Son havadisler

İstanbul’da ekim (yalancı) baharı sürüyor. Hem hava güzel hem de sosyal hayatın baş döndürücü hareketi. Şimdi buyurun son olup bitenlere, yeni değişimlere...

Haberin Devamı

◊ TOMTOM’A AKIN
Yapınca oluyormuş!
Dün itibariyle Beyoğlu Tomtom Mahallesi’nde başlayan değişim inanılmazdı.
Bir yanda mahallenin yıllardır var olan esnafı, onların hemen yanında ise ünlü markaların açtığı geçici, yani pop-up mağazalar.
Aralarında H&M’i, Vakkorama’sı dahi var, düşünün.
İki katlı otoparkta ise kendi ürünlerini sergileyen tasarım insanları.
Alef’in takıları, Ayşe Arman’ın Sakajeva’sı, Özlem Tuna’nın fincanları, Aydan Öner’in “göze gelmenizi engelleyen” objeleri...
Ve kendiliğinden bir etkinlik alanı haline gelen kırmızı binanın (adı böyle kalmış) avlusundaki caz konseri!
Tasarım Tomtom Sokakta etkinliğinin üçüncüsü böyle başladı işte. Bu kez olay hayli genişlemiş, büyümüş. Keşfedecek çok şey var.
Etkinliği yapanlar pazara kadar 30 bin ziyaretçi bekliyor, az buz değil. Öte yandan bu bölgenin değişimi sadece bu etkinlikle sınırlı kalmayacak gibi.
Çok yakında Han Tümertekin imzalı bir bina yapılacakmış Tomtom’a. Ardından o meşhur kırmızı bina yenilenecekmiş.
◊ CİVAN’IN ÇIKIŞI
Çukucuma’da kendi halinde bir dükkanı olan Civan markasını bilen biliyordu. Özellikle de yabancılar. 1950’ler İstanbul’undan esintiler taşıyan kıyafetlere daha çok onlar ilgi gösteriyordu.
Perşembe akşamı gördüm ki, Civan nihayet “kendi halindeliğinden” bir tutam sıyrılmış; farklı sulara, Mazda’yla yaptığı işbirliğiyle yurtdışı sularına doğru yelken açıyor...
Cezayir Restoran’da tanıtılan yeni koleksiyon, moda haftasında izlediğimiz işçiliği dökülen onca koleksiyondan kat be kat daha kayda değerdi, özgündü.
Bu arada bir dönemin popüler mekanı Cezayir’in demode olmuş haline de üzülüyor insan.
Oysa o kadar güzel bir mekan ki... Hem konuşlandığı tarihi bina hem de bahçesi...
◊ AKARETLER GERÇEĞİNİ BULMAK ÜZERE...
Akaretler’in ilk başta olmak istediği neydi? Lüks marka mağazalar ve ona eşlik eden üç-beş mekanla ikinci bir Nişantaşı olmak...
Gel gör ki olmadı.
Birer birer o mağazalar kapandı.
Hatta bir dönem çok sükseli olan W Lounge bile eski havasını yitirdi.
Şimdilerde Akaretler’de başka türlü bir hareketlenme var.
Çünkü gerçek kimliğini bulmak üzere Akaretler.
Beşiktaşlı gençlik burayı tıpkı Moda gibi başka bir şeye dönüştürüyor: Daha sıcakkanlı, daha makul fiyatlı, daha genç, daha bohem bir şeye... Peş peşe öyle çok mekan açılmış ki mesela, şaşırdım.
Craft’ı, Pizza Locale’ı, B Burger’i, The House Cafe’cilerin markası No Fish Today’i...
Aralarda kahvecisi, çaycısı...
Ah bir de modern ocakbaşı kategorisine giren ve sokağa göre bir tık daha ‘havalı’ kalan Kafi’si... (Ben gittiğimde Arzu Sabancı da masadaydı mesela)
Demem o ki Akaretler bir kabuk değiştirme sürecinde.
Ama bu kez sokağın yönlendirmesiyle...

Haberin Devamı

Dikkatimi çeken diğer şeyler

Haberin Devamı

◊ TEDİRGİNLİK...
Üyeler uygulamayı sevmiş ama Soho House’un kapısına güvenlik için konan x-ray cihazı insanı daha da tedirgin ediyor.
◊ YABANCI SAYILIR MI?
Antalya Film Festivali’ne davetli yabancı oyuncular arasında Lindsay Lohan’ın da adı geçiyor. Bizden biri olmadı mı o? Hem oyunculuk kariyeri tepetaklak giden birini Matt Dillon ve Christopher Walken’la davet etmek yakışıklı bir durum mu?
◊ 90’LAR MI?
Hülya Avşar’ın özlü sözlerinden polemik çıkmasının üzerine yeni bir Serdar Ortaç albümü de çıktığına göre tam anlamıyla 90’lara dönmüş olabilir miyiz?

Yazarın Tüm Yazıları