Paylaş
Son 15 yılda hem ünlüler (Jared Leto, Cara Delevingne ve Justin Bieber gibi) hem de Instagram takipçisi yüksek bohem gezginler sayesinde yıldızı daha da parlayan Meksika’daki Tulum’un özeti hemen hemen bu.
Tulum’a sıkça gidenlere bakarsınız, “Burası çoktan bitti...”
Ama çoğunluk için Tulum’a gidiyor olmak halen bir havalı bir durum ve hatta sohbetlerde statünü ortaya koymanın en gözde yollarından biri, “Geçen hafta Tulum’daydım” diye lafa başlayarak...
Bitip bitmediği bilinmez, ama Tulum’a ayak basmadan önce bu küçük sahil kasabasının hızlı yükselişine dair okuduklarım aslında şu kısır döngü gerçeği bir kez daha ortaya koyuyor:
Sakin ve kendi halindeki kasabayı önce orta halli bohem gezginler keşfeder. Orada küçük işletmeler açarak kasabaya belli bir kalite ve zevkin gelmesini sağlarlar.
Kısa süre sonra bu zevke zengin bohemler eşlik eder (Tulum’un bu konudaki başrol oyuncuları zengin New Yorklular olmuş).
Onlar buraya akın ettikçe başka işletmeler açılmaya başlar. Çünkü işin ucunda bol para vardır ve şu bildik inanış: Yakında çok değerlenecek buralar...
Sonunda küçük zevkler ve kalitenin yerini bu kez büyük partiler, büyük kalabalıklar almaya başlar. Kapasite aşıldıkça trafik başlar, tozlu yol asfaltlanır (ki Tulum’un sahil şeridindeki yol bir zamanlar toprak yolmuş). Yetmedi, olaylar sertleşir ve kavgalar başlar.
Misal: 2016’da, Tulum’a otel açmış en eski işletmelere eli silahlı adamlar tarafından baskın düzenlenmiş, “Boşaltın arazileri” diye (Bu konuyla ilgili Uno Astrolodge’un sahibi Nuno Silva’nın The Guardian’a anlattıkları tüyler ürpertici mesela).
Nihayetinde, bir zamanların küçük sahil kasabası artık instagram’ın parıltılı dünyasının en biricik malzemelerinden biri olsa da şimdi bu yol ayrımındadır işte: Tulum bitti mi bitmedi mi?
Tıpkı bizim Bodrum ya da Alaçatı hakkında “Bitti buralar” diye sıkça tartışmamız gibi...
Peki nerelere gitmeli
Tulum’a yüksek sezonun başlamasına iki-üç hafta kala gittiğim için şanslıydım.
Aşırı kalabalığa maruz kalmadım.
Peki nerelere gitmeli bu meşhur kasabada?
Şöyle sıralayayım:
◊ Arca: Açık ateşte pişirdikleri yemekleriyle dikkat çeken Meksika mutfağı restoranı.
◊ Hartwood: Yüksek sezonda rezervasyonsuz yer bulmanın mümkün olmadığı söylenen Tulum’un en ünlü restoranı.
Menüsü o gün yakalanan balıklara göre değişiyor. Ambiyansından çok yemeğe odaklanmışlar. Evet, her şey çok lezzetli ama pahalı.
◊ Nomade: Be Tulum’la yan yana olan bu Fransız otelinin ağaç tepelerine kondurulmuş kuş
kafesi gibi olan odaları ilginç. Esas olayı ise La Popular isimli, boho şıklığın simgesi olan restoranı.
Kumun üzerindeki eskitilmiş dış mekân kilimleri, uçuşan püsküllü şemsiyeleri ve havalı canlı müzik gruplarıyla filan... Yemeği eh, işte. Ama margaritası güzel.
◊ Azulik: Mimar Roth Azulik’in “Bir gün dünya böyle olacak” hissiyatıyla tasarladığı, ekolojik ve fütüristik oteli Azulik’e, daha önce benim gibi instagramda onlarca kez rastladıysanız mutlaka görmek istiyorsunuz.
Ama işte her şeyin bir bedeli var.
Olayın doruk noktası Azulik’in tepesinde yer alan restoran Kin Toh.
Buraya çıkmak için de kişi başı 1500 lira istiyorlar kapıda.
Unutmadan, Azulik’in bir tesisi daha var, Azulik Uh May.
O biraz daha Tulum’un dışında.
◊ Tulum Tree House: Gözlerden uzak bir gece geçirmek isteyenler için yaratıcı kolektif Slow’un Tulum Tree House’u hemen Hartwood’un dibinde yer alıyor.
Beş odalı bu butik otel sadece onu bilenlere kapısını açıyor.
◊ Ve diğerleri: Kulüp tutkunları için Papaya Playa Project’in plaj partileri, VIP kabanalarda şampanya patlatıp poz vermek isteyenler için Bagatelle ve Taboo...
Paylaş