İster kaos futboluyla, ister Türkiye’yi Euro 2016’ya taşıyan akıllı oyunla fark etmiyor.
Milli takım, izleyenine bir şekilde adrenalin yüklerken, lig ise taraftarı uyutuyor.
Bursa-Antalya maçı bile bize bu duyguyu yaşatıyor. Yazık...
Evet, Dzsudzsak bu ligin en önemli isimlerinden biri olmaya aday, evet Eto’o faktörü insanı tribüne çeker ama altı dolmuyor.
Oyun kalitesi birçoklarını tatmin etmiyor. Eee, o zaman bir futbolsevere ne kalıyor. Bazı hedef maçlar seçip, kendisine ‘Kutlu Ayaktopu Haftaları’ icat etmek. İşte belki de bu hafta öyle bir hafta olabilirdi. Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşmasının hemen önündeki güne iyi futbol umuduyla Bursaspor-Sivasspor maçını yazmak gerekti. Bakmayın birinin evinde sadece 1 puan toplamasına ya da diğerinin ligde sondan bir üst sırada yer almasına...
45’LİK HAYAL KIRIKLIĞI
Bursa şampiyon olmuş, Sivas kupanın kulpuna yapışsa da çekememiş iki kulüp. Şenol Güneş ve Roberto Carlos, şampiyonluk nedir, iyi futbol nasıl oynanır, hem yaşamış hem de yaşatmış isimlerdi ne de olsa.
Ama dün de beklenti ile gerçekler arasındaki ters orantı çok belirgindi. İlk 50 (45+5) dakika boyunca 1’i çok net olmak üzere 3.5 Bursaspor pozisyonu, hakem tarafından devamlı düdükle durdurulan bir oyun, sertlik, Sivasspor kalecisi Ertuğrul’un ilk dakikadan itibaren geçirmeye çalıştığı zaman ve yeşil beyazlıların artırmaya çalıştığı tempoyu geriye çeken Yiğido vardı.
TEMPO FRENİ OLMAYINCA...
İKİNCİ yarı Josue’nin duran toptan ve Volkan’ın harika hareketleriyle gelen gollerle başlayınca, temaşası düşük olsa da sahadaki oyun biraz daha futbola kesti. Yiğido, tempoya el freni olamayınca, Fernandao da ilk yarısını unutmak istediğimiz maça noktayı koydu.
Ya bu topraklarda ne oldu? Hayat kısa bir süre durdu. Yardım kampanyaları başladı ama sorumluların hepsi cezalarını çekmedi. Üstüne Meclis, madenlere yapılması gereken yaşam odasını zorunlu hale getirecek yasa önergesini reddetti. Birçoğumuz, yitirdiğimiz 301 canı unuttu. Yani hayat normal akışına çok hızlı geri döndü.
Ama dün yeniden gittik Soma’ya. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Chelsea, bize yaşanan faciayı bir kez daha hatırlattı. Keşke ‘Hasılat masraflar çıktıktan sonra değil tamamen bağışlansaydı faciazedelere.’ Ama olsun. Neticede gündem yine Soma’ya kesti. Bu bile başlı başına teşekkürü hak ediyor. Aslında Chlesea, Beşiktaş’ı yenmiş, Beşiktaş, Devler Ligi’nin önündeki tek engel Arsenal’in ligdaşını devirmiş... Aslında bunlar lafügüzaf. Ama yine de sahada olanları da bir göz atalım. Fenerbahçe karşısında rölantide oynayıp İsmail’le galibiyete giden Kartal, Maviler önünde yine yedek ağırlık bir kadro ile sahaya çıkıp, dengeli bir alan parselasyonu yaparak, düşük hücum güçlü ama galibiyetle biten ufak bir Arsenal provası yaptı.
