Paylaş
“Nasılsın, iyi misin? Nasıl gidiyor? Görüşemiyoruz?”
Özellikle “Görüşemiyoruz” ve “Nasıl gidiyor?” nedense bin kez tekrarlanır, konuşma gereksiz yere sakız gibi uzatılırdı.
Sonuçta kimsenin karşısındakinin gerçekten iyi olup olmadığını merak ettiği filan yoktu.
Ya da görüşme isteği...
Geçen gece fark ettim, bu konuşma balonuna bir cümle daha eklenmiş.
Herkes papağan gibi şunu tekrar ediyor:
“Her şey yolunda mı?”
Dizi repliği gibi duran “Her şey yolunda mı?” aslında o kadar kapsamlı bir soru ki, insan bir durup düşünüyor.
Eğer düşünmeye başladıysan zaten karşındaki ikinci baskıyı yapıyor, yani soruyu yineliyor, “Hah” diyor, “Bazı şeyler demek ki yolunda değil, yaşasın!”
Tamam, soru bazen iyi niyetli de olabilir.
Ama sonuç değişmiyor: Özü samimiyetsiz ve tıpkı “Görüşemiyoruz?” gibi fazlasıyla gelişigüzel kullanılıyor.
Bir de sadece tanıdık kategorisinden olduğun birine “Her şey yolunda mı?” diye sormak tuhaf değil mi?
Bu soruyu sormak için cidden karşındakini aşırı merak etmen gerekiyor.
Akyaka bir geceliğine Nişantaşı’na taşındı
Cuma gecesi Room&Rumours’da toplanan kalabalığa şöyle bir göz gezdirdim.
Çoğunluk Akyaka gecelerinden tanıdığım insanlardı.
Yani Akyaka’nın kite’çı bohem topluluğu bir geceliğine Nişantaşı’na ışınlanmış gibiydi.
Çünkü sahnede yaz boyu Akyaka’daki Riders’da sahne almış Jabbar vardı.
“Raf” şarkısıyla haklı bir şöhrete kavuşan Jabbar’ın performansıyla bir an kendimi Akyaka’da gibi hissettim.
Ta ki Jabbar’ı yeni keşfetmiş ‘locacı’ bir grup gencin popçu dinlemeye gelmiş gibi taşkın bir hale büründüğünü görene dek...
Hikayeli yemek
Artık hiçbir şey sıradan olmuyor, olamıyor. Çünkü farklı şeyler akılda kalıyor.
Markaların tanıtım davetleri de buna ayak uydurdu.
En son katıldığım bir yemekte durum
şöyleydi mesela: Adidas’çılar kökleri 90’lı yıllara dayanan EQT modelini ‘hikayeli bir yemekle’ tanıttı.
Gelen her yemeğin EQT’nin tarihçesiyle bir ilişkisi vardı, yemeği düzenleyenler teatral bir edayla uzun uzun bunu anlattı.
Hatta işin içine interaktif atraksiyonlar da eklediler.
Havalimanındaki çığlık
İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na ne zaman insem işittiğim ilk şey hep şu oluyor:
Bir görevlinin, “Yurtdışından gelen transit yolcularımız bagajlarını almak için buraya...” diyen çığlık çığlığa bağırışı...
Hem de bir değil, birçok kez tekrarlanıyor bu cümle.
Sonunda dayanamadım ve görevliye sordum, “Zaten tabelada yazıyor, neden bağırma gereği duyuyorsunuz?” diye.
Meğer yolcular tabelalara hiç bakmıyormuş.
Çözüm tuhaf, tabelaya bakmayan yolcu da...
Magazin ülkenin aynası
Yazın o kadar çok
magazin olayı patlak verdi ki...
Bu olayların içinde hemen her şey vardı: Ensest, cinayet, düğün...
Şimdi de 90’lı yıllar figürlerinin skandallarına, evliliklerine filan tanık oluyoruz.
Magazinde olup biten her şey aslında ülkenin aynası.
Yani magazinde olup bitene bakarak, “Bu ünlüler delirmiş” dememek gerekiyor.
Paylaş