Paylaş
Aslında bu tarz siteler epeydir üniversitelerde modaymış.
Ve özel üniversitesinden devlet üniversitesine kadar hemen hepsinin birer dedikodu sitesi varmış!
Kimi öğrenciler bu siteler için “modası geçmeye başladı” mailleri attı bana, kimisi de “hâlâ takip ediyoruz, çok eğlenceli oluyor” diye.
Ne olursa olsun sonuç değişmiyor; kampüs dedikodusu sitelerini üniversiteli seviyor ve takip ediyor.
Buna artık “Gossip Girl” etkisi mi dersiniz yoksa vizeden/finalden bunalan, “bu okuldan çıkınca nasıl iş bulacağım” stresinde yanıp tutuşan üniversitelinin kafa dağıtmak için bulduğu en etkili yöntem mi; artık bilemiyorum.
Şimdi size bu sitelerle gelen iki maili aktarıyorum:
BİLKENT’TE PLAKA DEŞİFRESİ!
“Bilkent’in bir gossip sitesi var, xoxobilkent!
Üye olmaya gerek olmadan herkes yazıp okuyabiliyor.
Tek şart şu: İsim kullanmak yasak! Bu yüzden de yazılan gossip’lerde kişilerin araba plakaları yazılıyor.
Böylece herkes kimden bahsedildiğini anlıyor.
İsim yasağı deşifre etmemeye yetmiyor yani!
Bu arada xoxo’da kendi dedikodusunu yazan, kendine playboy imajı vermeye çalışan erkek sayısı çok fazla.” (Naz)
ÇIPLAK RESİM TARTIŞMASI OLMUŞTU
“Bir ara Bilkent’te gossipbilkent sitesi vardı, şimdi kapandı. Orada bazen okulda gerçekleşen önemli olaylar yazılıyordu, onun altına yorumlar yazıyorduk.
Mesela türbanlı bir arkadaş yemekhanedeki çıplak erkek tablosunun kaldırılmasını istedi diye sitede epey tartışma olmuştu. Ya da okul servislerindeki sorunlara değinen arkadaşlar vardı.
Ama tabii konu genelde ilan-ı aşklar filan oluyor.” (Mesut)
DİĞER ÜNİVERSİTELERİN ‘GOSSIP’ SİTELERİ
Bilkent’in sitesini öğrendiniz maillerden, xoxobilkent.net
Peki ya diğerleri? İşte birkaç tane örnek...
Boğaziçi: confessboun.com, Sabancı: confessu.com, Hacettepe: beytepegossip.com, İstanbul Teknik: ituitiraf.com, Koç: confessku.com, Ankara Üni. Fen-
Mühendislik: tandogankampus.com, Karadeniz Teknik: ktuitiraf.com, Yıldız Teknik: ytuitiraf.com, Yeditepe: confess7tepe.com, Marmara: confessmarun.com.
Sinan Akçıl’ın tek hatası
Sinan Akçıl’ı biz nasıl tanıdık?
Söz yazarı ve besteci olarak.
Bir söz yazarı ve besteci ilk albümünü çıkaracağını söyleyince nasıl algılanır?
Tamamen kendi şarkılarını seslendirdiği varsayılır.
O albümün piyasaya çıkış tarihi gecikmiş ve hit şarkısı “Atma” çoktan dile düşmüşse herkesin algısı ne olur?
“Çok güzel şarkı yapmış Sinan.”
Peki iki gün sonra “Atma”nın orijinalinin Mısırlı bir besteciye ait olduğu ortaya çıkınca ve bu internetten hızla yayılınca bu kez ne düşünülür: “Aa Sinan şarkıyı
çalmış.”
Oysa albüm zamanında çıksa kimse böyle bir şey düşünmeyecekti. Ve tabii Sinan baştan -en azından bizleri- bilgilendirse...
Albüm cumartesi günü çıktı (dağıtılması hafta içini bulur). Hemen kartonetine baktım tabii.
“Atma”nın müziğinde “Mohammed Refai” yazıyordu.
Yani herhangi bir çalma durumu yok.
“Şampiyon” şarkısının müziği de Sinan’a ait değilmiş, o da Yunan bir bestecinin, Konstantinos Galanos...
Bu da yazıyor kartonette.
Sonuç olarak, Sinan’ın Ziynet Sali’ye verdiği “Rüya” şarkısında patlayan skandaldan sonra (şimdi uzun uzun anlatmayayım, geçmiş köşe yazılarımı google’layın) daha tedbirli ve özenli olması gerekiyordu.
Şimdi gereken özeni göstermiş.
Ama bu kez de albümü geç yayınlanınca ortalık kısa süreliğine de olsa karışmış oldu.
Kral TV’deki sorun
Bu yıl onyedincisi düzenleniyor Kral TV Müzik Ödülleri’nin. Geçtiğimiz gün internetten aday adaylarını oyluyordum.
“En iyi erkek şarkıcı” kategorisinde Ozan Doğulu’nun yer almasına şaşırdım.
Çünkü bildiğim kadarıyla Ozan şarkı söylemiyor.
2010’da çıkardığı “130 bpm” albümünde ünlü şarkıcıları konuk etmiş, kendisi sadece şarkılara yeni düzenleme ve remiks yapmıştı.
Peki o zaman Kral’cılar “aday adayı” bile olsa Ozan’ı niye şarkıcı kategorisine koymuşlardı ki?
Gözden kaçtı herhalde diye düşünüyorum.
NOT: Ozan’ın yarıştığı diğer kategorilere elbette sözüm yok. Nitekim Ozan da neden o kategoride yer aldığını pek anlayamamış.
Paylaş