Ama yine de bu karşılaşmaların bir ciddiyeti var. Bu topraklar için çok kıymetli olan Edirne ötesinde olmak ya da olmamak demekti dünkü Chikhura maçı. Yenilmek sezon öncesi Şenol Hoca’ya ilk darbeyi indirecekti. Bir kulvarı başlamadan yitirmiş olacaktı tecrübeli çalıştırıcı. Zira ilk maç, futbolsuz ve golsüz kalmıştı. Gürcistan’da ise hedef ‘Güneş’i doğurmaktı. Ama Bursaspor, dokuz doğurup, bir kişi eksik kalıp penaltılar sonunda Avrupa macerasına çok erken havlu attı.
Yaratıcılık sorunu
Sezonun çok başı olsa da Gürcistan temsilcisi karşısında oynanan 210 dakika, net bir tablo koydu ortaya. Yeşil beyazlıların omurgası ve beyni iki oyuncu: Belluschi ve Fernandao. Bu ikili olmayınca güdükleşiyor Bursaspor. Ferhat ve Volkan’ın çabalarını kutlamak bir yana yaratıcılık sorunu aşikar. Yani iki yabancısının yokluğunda, anlık parlamaların dışında, Timsah bal yapmayan arıya dönüyor. Zaten Avrupa’ya veda eden Bursa için ligde karşılaşacakları en büyük sorun da bu olacaktır.
Son söz de sahanın kenarına gelsin. İstanbul Parkvari rengarenk tribünler aynı İstanbul Park gibi boştu. UEFA acaba kıssadan hisse çıkarıp futbolun bitmek tükenmek bilmeyen takvimini biraz öteler mi? Hem bizler de biraz futbolu özlemiş oluruz. Neticede bu oyun taraftarlar için oynanıyor.
Bu kadar büyük potansiyelli bir takımın puan cetvelinin alt basamaklarında yer alması açıklanması zor bir durum. Hatta o kadar ki Prosinecki de bunu fark edip Beşiktaş maçı sonrasında istifasını vermişti.
Hırvat çalıştırıcının geri dönmeye ikna edilmesi sonrasında bir şeylerin değişmesini bekledik. Puan tablosunda olmasa da futbolda bir değişim olduğu aşikar. Eskişehir karşısında da bunu gördük. Dönem dönem çok iyi oynanmış bir oyun ve özellikle Bobo ve Biseswar’la harcanan çok önemli pozisyonlar. Neticesinde de elde edilen beraberlik ve 1 puan.
MEHTERAN TAKIMI GİBİ
Eskişehirspor, Süper Lig’in ‘mehteran takımı’ gibi... Bir maç galibiyet, bir maç beraberlik... Hele dünkü gibi tempoyu bir türlü istediği orana getiremeyince kırmızı siyahlılar gerçekten de büyük problemler yaşayabiliyor. İstediği gibi başlayamasa da Kadir Has’ta Es Es, sonradan oyuna soktuğu Necati ile skor avantajını elde etmişti. Bunu kullanabilirlerdi.
Lakin gol sonrası neredeyse bütün takım halinde durdular. Bu duraklama halini de bir çok kez Kayseri değerlendirmeye yaklaştı. Sadece Sefa ile ağları bulmuş olmaları sarı kırmızılıların şanssızlığı olarak kayıtlara geçti.
Yaklaşık 40 kadar taraftar grubu bir araya gelerek kulüplerin bilet fiyarlarını sürekli arttırmasını protesto etti. Televizyon yayın haklarından 5.5 milyar pound kazanan kulüplerin bilet fiyatlarını devamlı arttırmasına gerek olmadığını vurgulayan taraftarlar “Futbol artık bir baba-çocuk etkinliğinden çıkıp iş adamlarımın sporu haline gelmeye başladı” ifadelerini kullandılar. Premier League CEO’suyla görüşen Arsenal, Liverpool, Tottenham ve Manchester United taraftarlarının temsilcileri adına çıkışta açıklama yapan Futbol Taraftarları Federasyonu CEO’su Kevin Miles “Geçen sene % 10’luk bir düşüş yaşandı tribünlerde. Arsenal ve bazı diğer kulüpler bilet fiyatlarından bazı indirimler yapsa da yerel taraftarlar bu işin kalbi. Onları unutamayız. Bu sebeple, sürecin bittiğini değil yeni başladığını söylemek lazım” diye konuştu.
