊ Bir kripto projesi var. Adına ‘Cyce projesi’ diyor. Tıpkı Elon’ın projeleri gibi.
◊ Karbon salınımının en büyük düşmanlarından biri. Elon Musk gibi.
Yani söylemek değil önemli olan. Önemli olan harekete geçmek...
Bak, Hasan Bey geçmiş harekete.
Bu ‘Cyce’ projesi çok ilginç. Takip edin.
İlk etapta enerji santrali kurmak isteyen firmalara belirli bir oranda kripto hediye edilecek. Karşılıksız.
Sonra da coin madenciliği yapılacak. İşte olay tam burada kopuyor. Çünkü bu madencilik tamamen doğa dostu.
Karbon yok, dolayısıyla küresel ısınma da yok.
Bu yüzden tüm dünyanın ilgisini çekecek ve insanlar Türk kriptosuna yönelecek.
Karaozan, kumara dönen coin dünyasında oyunun kurallarını değiştirmek istiyor. Proje 1-2 ay içinde kullanıma açılacak.
Aklıma hemen “bu iş ‘Thodex’e, ‘Çiftlik Bank’a dönmesin?” soruları geldi. Birkaç uzmanı aradım.
Ortak cevap şu oldu;
“Thodex bir borsaydı, yani parayı onlar saklıyordu. Bu yerli ve milli projede paranız her dakika kendi kontrolünüzde oluyor. Paranın yollandığı kimse olmadığı için kaçacak kimse de yok.”
Sizi tanımıyorum ama küresel ısınmayı tetikleyen karbon salımının ciddiyetinin ve bu işin riskinin farkındayım. O yüzden bravo Hasan Bey.
Paylaş