Paylaş
En önemlisi de şu: Bir tavrı olan tasarımlar yaratma peşindeler. Danimarkalı ünlü tasarım markası Raawii’nin kurucusu iki yakın arkadaş, Bo Raahauge ve Nicholai Wiig-Hansen’den bahsediyorum.
Alev Ebüzziya Siesbye’nin onlar için tasarladığı “Alev” adlı seriyle de biliniyor Raawii.
Şimdi, markayı temsilen Nicholai ile yaptığım kısa röportajdan kalan cümlelere buyurun:
Bo Raahauge - Nicholai Wiig-Hansen
◊ “BAŞARISIZLIK KORKUTMUYOR”
“Raawii, Bo ve benim aramdaki dostluktan doğdu” diyor Nicholai:
“Genellikle arkadaşlarınızla iş yapmamanız gerektiği söylenir. Peki o halde kiminle iş yapabiliriz?
Oysa arkadaşlarınızla aranızda ortak değerler, saygı ve anlayış vardır. Bizim aramızda iyi bir enerjinin olduğunu, rahat bir üretim ortamı oluşturabileceğimizi anlamamız uzun sürmedi. Birbirimize gerekli boşluğu vermekte iyiyiz. İkimiz de başarısızlıktan korkmuyoruz. Raawii’yi yaratmadan çok önce bu işin içinde olduğumuz için de hedefler peşinde koşmuyoruz. İlham veren kişileri bir araya getirdiğimiz yaratıcı bir platform vizyonumuz var.”
◊ “SADELİK VE DENGE”
“Çocukluğumu geçirdiğim evde Alev’in eserleri vardı. Onun eserlerindeki sadelik ve denge beni her zaman büyülemiştir. Bo da onun işlerini çok seviyor. Markamızı yarattığımızda onun gibi çalışmalarına hayran olduğumuz insanlarla iş birliği yapma imkanı doğdu.
Alev’le tanıştığımızda ortaya kısa sürede yaratıcı bir sinerji çıktı ve eserleri günler içinde tamamladık. Bunun gibi yaratıcı süreçlere güveniyorum. Kalbinizi açarak bir işe başladığınızda başarısız olunmayacağına inanıyorum.”
◊ “DAHA AZ SATIN ALMAKLA İLGİLİ”
“Gerçek sürdürülebilirlik, daha az satın almak ve daha az tüketmekle ilgili. Tasarımımızın çok iyi olduğunu, uzun süre keyifle kullanılabileceğini umuyor ve düşünüyorum. Böylece insanlar daha az satın almış olacak.”
◊ “ÖNEMLİ BİR PARÇASI”
“Başkalarını dinlemek ve gözlemlemek, insan deneyiminin önemli bir parçası.
Aslında bu, hayat boyu uygulanması gereken bir beceri. Ama sonra gözlemlerinize göre hareket etmeli ve sadece duygu odaklı olmayan kararlar almalısınız.”
Magazin tünellerinde son olup bitenler
◊ ÜNLÜ ÇİFTİN GİTTİĞİ FESTİVAL
Seda Sayan ve eşi Çağlar Ökten’in Zürih’te yapılan bir LGBT+ yürüyüşüne katıldığı yazıldı. Ama aslında o yürüyüş ünlü bir elektronik festival olan Street Parade.
Bu yılki festivalin ‘motto’su ise: Düşün.
Ne üzerine “düşün” diyorlar? Şunlar üzerine:
Bilgi edinme, insanların dini, ten rengi, kökeni ne olursa olsun barış içinde ve hoşgörüyle bir arada yaşamanın anahtarı üzerine düşünmek...
◊ HANDE YENER HAKLI MI?
Hande Yener “Şovumu kıyaslayacak bir alternatif yok olduğu için, elbise mukayesesi konuşuluyor” demiş.
Öncelikle tüm üreten, söyleyen, yaratan insanlardan düzgün Türkçe kullanmalarını beklemek en doğal hakkımız. Demet Akalın hariç! Onu öyle kabullendik gitti. Ama Hande Yener’den beklentimiz var.
O yüzden “alternatif yok olduğu için” değil, “alternatif olmadığı için” yazmalıydı.
Neyse. Hande Yener şu açıdan haklı olabilir; gerçekten de iş biraz kıyafet üzerinden dönmeye başladı.
Sahne kostümü işin önemli bir parçası, tamam.
Ama bizim şarkıcılarımız hiçbir zaman şov odaklı sahne yapmadı. Şu anda en çok Edis yapıyor, bu konuya kafa patlatıyor ama hâlâ yeterli değil.
Hande Yener’in çok eski bir Harbiye şovunu izlemiştim. Esinlendiği çok şey vardı ama şov yapmıştı, doğruya doğru.
O zaman dileklerimizi savuralım: Şarkıcılardan daha özgün tema odaklı, cesur şovlar bekliyoruz.
Dansçılarla çalışılmış birkaç koreografi asla yeterli olmuyor, kimseyi kesmiyor.
Paylaş