Ufukta Madonna mı göründü

Şimdi kimseyi durup dururken heyecanlandırmak istemem ama yazmadan da olmaz.

Çünkü hadiseyi atlamış olmak var işin ucunda.

Hadise özetle şu: Sürekli takip ettiğim Madonnaturk sitesinde, geçtiğimiz günlerde Madonna’nın 12 Eylül’de İstanbul’a gelebileceğine dair bir haber yer aldı.

Habere göre, bir nakliyat firması 52 araçlık konser malzemesini Atatürk Havaalanı ya da Sabiha Gökçen’den alıp İnönü Stadı’na taşımak üzere anlaşmış.

Üstelik nakliyat firmasına söylenen, konser malzemesinin Madonna’ya ait olduğuymuş.

Ve malzemeler Moskova’dan gelecekmiş.

Hemen hatırlatalım, Madonna’nın 11 Eylül’de Moskova’da konseri var.

Olur mu olur... Bekleyelim görelim derim.

65 desibel mi 90 mı?

Ortada kafa karıştırıcı bir durum var. Kuruçeşme’deki meşhur gürültü ölçümlerini yapan Mehmet Birpınar beni aradığında, "Hıncal Uluç yanlış yazıyor. 90 desibel eski yönetmelikte var. Oysa iki yıl önce AB’ye uyum yasaları çerçevesinde hayata geçen yeni yönetmelikte gürültü sınırı 65 desibel" demişti.

Peki 65 desibelse, Uluç’un köşesinde yayınladığı, Sortie’yi kapatma kararında yazan 90 desibel neyin nesi?

Bir başka mesele de, yüksek sesli müzik yapma saatinin sınırlanmasından dolayı, gençlerin erkenden eğlenmeye gitmesi...

Bunun gerçekleşeceğini hiç zannetmiyorum. Çünkü o gençlerin ruh halleri gece başka türlü işler.

Onların hazırlanmaları, dışarıya çıkmaları, kendi aralarında örgütlenmeleri filan ancak 01’i bulur. Dolayısıyla "erken saatte eğlensinler" tavsiyesinin gerçekleşmesi imkansız.

Bu haliyle Sortie ve diğerleri, daha önce yazdığım gibi maalesef çay bahçesi kıvamında kalacak gibi.

Son olarak Uluç, "Kuruçeşme’deki gürültünün gerçek kaynağı olan iki yer var" derken haklı.

Onlardan bir tanesi bence Sapphire.

Diğer kulüplerin sesi sokağa pek taşmazken orada çalan gümbür gümbür müzikle sokak ortasında dans etmek mümkündü.

Joseph Bey’in hesaba katmadığı detay

Ekranların yeni Sadettin Teksoy’u, meşhur dedektif Joseph Erdem’in "İhanet Avcıları" programına katılan kişilerin pek gerçek durmadığından bahsetmiştim ya.

Hem Mustafa Soybaş adlı okurdan hem de Tempo Dergisi çalışanı Tutkun Akbaş’tan ekstra bilgi geldi: Meğer geçen programda kendisinden yaşça büyük eşini aldatan adam olarak gördüğümüz kişi, Kanal D’de başlayan Arka Sokaklar dizisinde polis muhabiri rolündeymiş!

Joseph Bey bu detayı hesaba katmadı herhalde. Bir dedektife hiç yakıştıramadım doğrusu.

Naçizane öneri: Bence programının oyuncularını daha dikkatli seçmeli...

’Bay Çakkıdı’ Fuga’da

Eğer Bodrum civarındaysanız, yarın Fuga’da Kenan Doğulu konseri var.

Fırsat bulunursa gidilmeli.

Çünkü malum, Doğulu çok iyi eğlendiriyor konserine gelenleri...


Tarkan ve ondan daha stil hayranları

Hatırlayın, bir ara sokakta bolca Tarkan kopyası genç erkek vardı.

Tarkan hangi saç stilini yaptırsa hemen kötü bir benzerini mahalle berberine yaptırır, hangi tişörtü, gömleği giyse onun bir kopyasını bulup giyerlerdi.

Açıkhava’daki ilk Tarkan konserini tam da seyircilerin arasında, o meşhur "Tarkaaan" çığlıkları arasında izlerken bunu düşündüm.

Çünkü Tarkan’ın hayranları stil olarak ünlü şarkıcıyı katlamışlardı.

Artık Tarkan kopyası değillerdi ve üstelik hepsi çok iyi giyinmişti.

Sahnedeki Tarkan’ın payetli ceketi, boyunu iyice kısa gösteren pantolonu ve gül işlemeli kravatı ise ne yalan söylemeli fenaydı.

Performansına ise elbette diyecek laf yok Tarkan’ın, herkesi istisnasız ayakta dans ettirdi o gece.

Bir de kıyafetlerini gözden geçirip dans figürlerini revize etse fena olmayacak...
Yazarın Tüm Yazıları