Paylaş
Çünkü yelkencilerin çok iyi bildiği o meşhur yarış, resmi adıyla Les Voiles de St. Tropez o tarihlerde başlıyor ve burası bir 60 yaş diyarı haline geliyor.
60 diyorum ama, yaş tahmin etmek aslında günümüzün en zor şeyi.
Kimin kaç yaşında olduğunu anlama işi eskidenmiş güzelim, sanki yıllar öncesinde kalan...
Belki 50 belki 80’dir gördüklerim, ama çok önemli değil.
Önemli olan herkesin nasıl şık nasıl zarif ve tabii nasıl da ultra zengin olduğu...
St. Tropez’nin zaten bu zenginliğe uyan bir atmosferi var. Misal, cumartesi kurulan pazarında bile ikinci el Louis Vuitton bavul satıldığını görüyorsun.
Atmosfer o denli yüklü Euromatik...
BİZİM YELKENCİLERLE EĞLENCE
Üç bin yelkencinin mücadele ettiği bu havalı yarışlarda elbette Türkler de vardı: American Express Göcek Cup’ta dereceye girmiş ve yine Amex desteğiyle yarışa dahil olmuş Farr Away takımı.
Yarışlar sonucunda kendi klasmanında altıncı olan bizim takımla final gecesi St. Tropez’nin en çocuksu mekanı Villa Romana’da yemek yedim.
Çocuksuluğu şundan: Herkese bir aksesuvar veriyorlar. Kah peruk kah maske kah şapka, komik bir şeyler işte...
Onu takıyor ve çalan kötü müzik eşliğinde dans etmeye çalışıyorsun.
Yelkencilerimiz efendi insanlar, aksesuvar sandığından neyi getirdiysem taktılar ama iki dakika sonra çıkarmayı ihmal etmediler tabii.
Bir ara Farr Away’in dümenindeki deneyimli yelkenci Levent Özonur’a, “Ben de yelken sporu yapabilir miyim, bu iş zengin işi mi?” diye sordum.
“Yok” dedi, “Sadece bu sporun imajı öyle, tabii ki yapabilirsiniz.”
Her zamanki maymun iştahlılıkla sadece beş dakika niyetlendim yelkenciliğe, sonra hemen vazgeçtim.
Aslında düşündüm de şu servet avcılığı daha iyi bir fikir. Pekala gazeteye ‘yeni deneyim konusu’ olarak sunabilirim.
Ne de olsa her şey siz, okurlar için.
İzmirlilik ve şehir reklamları
Geçen haftanın olay kadını Gözde Kansu, Ayşe Arman’a verdiği röportajda İzmirli oluşunu o kadar çok vurguluyor, her karakter özelliğini İzmirliliğe o kadar çok bağlıyordu ki, itiraf edeyim sıkıldım!
Bir Ankaralı, “Ankaralılar şöyledir böyledir” dediğinde de sıkılıyorum ya da bir Adanalı bu damardan girerse yine...
Benim sıkılıyor olmam bir şeyi değiştirmez tabii.
Ama en azından yakında başka şehirlerin de adını bu şekilde kullanılırken görmek mümkün olacak.
Misal: Geçenlerde Fatih dizisinin reklam kuşağında Eskişehir ve Gaziantep reklam filmleri vardı.
Artık şehirler için tanıtım filmi yapılıyor yani.
Şahane bir şey!
Haliyle sadece İzmirli, Adanalı, Ankaralılar’ın değil; “Eskişehirli canayakındır, Antepliler esprilidir” gibi başka şehirlerin de özelliklerinin dile düşmesi yakındır.
Okur Atlası
ERKEK İSMİ ARIYORUZ!
“Sizin gibi gezen, yeni insanlarla tanışan birinden bir konuda danışmanlık almak istiyorum.
Eşim hamile ve kısmetse dört ay sonra baba olacağım. Bebeğimize içinde Türkçe karakter olmayan bir erkek ismi arıyoruz.
Gündemi, popüler olay ve durumları takip eden biri olarak bize önereceğiniz isimleri paylaşırsanız gerçekten çok memnun olurum”. (Volkan)
“DÜŞÜNÜCEM” YANITI: Bu da bir ilk herhalde Volkan Bey!
Genelde bana ‘Hangi restorana gitsek?’ diye filan sorarlardı, upgrade mi oldum şimdi? Ya da aile versiyonum mu yüklendi ben farkında olmadan?
Ne diyeceğimi bilemedim. Aklıma şu an hiç isim gelmiyor.
Duyduğum son ilginç isim Üzüm’dü. O da kız ismi ve içinde “ü” var.
Hiç global değil, size uymaz. Ama söz, düşüneceğim, madem bana böyle bir misyon yüklediniz, görevden kaçamam di mi?
SOYUNMA ODALARINDAKİ ÇIPLAKLIK!
“Spor salonları yazısında önemli bir detay eksik kalmış.
Erkekleri bilmiyorum ama kadın soyunma odasında herkes çıplak gezmeye çok meraklı!
Hatta abartıp çıplak (yani iç çamaşırı bile yok) makyaj yapan, saç yapan, telefonla konuşup sohbet eden kadınlar çok fazla.
Tamam, ben de eskisine oranla bu görüntülere alıştım ve çok rahatım.
Ama bu kadar da göze sokulmaz ki...
Özellikle anadan üryan biriyle karşılıklı göz göze gelince bir tuhaf oluyor.” (Ece)
“ÖNERİLİ” YANIT: Ece Hanım bırakınız bari orada rahat etsin kadınlar. Adı üstünde, “soyunma” odası.
Çırılçıplak biriyle göz göze gelmek istemiyorsanız da hain bir önerim var.
“Şekerim, selülitlerin mi artmış ne?” diye takılın, bakın bakalım bir daha çıplaklık kol geziyor mu soyunma odasında!
Paylaş