Paylaş
Son söyledikleri de bunu doğrular nitelikte:
“Artık küçük işler yapıyorum. Genelde de boş boş dolaşıyorum. Eskisi gibi çalışkan değilim. Sadece ara sıra konser veriyorum. Kendime tembellik kariyeri yapmayı planladım. Çok fazla çalışmak istemiyorum.”
Teoman’ın tembellik kariyeri dediği şey, 1 ay önce Serenay Sarıkaya vesilesiyle yazdığım “radikal dinlenme hakkı”nı anımsatıyor.
Çok çalışarak ‘Amerikan rüyası’na ulaşamayacağını anlayan Amerikalı Z kuşağı bireylerinin çalışmayı reddetmeye başlamasıyla oluşan bu akım oldukça popüler.
Radikal dinlenme aslında fişi tamamen çekmek ve seni tam olarak ne dinlendiriyorsa ona yönelmek demek.
Teoman’ın tembellik kariyerinde ise arada bir iş güç yapmak yine var.
İster Teoman’ın anlayışıyla yapılsın ister
Z kuşağının bakış açısıyla, herhalde günümüzde en çok hissedilen şey çalışma anlayışına ya da çalışmaya olan bakışın değişmesi.
Tembelliğin, aylaklığın ya da dinlenmenin kötü bir şeymiş gibi algılanmaktan çıkması...
Üç nefis ses ve farklı bir gece
Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki The Seed’in salonundayız.
Sırasıyla sahneye üç farklı genç ses çıkıyor ve ünlü opera eserlerinden seçtikleri bölümleri seslendirmeye başlıyor.
Opera nedense bana -en neşeli olanı bile- hüzünlü geliyor.
Bu hüzünlü hali ise tam aksine çok hoşuma gidiyor.
O gece kısa da olsa performanslarına şahit olduğum solistlerin isimleri ise şöyle: Ecem Arıcasoy, Kamil Enes Bektaş ve Zeynep Seray Özcan.
Onlar bu yıl 22’nci kez düzenlenen Siemens Türkiye Opera Yarışması’nda ilk üçe girenler.
18-30 yaş arası tüm ses kategorilerinden opera sanatçılarının katıldığı bu yarışma sessiz sedasız yıllardır bu ülkede önemli bir boşluğu doldurmaya devam ediyor.
Mesela yarışmanın birinci ve ikincisi Bologna International Opera Academy Masterclass eğitimini almaya hak kazandı.
Ama daha fazlasına ihtiyacımız olduğu kesin.
Neden mi?
Yarışma sonrası düzenlenen kokteylde üç genç sanatçıyla sohbet etme imkanı buldum.
Enes Bektaş ocakta Carnegie Hall’da yapılacak 10 günlük özel bir programa davet edilmiş.
Ama New York’ta konaklama ve diğer giderlerini karşılayacak parayı bulamazsa programa belki de katılamayacağını söyledi.
Genç ve yetenekli birçok insan Enes’in yaşadığına benzer sorunla karşı karşıya kalıyor.
Yeteneklerinden dolayı yurtdışındaki önemli kurumlar onları davet ediyor. Ama işin içine para sorunu giriyor ve hevesler kırılıyor haliyle.
Opera sonrası gecelere...
Elbette opera sonrası gecelere aktım.
Hem de uzun zamandır gitmediğim bir yere gittim, Gizli Kalsın’a.
Hâlâ daracık, hâlâ çok kalabalık ve hâlâ o bildik Türkçe pop şarkıları insanların en büyük eğlence kaynağı.
Opera sonrası yolumun buraya düşmüş olması David Lynch’in “Mulholland Drive” filmindeki gibi hissettirdi ama olsun.
İstanbul’u tüm bu farklı yüzleriyle seviyoruz zaten.
Paylaş