Yaz ortası yeni bir mekan peydahlanmasına pek alışık değiliz.Genelde sezon başlarında açılır ya mekanlar, o sebepten. Bu kez tam tersi oldu.
Sürmeli Oteli’nin tepesindeki Blanco bir hafta önce açıldı işte, yaz ortasında.
Godet zamanında burada sabahlara kadar eğlenmenin keyfini tatmış biri olarak, merak edip gittim Blanco’ya. Çarşamba gecesi olmasına rağmen kalabalık gayet iyiydi. Sahnede ise İngilizce albümündeki sound’u şahane olan Bedük vardı.
Ama sahneye bermuda pantolonla çıkmıştı, sanki az önce yazlıktan gelmiş gibi.
O albüm kapağındaki karizmatik adamdan eser yoktu yani, oldu mu şimdi Bedük? (Hayalkırıklığı ve muzkabuğu sendromu.)
Godet zamanındaki o retro mekanı aramayın bu arada, Blanco’cular baştan aşağı yenilemişler mekanı. Teras bembeyaz olmuş mesela, daha şık, daha mermer...
Ki o teras harcanıyordu aslında, şimdi çok keyifli olmuş.
Önümüzdeki günlerde Portecho çıkıyormuş Blanco’da, kaçmaz performansları.
Bence son yıllardaki en iyi yerli ikili, bir tür bizim Pet Shop Boys filan...
Kısacası: Blanco, meraklısının zaten Beyoğlu günlerinden beri takip ettiği bir mekandı, şimdi biraz daha büyütmüş hedefi. Boğaz hattından sıkılanları da teknesine alıp gazlayacak gibi.
Orada olmak lazım...
Bir sorun mu var?
Asmalımescit’te Peradox’un olduğu yere Tap’s açılmış.
"Bir-iki farklı bira içeriz" dedik ve oturduk, dışarıya attıkları beyaz sandalyelerine.
Gel zaman git zaman (böyle bir masal üslubu var üzerimde) masalarımızın yanında habire volta atıp duran bir adam dikkatimi çekti. Garsona sordum, "Kimdir?" diye. Tap’s’in güvenlik görevlisiymiş!
Sivil kıyafetli olması bir yana,rahatsız ediciydi bu görevlinin bir aşağı bir yukarı dolanması.
En iyi güvenlik görevlisi, "Ben güvenlik görevlisiyim" diye bağırmayandır ve ortalıkta zıp zıp dolanmayandır kanımca.
Neyse dedik, boşverdik, takılmaya değmez. Ama şahane görevli az sonra yanımıza gelip "Bir sorun mu var?" demez mi! Malum, bu cümle bir Türkiye klasiğidir, altında yatan anlam/racon bellidir.
Meraklanmayın, sonrasında kayda değer (kavga/dövüş) bir şey olmadı.
Ama Tap’s açısından talihsiz ve kaba bir durum işte. Artık algı tünellerimde "Bir sorun mu var?" olarak hatırlanacak Tap’s. Ve tabii bir daha gidilmeyecek.
Electronica’ya buyrun
Hafta sonu İstanbul’da olacakların en iyi alternatifi Electronica festivali.
Üstelik bu yıl Avrupa’nın en büyük dans müziği festivali Global Gathering ile güçbirliği yapmış bizimkiler (Kim onlar? FG’ciler).
Global’ın geçen yılki İngiltere organizasyonunda 75 bin kişiyi ağırladığını dip not geçeyim.
Bu demektir ki, Electronica’nın çıtası bu yıl yükselecek, beklentiler de artacak haliyle...
Burç Beach’te yapılacak festivalin iki sahnesinde 40’tan fazla yerli/yabancı elektronikçi müzisyen olacakmış. Ayrıca kudurmaktan yorulana bir adet chill-out çadırı yapılmış.
Son bir hatırlatma; bu sene bin kişilik bir kamp alanı mevcut, isteyen gece kalabilecekmiş.
Golü yiyen kim
Açıkhava tuvaletlerinin rezilliği yazılarından sonra mekanın sorumlusu Şehir Tiyatroları’ndan bir açıklama geldi. Özetle şöyle diyorlar:
"Sahnemiz organizasyonlara yapılan bir protokol ile kiraya verilmektedir. 70 adet olan ve 33’ü vatandaşlarımızca, kalanı sanatçılar ve teknik ekip tarafından kullanılan tuvaletlerin temizliği ise kira sözleşmesine göre organizasyonu yapan şirkete aittir. Yazınız üzerine bu sahnemizi kullanan kuruluşlara gereken uyarı yapılmıştır. Kurumumuza ait olan denetim görevi de sıklaştırılarak, çok daha düzenli, hijyenik bir ortamın sağlanmasına çalışılacaktır."
Özetin özeti: Organizatör topu Şehir Tiyatroları’na, onlar da tekrar organizatöre atıyor.
Golü yiyen de biz oluyoruz. Şişe getirmek en iyisi diyorum ya!