Yeni Arter beklentileri karşıladı mı

Yeni Arter binası, Dolapdere’nin orta yerine inmiş şık bir uzay gemisi gibi. Peki 13 Eylül’de kapılarını açacak bu yeni sanat vahası/müzesi nasıl olmuş? İşte notlar...

Haberin Devamı

“MERAK ETMEYİN, BİZ DOSTUZ”

◊ Doğruya doğru, medya için yapılan ön gösterimde içindeki sergilerden önce Arter’in dış cephe tasarımına, sonra da 18 bin metrekareye yayılan alanına uzun uzun baktım. Nitekim çoğunluk da sergilerden çok binayı diline dolamıştı.

◊ İngiliz Grimshaw Mimarlık tarafından tasarımı yapılan yeni Arter binasını ilk baştan beri Reykjavik’teki Harpa konser salonuna benzetiyorum. Bir yanıyla da Dolapdere’nin ortasına konmuş bir uzay                      gemisi gibi.

◊ Lakin bu uzay gemisi yüksek duvarlar yahut dikenli teller örmemiş etrafındaki mahallelere.

Arka tarafındaki geniş meydanın önü açık.

Oraya oturduğun anda etrafı çevreleyen bitişik apartmanlara bakıyorsun.

Ve sanki bu mini meydanla o apartmanlara şöyle seslenilmek isteniyor:

Haberin Devamı

“Merak etmeyin, biz dostuz.”

Nitekim bu gizli mesaj, Arter’in “Herkes için erişilebilir olma” hedefine gayet uygun.

“YERLİ VE MİLLİ” DUYGUSU

◊ Peki ya Arter içindeki farklı temalara sahip yedi sergi nasıl?

Doğrusu o sergilerde en çok şey öne çıkan şey Türkiye güncel sanat tarihinin yakın geçmişine sahip çıkma duygusu. Örneği bol:

Altan Gürman’ın 1965-1976 yılları arasında ürettikleri...

Sarkis’in 1986’da Maçka Sanat Galerisi’nde sergilendiğinde büyük yankı uyandırmış “Çaylak Sokak”       adlı işi...

Ayşe Erkmen’in çoğu eski işlerden oluşan Beyazımtırak sergisi...

Kısacası Arter ilk açılışında yerli ve milli takılmayı seçmiş.

◊ Lakin geçmişten kopup gelen eserlerin fazlalılığı şöyle bir sıkıntıyı da doğurmuyor değil: Yeni bir şey görme arzusunu.

HAYALET PİYANOLAR!

◊ Benim “Hayalet Piyanolar” adını uygun gördüğüm eser ise yeni Arter’in sergileri arasındaki en fırlama iş. Céleste Boursier-Mougenot’nun eserini görmek için önce kocaman bir salona giriyorsunuz. İçerisi loş. Sadece ortadaki üç eski kuyruklu piyano aydınlatılmış.

Bir süre sonra fark ediyorsunuz ki koca piyanolar kendiliğinden sağa sola doğru hareket ediyor.

Meğer piyanolar dışardaki rüzgârın hızı ve yönüyle etkileşim içinde hareket ediyormuş.

“Nasıl yani?” diyorsanız,          13 Eylül’de soluğu Arter’de        alın derim.

Haberin Devamı

◊ Bu arada keşke Celeste’nin 2015 Venedik Bienali’nde gösterilen, topraktan sökülüp getirilmiş dev çam ağacı işi de getirilse Arter’e...

Bu etkileyici iş, beton ormanına dönüşmüş hayatlarımız için nefis bir mesaj çünkü.

Herkesi sarsan o sözler

Sanat aleminin gündemi yoğun. Önümüzdeki hafta daha da yoğun olacak.

Ama hâlâ konuşulan bir şey var. O da Contemporary İstanbul’un yeni küratörü Anissa Touati’nin Diken’e verdiği röportajda Türk sanatçılara söylediği laflar. Şöyle diyor Touati:

“Eğer İstanbul’un dünya çapında bir sanat metropolü olmasını istiyorlarsa, dırdırı, kıskançlığı ve dedikoduyu bıraksınlar ve çalışsınlar. Birlikte çalışmayı öğrensinler.

Haberin Devamı

Herkes aynı amaca doğru yürürse, bu ülke çok güzel yerlere gelir.”

Touati’nin sözlerini “tepeden bakış” ve “azarlama” olarak yorumlayıp sert bulan da oldu. “Dedikodu batı sanat dünyasında da var” diyen de...

Ama şu bir gerçek:

Bayan Anissa’nın lafları iyi ya da kötü; sanat dünyasını kendine getirdi, hareket yarattı.

Bir tek bu konuda haksız

Contemporary İstanbul’un giriş ücretinin 75 lira olmasıyla ilgili ise şunları söylemiş Toutai:

“Artarsa daha iyi olabilir. Böylece fotoğraf çekmeye gelenler azalır, satın almak için gelenler artar.” Toutai bir tek bu konuda eleştirinin dozunu kaçırmış.

Çünkü inanın madam, fuarın VIP açılışında fotoğraf çekmeye gelenler çok daha fazla.

Meksika başarısıyla ünlü

Peki kim bu Anissa Toutai?

Haberin Devamı

Kendisi Meksika’nın uluslararası çağdaş sanat haritasında yer edinmesinde büyük pay sahibi.

Zaten bu başarısından dolayı Contemporary’nin başına getirilmiş.

Yazarın Tüm Yazıları