HERHALDE BU BİR ŞAKA
WIMBLEDON Tenis Turnuvası’nın başlamasına artık sayılı günler kaldı. Çim kortun en önemli turnuvası başlamadan tartışmalar alevlendi bile. Uzun süren sakatlığı sonrasında yeniden kortlara dönen erkeklerde eski dünya 1 numarası Rafael Nadal, turnuvanın 5 numaralı seribaşı olarak açıklandı ve eleştiriler de hemen peşi sıra gelmeye başladı. Kortlara döndükten sonra oynadığı 9 turnuvanın yedisini kazanan, son olarak Fransa Açık Tenis Turnuvası nam-ı diğer Roland Garros’ta sekizinci kez mutlu sona ulaşan ve bu 9 turnuvada sadece iki maç kaybeden Rafa’nın bu kadar geride kalmasına en büyük tepkiyi Andy Murray’nin eski antrenörü Brad Gilbert gösterdi.
Gilbert, Nadal’ın bu senenin en çok puan toplayan tenisçisi olduğunun altını çizip “David Ferrer’in arkasında kalması herhalde bu bir şaka” dedi. John McEnroe ise mevcut sistemde İspanyol raketin çeyrek finalde Djokovic, Federer ya da Murray ile karşılaşacağını ve bunun kesinlikle yanlış olduğunun altını çizip “Rafael Nadal ilk dört seribaşı arasında yer almalıydı” ifadelerini kullandı.
NEDEN ARKADAŞ OLMAYALIM
BİSİKLET dünyası artık tam anlamıyla Fransa Bisiklet Turu’na odaklanmış durumda. Bu sene 100. defa düzenlenecek olan Tour de France’ın başlangıcı Corsica’dan yapılacak ancak bilindiği gibi gerginliği Britanya’da başladı bile. İtalya Bisiklet Turu’ndan önce başlayan ‘Sky Takımı’nda Tour’un lideri kim olacak’ tartışmasının üçüncü perdesinde desibel biraz düşmüş gibi. Bilindiği gibi son Tour şampiyonu Sir Bradley Wiggins doğal olarak takımın lideri olması gerektiğini ifade ederken, Chris Froome, takımın kendisine bu anlamda söz verdiğini söylemişti.
Froome önceki gün yaptığı açıklamada Sky’da kendisini evinde gibi hissetiğini beliryip “Aslında bir yıl daha sözleşmem var ama ben bunu nasıl uzatırız diye yetkililerle konuşmaya başladım” ifadelerini kullandı. Başarılı bisikletçi Fransa Bisiklet Turu’nda takımın lideri olmak istediğini de vurgularken “Ancak Wiggins’in de beni desteklemesini istiyorum. Onun arkamda olmadı benim için çok önemli. Belki yeniden eskisi gibi arkadaş olabiliriz” diye konuştu.
SALTO VE BURGULAR ŞÖLENİ
100 metrede neredeyse ışıkla yarışan Jamaikalı 9.58’lik derecesiyle bu alanda rekorun sahibi. Ancak yavaş yavaş alt jenerasyondan kıyaslamalar da başlayacak gibi duruyor.
Yohan Blake, Bolt’u geçtiğinde herkes ‘Acaba’ diyordu ama şimdi birçok kişinin emin olduğu bir isim var: Yoshihide Kiryu. Henüz 17 yaşında. Geçen seneden beri ismi atletizm camiasında sıkça duyuluyor Japon sprinterin. Ve en sonunda somut adımı da attı Kiryu. Hiroşima’da koşulan yarışta 100 metrede elde ettiği 10.01’lik derecesi ile Dünya Gençler Rekoru’nun Darrel Brown ve Jeffrey Demps ile ortaklarından biri oldu. Usain Bolt, bu dereceye 21 yaşında erişmişti. Bakalım Bolt’tan 20 santim daha kısa olan Japon atlet, Jamaikalıyı ilerde devirebilecek mi?
