2020’deki ayrılıklar sayılmasın

Hükümsüzdür.

O yüzden ilişkilerdeki ufak tartışmalar, anlaşmazlıklar, kıskançlıklar sayılmasın.

Bilim kurgu filmi gibi bir sene geçirdik madem...

Yaşanılan bu ayrılıkları da o filmin senaryosuna katalım.

Hadi barışalım...

Mesela Hadise ve Kaan Yıldırım.

Son zamanların en büyük bilinmezi onların mevzusu.

İki ismin ayrılık sonrası sürecini bir türlü takip edemiyoruz.

Ayrılar mı?

Yoksa barıştılar mı?

Emin olamıyoruz.

Başarılı oyuncu Kaan Yıldırım gazetecilerin ısrarlı sorularına cevap vermiyor.

Hadise zaten ortalıkta pek görünmüyor.

Belli ki bir kararsızlık var ilişkide. Bu kararsızlık aslında Hadise’nin sosyal medyadan yaptığı ayrılık paylaşımı ile sinyallerini vermişti.

Sonra detaylar ortaya çıktı.

İddiaya göre iki isim evdeyken kıskançlık yüzünden bir tartışma çıkıyor ve Hadise evi terk ediyor.

Peki sonra ne oluyor?

Hadise ani karar verdiğini düşünüp sakinleşmeye başlıyor.

Tabii hemen değil...

Sakinleşme süreci zaman alıyor...

Ama Hadise’nin yakın çevresine göre, ünlü şarkıcı ayrılık kararından ve o gece verdiği tepkiden pişman.

Yani barışmak için uygun zemin hazır.

Başka bir aksilik çıkmazsa ikiliden kısa süre içinde güzel haberler gelebilir.

Erkekler neden nefret eder

İrem Derici’nin “Eski sevgililerim benden nefret eder” sözünü duyunca...

Dedim ne yapıyor da nefret ediyorlar...

Aldatıyor mu?

Sıfır ilgi politikası mı izliyor?

- ‘Ben ben ben’ diyor başka bir şey demiyor mu?

- Yok, hiçbiri değil.

- ‘Nefretin’ nedeni dobralıkmış meğer.

- “Bahanesiz ilişki bitiririm, sana karşı artık bir şey hissetmiyorum diye takır takır belirtirim, o yüzden hiçbiri benimle konuşmaz” demiş İrem Derici.

E iyi de olması gereken tam olarak bu aslında.

Ama sanırım bazı erkekler, ilişkiyi bitirmeyi, seni artık sevmiyorum demeyi tekellerinde görüyor.

İrem Derici ve benzeri kadınlarla birliktelik zordur.

Kahkahacıdırlar;

Bir güler ki restoranda mutfaktaki aşçı, mahallede 2 yan apartmandaki komşu duyar.

Kimseye ihtiyaçları yoktur: Tek başlarına ayakta durmanın kitabını yazmışlardır. Erkeklerin ‘sen bensiz bir hiçsin’ sözlerine sadece gülerler...

Hem cinsleriyle arkadaşlık kuramazlar:

Erkek arkadaşları kız arkadaşlarından fazladır. ‘Senin hiç kız arkadaşın yok mu’ sorularına kulaklarını tıkamışlardır.

Dans etmeyi severler:

Öyle oynanmaz, burada dans edilmez gibi baskılayıcı cümleleri duydukları anda tepelerinin tası atar.

İşte bu özellikler bazı erkeklere çok ağır gelir. Kaldıramazlar, hazımsızlık yaratır.

Gençleri çok kızdırdı

Geçtiğimiz günlerde çıkan, dünyanın en yakışıklı 100 erkeği ile en güzel 100 kadını listesi vardı.

O listedeki erkekleri ekranda yorumlayan sunucu Seda Akgül, karşısına Güney Koreli ünlü BTS grubunun solisti çıkınca önce “Bu ne beeee” diye bağırdı...

Sonra “bunlarda kadınla erkek karıştı. Bu Japon bebeklerini sevmiyorum” gibi anlamsız sözler söyledi.

Laf yetiştirmekten bazen kendimizi yetiştirmeyi unutuyoruz gerçekten.

Ne zaman vazgeçeceğiz birini tipiyle yargılamaktan.

BTS grubu K-Pop akımının en önemli temsilcisi olduğu için dünya çapında büyük hayran kitlesi var. Türkiye’de de ‘Z’ kuşağı tarafından çok seviliyor.

‘Fan’lar hayranı oldukları isimle dalga geçildiğini duyunca ayaklandılar.

Yarım saat içinde Twitter’da en çok konuşulanlar listesinin tepesine çıkardılar Akgül’ü. Umarım gençlerin eleştirilerinden bir ders almıştır, ötekileştirmenin ne denli tehlikeli olduğunu anlamıştır Seda Akgül.

Güya! Farkındalık yaratacakmış

Bir kuyumcu ‘kadın vücudu obje değildir’ diyerek geçmiş objektif karşısına, kadınların kullandığı takılarla poz vermiş.

Küpeyle, bileklikle fotoğraflar çektirmiş. Nasıl itici, nasıl kötü, nasıl dayanılmaz bir görüntü. Bırakın bazı şeyler kadınlara özel kalsın...

Toplumun hassas noktalarını çözüp, o civarlarda top çevirmenin adı ‘hassasiyet’ değildir haberiniz olsun.

Olsa olsa fırsatçılık denir buna. Beni kimse bu işin reklam olmadığına inandıramaz. Yok ses getirmek istedim...

Farkındalık yarattım falan.

Geçiniz bunları.