Geçen hafta yazdığım "kadından adama sürpriz nikah" yazısı üzerine ilginç mail’ler geldi.
Neydi o yazı? Hatırlamak zorunda değilsiniz tabii, ben bile unutuyorum bazen ne yazdığımı.
İşte çıkan kısmın özeti: Efendim, dört yıldır sevgili olan arkadaşlarım aslında epeydir evlenmek istiyorlardı.
Ama adamın üşengeçliği, bürokratik işlemlerden hoşlanmaması nedeniyle bu nikah işi ertelenip duruyordu.
En sonunda kadın tüm işlemleri "onsuz" halletti (ki bunun ne kadar zor olduğunu o yazıda anlattım).
Ve adamı nikah salonuna kadar getirdi. Hiçbir şeyden haberi olmadan...
Bu olay üzerine gelen mail’ler iki kutba ayrılmış durumda.
Erkek okurların mail’lerindeki genel hissiyat şu: "Kadın adamı kafeslemiş. Yazık olmuş adama. Ben olsam kabul etmezdim."
Kadın okurların ise hoşuna gitmiş sürpriz nikah, "Ben de yapacağım" diyenler olmuş. Bir tanesi, "Sürprizi erkek yapınca iyi, kadın yapınca tu kaka oluyor. Erkeklerin olaya karşı olması bu yüzden" demiş farklı olarak.
Haliyle, artık karı-koca olan arkadaşlarımı arayıp dedim ki; "Sürpriz nikahınız gündem oldu. Herkes bir şeyler söylüyor, konuşmanız lazım".
Yine isimlerinin verilmemesi kaydıyla kabul ettiler. Çünkü televizyonlardan arayanlar oldu beni, "Bu çifti çıkaralım" diye.
Safiye-Faik olmalarına ramak kalmıştı yani!
Önce adam konuşuyor "başına gelenle" ilgili, buyrun: "Zaten ilişkimizin altıncı ayında onunla evlenmeye karar vermiştim. Ancak işlerimizin yoğunluğu, biraz da üşengeçlikten, düğün dernek gibi sıkıcı prosedürlerden ve evlilik başvurusundaki uzun kırtasiye işlerinden dolayı kolay atılacak bir imzayı atamadık. Yurtdışında mı evlensek, yoksa bu evrak işlerini hemen hallettikten sonra imza atıp işe mi dönsek diye konuşurken, sevgilim bana cidden güzel bir sürpriz yaptı.
İşin tüm sıkıcı kısmını üstüne alıp hallederek, işin karar kısmında değil, imza kısmında büyük bir sürpriz yapmış oldu.
Etrafta konuşulduğu gibi evliliğe karar aşamasında böyle bir sürpriz olsaydı, cidden sürpriz değil tuzak olurdu."
Ve şimdi de "olay kadın" kendini savunuyor:
"Sizce böyle bir sürprizi emin olmadan, evlenme teklifi almadan yapar mıyım?
Eşim bana "Çok fazla prosedür istemiyorum, gidelim imza atalım" diyordu hep... Ben de tipik kız durumu ama ’Gelinlik giymeyecek miyim?’ diyordum. Sonra düşündüm ki, bu adamı çok seviyorum ve eğer kendini böyle iyi hissedecekse gelinlik giyme sevdasından vazgeçeyim dedim. Ve ona tam istediği gibi bir nikah organize ettim. Bunun için çok uğraştım ve sonunda teşekkürü hak ettim. Yani adamı kafeslemedim!"
Özlem Tekin’i üzen izleyici telefonu
Özlem Tekin Kral TV’de her salı "Hiperaktif" adlı bir program yapıyormuş, bilmiyordum.
Ta ki programa davet edilene kadar... Meğer bol müzikli, bol konuklu, üç saat süren bir canlı yayın yapıyormuş Özlem.
Zaten onun adı olmasa gitmezdim Kral TV’lere, yani İkitelli’lere kadar.
Özlem programın adına uygun olarak hakikaten hiperaktif canlı yayında. Hopluyor, zıplıyor, dans ediyor, şarkı söylüyor.
Kısacası bir saniye yerinde duramıyor.
Bir ara telefonla bir izleyici bağlandı yayına. "Ne düşünüyorsunuz program hakkında?" diye sorunca ısrarla Özlem, kadın da gayet samimi, "Biraz dursanız daha iyi olacak" minvalinde bir laf etti.
Belli etmese de Özlem bozuldu tabii. Seyirci kırıcıydı, ama biraz haklıydı Özlem.
Çünkü ekran karşısındaki izleyiciye yorucu gelebilir bu abartılı hiperaktiflik.
Yoksa heyecanın şahane... Bak "eleştir" dedin, eleştirdim işte.
ŞEHİR ATLASI
n Nişantaşı Sofa Otel içindeki Longtable’ın otomatik, yani ancak önüne gelirseniz açılan kapısı bazen yanlış anlaşılıyor.
Şöyle ki: Geçen çarşamba Sezai Taşkent içeri girmek için kapıyı zorlamış. Kapının otomatik olduğunu anlamamış.
Gecenin sonunda kapı arıza yapmıştı, artık kapanmıyordu!
n Reasürans Çarşısı içindeki Corridor’da çalan müziklere bayılıyorum. Kitlesi samimi, kasmıyor. Bugünler de en güzel zamanı, mutlaka uğrayın. Bu arada Corridor’un sahibi Osman Yalın’ın önayak olduğu bir parti var yarın gece.
Tophane-i Amire’de, saat 21.00’den itibaren. "Her&Him" adlı partide kadın ve erkek sanatçılar (dansçı, dj, keman virtüözü gibi) karşılıklı performans sergileyecek. Kadın-erkek atışması yani.
İlginç bir parti olacak. Tophane-i Amire gibi tarihi bir mekanda olması da ilginç tabii.
n İstiklal Caddesi üzerindeki Baykuş’ta meydana gelen bir olay: Dizi oyuncusu Yıldırım Beyazıt, mekana gelen iki gay’in yanına gidip "Şimdi buradan uzayın" demiş ve itekleyerek dışarı çıkarmış. Atılan ikili, her türlü mecraya mail atıp olayı protesto ediyor.