Paylaş
Gülşen’in konuşulan sahne kıyafetlerinin yanında tartışılan sahne sözleri de var artık.
En son konserinde yine “anneler” dedi, “memeler” dedi...
Ve ortalık karıştı.
Sahnede giydiği kıyafetlere lafım yok benim.
Ne diyeyim şimdi çıkıp “Gülşen Gülşen! O kıyafet sana yakıştı mı Gülşen!” mi diyeyim?
Bana ne, kime ne?
İsteyen gider seyreder, istemeyen üç maymunu oynar...
Ha etrafımda, giyim kuşam konusunda son derece rahat olanlar bile “Artık abarttı. Nereye kadar böyle devam edecek ki?” diye yüksek sesle konuşmaya başladılar, o ayrı...
Ama sahne orası.
Onun sahnesi.
Onun lunaparkı.
Günün sonunda biz sadece konuştuğumuzla kalırız...
2 - Fakat
İş şu noktadan sonra kabak tadı verebilir:
◊ Sadece kıyafetlerinle gündeme gelip şovunu bir adım ileri götüremezsen...
◊ Senden beklenen şarkıları dinleyicilerine sunamazsan...
◊ Sahnende sesinle değil, giydiklerinle gündeme gelirsen...
İşler o anda değişiverir.
İlk başlarda alkışlayanlar bile durur düşünür. Çünkü sürdürülebilir değildir bu mevzu. Bir yerde başa sarmak ya da durmak zorundasındır.
Günümüzde zaten iyi şarkı yok denecek kadar az.
O yüzden birileri “E biz güldük eğlendik, sevdik alkışladık ama şarkı nerede şarkı, hep aynı şeyleri söylüyor” demeye başlar.
Vallahi başlar.
Bu hep böyle olmuştur.
Büyünün etkisi hep kısa sürmüştür.
3 - Bir de ‘söz’ meselesi var
Gülşen’in sahnesinde söylediği sözlere gelirsek...
Onun desteklenecek bir tarafı yok.
Dans et, yürek hoplat, şovunu yap ama kışkırtıcı sözler söyleme.
“Sanatçı her şeyi açık açık söylemeli” diye bir kural da yok.
Mesela Gülşen sahneden ‘memelere özgürlük’ diyor, öbür gün bunu duyan şuursuz bir seyirci gidip başka konserde sanatçının kafasına cep telefonu atıyor.
Gülşen çıkıp başka bir mesaj veriyor.
Diğer gün dinleyicinin biri sahneye kendini atıyor.
Ne alakası var demeyin, var...
“Sahnede her şey mübahtır, her söz söylenir” imajı dinleyiciye böyle kontrolsüz güç yüklüyor.
O yüzden sadece şarkı söylemek lazım bence.
Anlamsız mesajlar vermeye kalktığınız zaman işler karışıyor.
Ayrıca eskiden böyle miydi yahu?
Eskiden “Yarın hangi şarkı çıkacak acaba” diye merak ederken, bugünlerde “Acaba ne mesaj verecek, acaba nasıl giyinecek” diye merak ediyoruz.
Ama bir Hande Yener gerçeği var ki...
Acaba Hande Yener şu cümleleri kuruyor mudur:
◊ Siz tartışadurun aranızda...
◊ Yarattığınız lunaparkta eğlenceye devam edin...
◊ ‘Konuşun konuşun’ siz...
Hafta sonu bir konserinden görüntülere denk geldim Hande Yener’in. Ne güzel giyinmiş, nasıl olmayacak aksesuvarları oldurmuş kendine.
Sanırım ‘bazı’ tartışmalar yüzünden Hande detayını atlıyoruz biz...
◊ Şov desen sonuna kadar hakkını veriyor...
◊ Ses desen şovunun ne gerisinde kalıyor ne önüne geçiyor. Müthiş bir denge...
◊ E yeni şarkı desen... Onu da yapıyor üstelik çizgisini bozmadan...
◊ Sahne desen... Boşluk bırakmıyor.
Hani bir futbol sahasını komple versen ona orayı bile varlığıyla dolduracak kadar devleşiyor...
Sanırım içinde olduğumuz diğer tartışmalar, sağda solda konuşulan olaylar aklıma getirdi bunu.
Yani Hande Yener gerçeğini.
Sanırım ben öyle sıkıldım ki, koşarak Hande’ye sarıldım...
Ve sanırım ben artık başıma gelen tüm olaylara, etrafımda dönen tüm dolaplara Hande Yener ‘cool’luğuyla yaklaşacağım.
Konu aşk olunca...
Nicola Anne Peltz ile evlenen Brooklyn Beckham bileğine bir dövme yaptırmış.
‘Evli’ yazıyor o dövmede...
Üstelik bunu da sosyal medyasından “Bebeğime sürpriz yaptım” diye paylaşmış.
Ya hahahahahaha...
Sanırım ‘hayatındaki insana en çok dövmeyi yaptıran kişi’ rekoruna koşuyor Beckham.
Daha bir sürü dövmesi var Nicola için yaptırdığı.
◊ Ensesinde eşinin gözlerinin dövmesi...
◊ Yüzük parmağında ‘N’ harfi...
◊ Boynunda ‘Nicola’ yazısı...
◊ Kolunda evlilik yemini...
◊ Sırtında eşinin aşk mektubu...
◊ Bileğinde eşinin ölen babaannesinin adının yazdığı dövmeleri var.
Sen eşinden sakın ayrılma.
Çok net ‘bitersin’.
Ayrıldığın anda yürüyen Nicola olarak gezersin...
Paylaş