Paylaş
* Bir anne yedi yaşındaki çocuğunun varoluşçu şiirini sosyal medyada paylaştı ve ben kahroldum. Neden? Çocuk o yaşta böyle dizeler döktürdüyse, kim bilir ileride nasıl sorgulamalar içine düşecek ve hayattan daha da soğuyacak diye...
İşte o şaşırtıcı dizeler:
“Ben neyim, ben bir kara delik miyim, ben bir hiç miyim, ben hiçbir şey miyim yoksa bunlar bir yalan mı?”
* Yıl 2022 ve bir belediye başkanı şampiyonluk kutlamasında -onun deyimiyle- “bayan sanatçı”nın sahneye çıkarılmasını hazmedemiyor. O “bayan sanatçı” Ece Seçkin.
Elbette bu anlamsız ve çağ dışı yorumun altında kalmadı, gayet güzel yanıtını verdi Ece.
* Hasan Can Kaya, Orkun Ün’e verdiği röportajda “Oxdord’a davet ediliyorum, kitlesi eğitimsiz diyorlar” diye veryansın etmiş. Hasan’a tavsiye: En kısa sürede bu dramatik, ezik edebiyattan vazgeçsin. Onun zekasına hiç yakışmıyor. Herkesin dediğine de takılıp kalmasın, o kadar umurunda da olmasın.
* Tom Cruise yeni Top Gun filminin galasına helikopterle gelmiş.
En azından Nicole Kidman cool yaşlandı ve çok iyi dizi projelerde hem oyuncu hem yapımcı olarak yer alarak kendine başka bir yol çizdi. Tom Cruise’un bu helikopterli inişi ise Ali Ağaoğlu gibi.
Bu kez o şahane rüzgâra kapıldım
Yaşam suyu içerek ölümsüzlüğe ulaştığına, üzerinde dolaştığı kurak toprakları yeşerttiğine, topraklarda çiçekler açtırdığına, karada dolaşarak başı sıkışanlara yardım ettiğine inanılan Hızır ve denizlerde dolaşarak bereket dağıttığına inanılan İlyas...
Binlerce yıllık Anadolu inancına göre bu iki ermiş her yıl 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gecede bir kıyıda buluşup içtenlikle dilenen dilekleri yerine getirir.
Rivayete göre her ikisi buluştuğunda ortaya çıkan güç doğada yaşayan her şeye yetecektir.
Daha önce hiçbir Hıdırellez’de (Hıdrellez diye de yazılıyor) dilek dileyip ritüelleri yerine getirmemiştim. Bu kez o şahane rüzgâra kapıldım.
Önce 5 Mayıs gecesi upuzun bir masada, çoğunu tanımadığım insanlarla nefis bir yemek yedim.
Sonra da sabah 06.00’da kalkıp dileğimi denize fırlattım.
Hıdırellez’in büyüsünün sırrı, rengarenk ritüelleri ve umut veren bir hikâyeye sahip olması.
Tıpkı Meksikalıların Ölüler Günü (Dia de Muertos) gibi.
Aramızdaki fark, bizim çok fazla bu tür hikâyelere sahip çıkmayışımız.
Meksika’daki Ölüler Günü’ne gittiğimde en çok bundan etkilenmiştim, hikâyelerine sıkı sıkı sarılıyorlardı. Keza bir Meksikalı şöyle demişti: “Bizi ayakta tutan bu hikâyeler”.
Hem onları ayakta tutuyordu hem de turistleri her yıl Ölüler Günü’nde mıknatıs gibi Meksika’ya çekmeyi başarıyordu işte.
Keşke biz de Hıdırellez’i öyle yapabilsek...
Açık ateşte pişen yemeklerin sırrı
Uzun Hıdırellez masasındaki yemeğin şefi Yılmaz Öztürk’tü.
Mekan ise Club Marvy’nin Kesre Koyu’ndaki gün batımıyla meşhur plajı. Şef Öztürk yurt dışında hayli popüler olan, Türkiye’de ise bir tek kendisinin yıllardır uyguladığı açık ateşte pişirme tekniğini o gece sahile kurulmuş dev ızgaralarda gerçekleştirdi.
Ahtapottan balığa, ananastan muza kadar her şeyi açık ateşte pişirdi.
Neden bu yöntemi özellikle tercih ettiğini şöyle açıklıyor şef Öztürk:
“Çünkü doğal bir pişirme yöntemi. İsleme, tütsüleme tekniği ve odunların aromasıyla yemekler daha lezzetli hale geliyor. Açık ateşte pişen tabaklar daha önce çalıştığım restoranlarda da en çok sevilenler oluyordu.”
Paylaş