Paylaş
HDP milletvekillerinin dokunulmazlık dosyaları Meclisin gündemine gelecek gibi görünüyor.
Kandil’den Cemil Bayık, "sonuna kadar savaşacağız", "ya bizim istediğimiz gibi buraları bizim yönetmemizi kabul edersiniz, ya da heryeri ateşe boğacağız" diyor.
Diyarbakır Sur'dan ölüm haberleri gelmeye devam ediyor. Kuşatmanın bir süre kaldırılması talep ediliyor, “yoksa iki yüze yakın insan ölecek” deniyor.
Sur'daki gelişmeleri yakından izleyen bir grup, mahsur kalanları kurtarmak adına, ablukayı 24 saatliğine kaldırmayı öneriyor. Valilik ise, "1.5 saatlik ve son kez yaşam koridoru" için izin verilebileceğini açıklıyor. Cizre benzeri bir "acı son"un, Sur'da da gerçekleşmemesini dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
PKK stratejisi
"Ankara katliamı"yla; Türkiye'ye, açıkça, “benim koşullarımı kabul etmediğin sürece savaşa devam edeceğim" mesajı verildi.
Akılla, izanla açıklanması zor bir durumun içindeyiz.
Bu tablonun, ne Kürtlere, ne de Türkiye'ye olumlu bir şekilde yansıması mümkün değil.
Türkiye Cumhuriyeti’ne yön veren iradeye baktığımızda, "Dünyanın hiçbir ülkesinde, o ülkenin yasalarının uygulanamadığı bir düzene izin verilemez. Ne yapmamızı bekliyorsunuz, şehirleri PKK egemenliğine mi terk edelim?" pozisyonunun sürdüğünü görüyoruz.
HDP bloke oldu
HDP, tamamen paralize olmuş durumda. PKK'nın dayattığı çatışma ortamında, YDGH'nin egemenlik kurduğu mahallelerdeki ablukayı kaldırtabilmek için uğraş vermek dışında yapacak bir şey kalmamış gibi hareket ediyor. Kaderini, hendek kazılan yerlerdeki direnişle birleştirmiş gibi görünüyor.
HDP açısından baktığımızda, "şiddet ve siyaset" ikilemi arasına sıkışmış bir görüntüden söz etmek mümkün. Canlı bombalarla, mayınlarla çatışmayı tırmandıran PKK'yı, ne eleştirebilecek güçleri, ne de karşı koyabilecek enerjileri var.
Devletin de “sertlik”le karşılık vermesi, HDP'yi iyice çaresizleştiriyor.
Bu köşede, birçok kez, HDP’nin sorunun çözümü için bir siyasi şans olduğunu anlatmaya çalıştım… Bundan önceki yıllarda, Türkiye'ye egemen irade, bu seçeneği büyük oranda gereksiz görüyordu. Bu çizgideki partilerin sürekli kapatıldığı dönemlerden geçtik.
Uzunca bir dönemdir, HDP yasal varlığını sürdürüyor. Önemli bir seçmen desteği elde edildi. Ancak, kazanılmış olan meşruiyet alanı, PKK'nın yeni stratejisiyle kilitlenmiş bulunuyor.
Bir çıkış yolu
PKK, ne elde etmek istiyor? "Bölgeyi ben yönetirim" psikolojisi açıkça ortada… Bunun meşru, yasal zeminde konuşulması, tartışılması mümkün olabilir mi? Peki, başka bir soru soralım… Silahla elde edilmesi düşünülen bir statü, kendi içinde de, “yeni otoriterliğin” üretilmesinden başka sonuç verebilir mi? Her durumda, Kürtler açısından çok boyutlu bir handikaptan söz etmek durumundayız.
Türkiye'nin savunma refleksi
Türkiye Cumhuriyeti devleti, egemen ve üniter bir devlet olarak, birlik ve bekasının tehdit altında olduğunu hissediyor. Suriye'de gelişen PYD, “tehdit”in uluslararası ayağı olarak değerlendiriliyor. Bu ruh haliyle, bir savunma refleksi içinde, PKK'nın hamlelerine, sert şekilde karşılık veriliyor.
PKK, kalıcı bir sonuç elde edebilir mi? Hangi sonuç doğarsa doğsun; şimdiye kadar olduğu gibi, en büyük risk, bölgenin insanlarının sırtında olacak.
Bu tablo, bu haliyle, devlet için de sürdürülebilir değil. Evet, askeri olarak, hendek kazılan şehir ve mahalleler, YDGH egemenliğinden kurtarılabilir. Yeniden egemenlik kurulabilir. Ama, bütün bunların, ne kadar yıkıcı ve tahrip edici sonuçlara yol açtığını, son üç aylık gelişmeler içinde yaşayıp gördük.
Uluslararası alandan da, yapılanların yoğun bir eleştiriyle karşılaştığını görebiliyoruz…
PKK, Türkiye ile bütün köprüleri atan bir strateji geliştirmeye çalışıyor. Ancak, Türkiye Kürtlerinin belki yarıdan fazlası, Batı şehirlerinde yaşıyor. Çatışmaların yaşandığı bölgelere gelince: İnsanların, bir PKK egemenliğinin ne getirip götüreceği üzerine düşündüklerini, durumu tarttıklarını, söylemek mümkün. Ancak, ne olursa olsun, Kürt halkının ana omurgasının, “Türkiye ile düşmanlık” üzerine kurulan bir siyasetin arkasında, uzun süreli olarak durması beklenemez.
İçinden çıkılmaz ve sonu olmayan bu duruma nasıl son verilebilir?
Bu akıldışı tablo nereye kadar devam edebilir?
Paylaş