Artık kimliğini saklamak zorunda değil
Spor dünyası oldukça eril bir dünya. En azından dışarıdan öyle algılanmak istiyorlar. Hal böyle olunca, sporu yapan kadınlar bile olsa onlarda bir erkekleşme bekleniyor.
Sadece bir cins kabul görüyor sporda. Böyle olduğuna inananlara inat cinsel tercihlerinin farklılığını açıklayanlar durumun normalliğini de gösteriyor. Hatırlayacaksınız, ülkemizde en son Tan Sağtürk, gay futbolcular olduğunu bildiğinde recmin kıyısından dönmüştü.
Ancak dünyada artık yavaş yavaş gay olduğunu açıklayan sporcular cesaretle geriden gelenlerin önünü açıyor. Bu zincirin son halkası NBA’den geldi. Washington Wizards’ın pivotu Jason Collins gay olduğunu şu cümlelerle açıkladı: “34 yaşındayım. NBA’de pivotum. Siyahım ve gayim.” Umarım bundan sonra da sporcular kendi kimliklerini saklamak zorunda kalmadan yaşamlarına devam ederler.
Sky’da liderlik düellosu
Malum bisiklet dünyası yavaş yavaş büyük turların heyecanını yaşamaya başlıyor. Türkiye Bisiklet Turu’nun nihayete ermesinden sonra memleketteki bisikletseverler gözlerini Giro D’Italia’ya yani İtalya Bisiklet Turu’na çevirdi. Kuşkusuz ki Giro’nun en büyük favorisi, geçen sezon Tour de France’da sarı mayoyu üzerine geçiren Sir Bradley Wiggins. Wiggins, bu seneki hedefinin İtalya’da pembe mayoyu giydikten sonra Tour’da da bir kez daha sarı mayoyu kazanmak olduğunu söyledi. Ve buna ilk itiraz Sky’daki takım arkadaşı Chris Froome’dan geldi. Bu sene Criterium’u kazanan Froome, “Sky, bu sene benim için çalışacak. Takım menajerleri ile konuştum. Tamamen benim arkamdalar.
Mustafa Denizli’nin talebeleri, üçüncü sıradaki Manisaspor’u konuk ederken futbolun da ne kadar ilginç bir oyun olduğunu görmüş olduk. Bir ara yabancı maddelerin atılması nedeniyle tecrübeli çalıştırıcının tribünlere sitem ettiği karşılaşmada sadece son dakikaları izleyen bir sporsever Çaykur Rizespor 1 puan kazanamadığını 2 puan kaybettiği iddia edebilir. Ancak durum tam olarak öyle değil.
Kayseri’ye ikram
Zira Manisa’da eski Galatasaraylı Cem Sultan 62 dakikada takımını 10 kişi bırakmıştı. O ana kadar pek de istediklerini sahaya yansıtamayan ev sahibi, son 30 dakikada bir anda üstünlüğü ele geçirdi. Eğer Cernat’a arkadaşları da biraz ayak uydurabilmiş olsalardı 3 puanın gelmesi işten bile olmayabilirdi. Ama dedik ya iyi mücadele etti Manisa. 90’da 9 kişi kaldıktan sonra bunu daha da net gördük. Eğer uzun süre 10, son 3 dakikada ise 9 kişi kalmamış olsalardı belki de 1-0’ı koruyabilirlerdi de. Ancak futbol, varsayımların değil verilerin konuştuğu oyundu neticesinde. Zirve takibindeki iki takım 1’er puanla idare ederken, Kayseri Erciyesspor’a da önemli bir avantajı altın tepside sunmuş oldular.