Paylaş
Ama Yunan Adaları’nda lezzet ön planda biliyorsunuz. Bizim kadar takık değiller ambiyansa, şuna buna...
Barbouni’nin de lezzetleri 10 numara.
Midyesi, balığı, ıstakozu, mezesi derken masadan mutlu mesut ve hatta yuvarlanarak kalkıyorsun.
Geçtiğimiz günlerde Barbouni’de arkadaşımla yemek yerken yanıma geldi mekan sahibi Chris Ediar, “Onur, değil mi?” diyerek...
“Evet” dedim, ama aslında içime şeytan kaçmış filan olsa, “Yok değil, kendisi Kepler gezegenine kaçtı” filan da diyebilirdim.
Allah’tan melek bir anımdaydım.
SAY SAY BİTMEDİ
Chris, Etiler’deki restoranı Maria’s çok meşhur olan Maria Ekmekçioğlu dolayısıyla beni Instagram’dan takip ediyormuş. “Ah” dedim, “Tabii, bizim Maria! Geçen yıl Halkidiki’yi beraber turlamıştık.”
Sonra laf lafı açtı, ünlü müşterilerini sıralamaya başladı Chris. Barbara Penso dedi, sonra Simavi’ler. “Peki Rüzgar Çetin’i tanıyor musun? O da geldi” diye ekledi.
Arka arkaya o kadar çok bildik isim saydı ki, “Vay! Ne çok insan geliyormuş” oldum.
Çünkü geçmişi öyle uzun yıllara dayanan bir mekan değil Barbouni. Henüz üç yazını geride bırakmış.
TEK BİR ADA YA DA RESTORAN DEĞİL
Barbouni’nin sahibi Chris Türk misafirlerine minnettar olduğu kadar milli içkimiz rakıya da minnettar. Nasıl olmasın ki?
Masaya bir oturduk; masa örtüsünden peçetelik ve buz kovasına kadar her yerde bizim rakının logosu...
Aynı şeyi Leros Adası’ndaki Bourtzi adlı restoranda da görmüştüm. Servis elemanlarının tişörtleri dahi rakı logosuna bulanmıştı orada.
Meğer Yunan Adaları’ndaki bu rakı çıkarması birkaç ada ya da restoranla sınırlı değilmiş.
Sonradan Mey-Diageo Türkiye CEO’su Galip Yorgancıoğlu’yla konuştuğumda öğrendim.
Mykonos, Simi, Leros, Patmos, Kalimnos , Rodos, Kos, Sakız ve Midilli gibi Türkler’in sıklıkla gittiği tüm Yunan Adaları’nda artık boy gösteriyormuş rakı markalarımız.
Buralardaki birçok iyi restoranla anlaşma yapılmış.
2005’TEN BU YANA BEŞ KAT ARTTI
Sonuçta iki taraf da halinden memnun görünüyor. Yunan mekan sahibi tarafından bakarsanız, yeni bir kazanç kapısı. Ayrıca Türk misafirine onun alışık olduğu tadı sunabiliyor. Daha ne olsun?
Türkiye’deki mekanlarda reklam ve pazarlama yapamayan rakıcılar için ise mecburi istikamet zaten epeydir yurtdışı pazarı.
Misal: Aynı adımı geçen kış Londra restoranlarında başlatmış, içki konusunda iyi tüketici olan İngilizleri rakıya alıştırmıştı Mey’ciler.
Yunan Adaları da gayet mantıklı bir adım.
Yunanlılar uzo’dan vazgeçer mi bilinmez, ama adalara akın eden Türklerin bu anlaşmayla demli (ve neşeli) olacağı yüksek olasılık.
Unutmadan, Yunan Adaları’na giden Türk sayısı 2005’te 140 bin dolaylarında iken 2014’te bu sayı 740 bine ulaşmış. Varın 2015’i siz hesap edin.
Bodrum’daki son lüks
Türk turizminin en cool konseptlerinden biriydi Fuga. Hikayelerini ‘kaçış’ üzerine kurmuş ve kısa sürede Bodrum’un en popüler oteli olmuşlardı.
Aynı zamanda eğlenceliydi Fuga.
Otelin sahibi Volkan-Hakan Büyükhanlı kardeşlerin yakın arkadaşı Kenan Doğulu’yu birkaç kez orada izlediğimi anımsıyorum.
Çok önce ama, 2005’lerde filan...
Epeydir Fuga yok, tarih olmuştu.
Meğer 4.5 yıldır Fuga’nın bulunduğu arazide yeni bir proje için uğraşılıyormuş.
Şimdilerde sessiz sedasız açılan lüks bir proje: Caresse.
84 otel odası ve 64 evden ibaret Caresse’yi gittim gördüm, şöyle bir bakındım.
Tıpkı Cennet Koyu’ndaki Il Riccio gibi kısa sürede hitap ettiği kitlenin gözdesi olacağına eminim Caresse’nin.
Çünkü işin içinde Starwood grubu dokunuşu/ismi de var. Grubun St. Regis’ten sonra gelen lüks markası The Luxury Collection, Caresse’nin güçlü partneri.
Oteli yönetenler ise yine Büyükhanlı kardeşler.
Ben uğradığımda ikisi de koşturuyordu otel içinde.
Volkan yıllar önceki gibi, hep enerjik.
Artık yaz-kış orada yaşıyormuş. Kendi oturduğu evin alt kısmına küçük bir sahne bile yapmış, müzisyen arkadaşları geldiğinde rahatça sahne alıp partilesin diye...
Otelin deniz kıyısındaki restoranı La Plage ve spa da iddialı. Ama La Plage’ın mönüsünün biraz daha yeniliğe ihtiyacı var. Kuşbaşılı pide çok lezzetli olsa da aynı pideden artık neredeyse her yerde var.
Sonuç olarak, Bodrum’daki yeni lüks dalgasının (Mandarin gibi mesela) yeni ama daha yalın bir ürünü olmuş Caresse.
Son dönemde sıkça görülen ahşap-mermer melezi, maskülen ve feminenlik arasında gidip gelen mimarisiyle...
Paylaş