Paylaş
Nasıl ki memleketin en çok dinlenen pop rock şarkıları fena halde ağlak ve arabesk tınlıyor kulaklarda (Bakınız: Emre Aydın, Seksendört ve Kolpa’nın şarkıları)
O zaman Seda Sayan neden bu sularda yüzmesin ki?
Nitekim pek de güzel kulaç atmış işte Seda Sayan yeni single’ı “Yağmur Altında Eriyorum” ile.
Şarkıda gitarın dominantlığı ve Sayan’ın meşhur r’lerinin ürkütücü boyutlara ulaştığı durumlar var.
Ayrıca nakaratta en tizden rockbesk çığlıklar...
Bu arada şarkının klibi tam bir Türk temcit pilavı klasiği:
Bir yanda Seda Sayan sevgilisiyle ev hallenmelerinde.
Kah kumanda kavgası yapıyorlar kah mutfakta yemek...
Diğer yanda iki dansçı -hangi alakaya çay demlemekse bu- lirik lirik dans etmekte...
Ve arada kamera Sayan’ın ağlamaya ramak kalmış eriyen, iri gözlerine tak diye odaklanmakta.
- POP VERSİYON EBRU GÜNDEŞ
Ebru Gündeş’in sesine laf yok. Her şarkıyı cayır cayır okur kuşkusuz.
Ama şu eski pop şarkılarını söylediği 13.5 albümünde ilk kez, “Şu şarkıyı keşke söylemeseymiş, hiç olmamış” diye geçmedi değil sağ lobumun bir kenarından/köşesinden.
İşte o “söylenmeseydi” şarkıları:
Sezen Aksu’nun meşhur “Unut” baladı (Aksu’nun sesinden hatırlamayı tercih ederim), Emel’in doksanlı yıllarda şahane hiti “Hovarda” ve Kenan Doğulu’nun tıfıl zamanlarının büyük hiti “Yaparım Bilirsin”i
- R&B VERSİYON SERT HADİSE
Hadise, Beyonce’nin geçen yılki hadisesi “Run The World (Girls)” hesabı son şarkısı ve klibinde hayli sertleşmiş, pamuk/pop kız hallerinden pek de yabancı olmadığı şapkalı R&B hallere bırakmış kendini. Ne yalan söylemeli, dinledikçe sevdim...
Şarkının Deniz Erten imzalı sözleri dikkat çekici:
“Biz yazdık yine biz bozduk / Sınırı çizdik / Bize de uyduysa /
Çak, çak diyoruz ben diyene / Vah, vah diyoruz bilmeyene
Herkes duysun biz burdayız / Ve de durmayız.”
Klipte görünen Türk bayrağından mütevellit internette şarkı “teröre karşı” filan diye yorumlanmış.
O kadar uzun boylu olmadığı kesin.
Ama bir milliyetçi tonu var “Biz Burdayız”ın.
Bir tek orası kesin.
Mekan kapısından dönen doğru mahkemeye
Tamam, memlekette bir dolu huzursuz, acayip, kötü şey oluyor.
Ama işte o klişe gerçek galiba: Güzel ve esprili şeyler de oluyor.
Burak Cop ile Engin Ader’in Asmalımescit’teki Otto ve Faces’e açtıkları dava tam da bu kategoriden.
Bir davanın nesi güzel olabilir diye hemen önyargı havuzlarına balıklama dalmayın.
Çünkü davanın içeriği Amerikan hukuk dizilerindeki gibi pek şahane:
Efenim bu iki kanka, Otto ve Faces’ın kapısından “damsız girilmez” diyerek geri çevrilmiş.
Onlar da üşenmemiş, söz konusu barlara onur kırıcı muameleyle karşılaştıkları teziyle tazminat davası açmış!
Mahkeme iki davayı da reddetmiş. Ancak ikilinin avukatı kararlı, temyize gidiyor.
Milliyet’te yer alan habere göre ikilinin avukatı diyor ki: “Anayasa’nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine göre cinsiyet ayrımcılığı yasaktır. Müvekkilimin mekana alınmayışının sebebi öncelikle erkek olması ve yanında kadın olmayışıdır.
Bu anlayış hem kadın hem de erkek açısından aşağılayıcı bir durum yaratmaktadır. Zira erkek tek başınayken adeta zararlı ve rahatsız edici bir unsur olarak kabul edilmektedir.
Kadın ise ‘dam’ olarak sıfatlandırılıp erkeğin eklentisi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca kadın erkekler tarafından korunması gereken bir varlık düzeyine indirgenmektedir”.
Nasıl, zımba gibi bir gerekçe değil mi?
Engin ve Burak’ın bu davası gerçekten zekice ve ilham verici.
Bundan sonra mekan kapısında sorun yaşarsanız ne yapıyorsunuz?
Hiç öyle güvenliklere dayılanmıyor, hemen avukatınızı arıyorsunuz! Ve hoppp olayı mahkemeye taşıyorsunuz.
Tabii tüm bunlara üşenmezseniz...
Sustu haykıran şehir son kuşlar havalandı
Sanırım şarkının devamını biliyorsunuz.
“Oysa ben seni seni seni seni hâlâ seviyorum” diyor ardından da “Beni bırakın bu caddelerde.”
Durup dururken aklıma düşmedi bu şarkı elbet.
Uzun bir aradan sonra Levent Yüksel’in canlı performansını izledim ve tabii orada hem bu şarkı hem de diğer Levent Yüksel hitleri arka arkaya resmi geçit yaptı.
Öyle ki, konser mekanı Jolly Joker Balans’ın çok sıcak olmasına ve dip dibe durmanın verdiği ekstra kan ter içinde kalma haline kimseler aldırmadı, bağıra çağıra Yüksel’e eşlik etti en gürül gürülünden.
Seyircinin performansı kadar Levent Yüksel’in performansına da şapka çıkartmalı tabii: Söylemesi hiç de kolay olmayan çoğu şarkıyı arka arkaya sıraladı ve üst perdelerde gezindi çoğu zaman.
Yakın zamanda kendisini daha geniş bir yerde, Açıkhava’da mesela, izlemek temennisiyle...
Paylaş