Paylaş
Bu yerleşim birimlerindeki insanların bir kısmı uygulamaya destek veriyor, bir kısmı ise bölgeyi terk ediyor. Büyük çoğunluğun, sessiz bir şekilde, "ne olacak bu işin sonu" derdinde olduğu açık.
PKK, eli silahlı gençlerle, bu kentlerde bir egemenlik kurmuş durumda. Tabii “zaten buralarda bir egemenlik sorunu yoktu ki” diye düşünmek de mümkün. HDP, ezici bir şekilde, buralardaki seçimleri kazandı. O zaman başka bir hesap olduğu ortada.
Hükümet ne yapacak? PKK nereye kadar gidecek? Hükümetin şu ana kadarki uygulaması, şimdilik rutine binmiş durumda. Kentlerde zaman zaman sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. Evler aranıyor, şüpheli görülen insanlar gözaltına alınıyor. “Halkın desteğinin düşmesi bekleniyor” da denilebilir.
Polis çekildikten hemen sonra, aynı mahallelerde yeniden hendekler kazılıyor, barikatlar kuruluyor. Bu ortam içinde, kentlerin ekonomisi çöküyor, insanlar günlük ihtiyaçlarını bile elde etmekte zorlanıyorlar.
Bu ortamdan kurtulmak isteyenlere yönelik yaptırımlar da son derece sert... İtiraz edenlerin evleri yakılıyor, terk etmeye kalkanların evlerine el konuyor. Eşyalarını götürmelerine bile izin verilmiyor.
Egemenlik kimde olacak
PKK, "silah bırak" beklentisi içine girmiş Kürtlere ve Türklere, "bu silah kolay susmaz, daha çok yolumuz var" mesajını veriyor.
PKK, "Buraların egemeni benim, devlet bunu kabul etsin" diyor. Devletin egemenlik iddiasına, kendi egemenlik teziyle karşı çıkıyor.
Devletin bunu kabul etmesi pek mümkün görünmediğine göre, ne olacak? Çatışma sürecek.
Kürt meselesi ve silah bırakma
Selahattin Demirtaş, dün yaptığı bir değerlendirmede, Cumhurbaşkanının "Kürt sorunundan PKK'nın silah bırakmasını anladığını" söyleyerek, asıl nedenin hükümet olduğunu iddia etti.
Önümüzdeki dönemde, Kürt sorununun çözümünü de içeren bir anayasa yapma süreci başlayacak. O noktada bir çok adımın atılması mümkün.
İş sonunda gelip "egemenlik" meselesine dayanacak. Yerel yönetimlerin özerklik şartındaki çekince, Türkiye tarafından kaldırılsa, mesele hallolur mu?
Düne kadar, konunun böyle hallolabileceğini düşünenlerdendim. Öcalan'ın da saptaması aynı yöndeydi.
Ancak PKK pek razı olmayacak gibi görünüyor.
Ortadoğu'nun geleceği PKK'nin geleceğini
Kürt meselesinin geleceği, Suriye ve Irak'ta olacaklara bağlanmış gibi görünse de, yine sorunu içeride çözmekten vazgeçmemek gerekiyor.
PKK, krizde bir aktör olarak rol oynamak istiyor. Bölge ısınıyor. Batı ile Rusya uzlaşacak mı, çatışacak mı, bu da net değil. Ama her iki tarafın da hareketlendiği görülüyor.
Türkiye'nin Musul'a asker çıkarması, bu denklemde nasıl okunabilir? Elimizdeki veri şu: Destek Barzani'ye yapılıyor. İran ise, Bağdat üzerinden Türkiye'ye tehditlerini yöneltirken; Talabani güçlerini ve PKK'yi Barzani’ye karşı yanında varsayıyor.
PKK’nın perspektifi ise son dönemde “ABD ile Rusya anlaşsın, beni desteklesinler” gibi bir düzlemde. “Esad’lı çözüm” formülü, PKK'nın da tercihleri arasında sayılabilir.
Bölgesel krize baktığımızda, “PKK, Türkiye'nin içinde bulunduğu cephe ile mi hareket edecek, Rusya ile mi” gibi soruların güncelliğini koruduğunu görüyoruz.
Çatışma sürerken görüşmek
Konunun bir boyutunu da, "özyönetim"lerin geleceği oluşturuyor...Bu kentlerin geleceğinin belirsizliği; giderek bölgesel sorunlara eklemleniyor, bölgesel sorunlarla paralel ilerleyen bir dinamiğe dönüşüyor.
Bir denemede bulunduğunu gördüğümüz PKK, “Türkiye içinde ve Türkiye'yle birlikte çözmek” formülünden sanki giderek iyice uzaklaşıyor...
Ancak, dünyada örneklerini gördüğümüz gibi, bu türden çatışmalar sonunda müzakere masasına geliyor.
Çatışmaların en yoğun yaşandığı dönemlerde bile İrlanda, Güney Afrika örneklerinde görüldüğü gibi, silahların bırakılmasının yolları için gizli de olsa görüşmeler yürütülmüştü.
Türkiye'de bu konuda hiçbir şey yapılmadığı izlenimi egemen.
Hükümetin tavrı; PKK, Türkiye'ye yönelik olarak silahı bırakacağını açıklayıncaya kadar "devam" şeklinde görünüyor.
Evet güvenlik önlemleri, saldırılara karşı koymak, bunlardan vazgeçilmemesi anlaşılabilir.
Yine de, çözüm için, arayışı sürdürmek mümkün...
Paylaş