Paylaş
“Solmaz, talibi için oynuyor” kafası
Aç öğleden sonra evlilik programlarını, zaten zihnin dumura uğruyor ve anında gevşiyorsun!
O programlara katılanlar başka bir galaksidenmiş gibi geliyor bana. O denli bir ışık yılı uzaklık, empati sinyali alamama hali.
“Alo Houston, sesin cidden gelmiyor” çaresizliği...
Misal: Seda Sayan’lı evlilik programının bir tane Solmaz’ı var. Kızcağız beş dakikada bir koltuğundan kaldırılıp göbek atmaya teşvik ediliyor.
Neymiş, Solmaz çok güzel oynarmış. Solmaz da garibim, ünlü oluyorum diye bir çakkıdı çakkıdı kıvırmalar ki, en yandan yandanından...
Her seferinde de ayakları çıplak.
Kamera ayağa zoom zoom...
ÜBER EZİK TALİPLER
Solmaz oynarken alttaki bantta da hep böyle fena bir yazı: “Solmaz talibi X için oynuyor.”
Evet, bu programların bir de talip kategorisi var.
Über ezik bu talip erkekler.
Kadınlar her seferinde hallaç pamuğuna çeviriyor ruhlarını: “Paran var mı? Nerede oturuyorsun? Evlenince nerede oturacağız? Neee annenle mi oturuyorsun? Allah yolunu açık etsin!”
HEM DAVALIK HEM DALLAS’LIK
Şimdi bu üç program, Seda’sı, Esra’sı, Zuhal’i yani, birbirine girmiş. Davalık/Dallas’lık olmuşlar.
Olayları, entrikaları karmakarışık.
Gerçi manikürcüm bir kuple anlattı geçenlerde, vakıf oldum: “Hamile kadını programa çıkarmışlar Onur Bey. Meğer hamile kadın çok talep görüyor diye
ona para veriyorlarmış, yayına çıksın diye.”
İşin böyle perde arkası kuyuları da var tabii.
Olsun, bence büyük antidepresan bu evlilik programları. RTÜK şövalyeleri yayından kaldırırsa yerine ne koyarız, hayat nasıl geçer bilmiyor, şimdiden hüzünleniyorum.
“Benim jean’im seninkini döver” kafası
Serenay Sarıkaya ve Kerem Bürsin’in birlikte yer aldığı yeni Mavi reklamı yarın ilk kez Four Seasons’ta gün yüzüne çıkacak.
Bu arada Çağatay Ulusoy da Colin’s reklamında oynamış. Ulusoy’un bu reklam için aldığı ücretin Serenay ve Kerem’inkini katladığı konuşuluyor.
Ücreti bilemem, ama Çağatay’ın reklamının fikri seksi.
Chris Isaak’in Baby Did a Bad Bad Thing’ini kullanmaları da öyle.
Bakalım Serenay ve Kerem’in yeni reklamı nasıl olacak? Nitekim bu üçlünün jean savaşlarını don atlet takipteyiz...
Zeynep Tunuslu kafası
Zeynep Tunuslu’yu severim. Delidir doludur, hele onu gece gör, kendi kendine eğlenir, kimseleri takmaz, kendi ateşiyle yanan bir pervanedir.
Geçen gece
yine bir mekandan çıkmış.
Yanında da orta yaşlı bir adam.
Flaşlar patlayınca, “Sakın beni bu adamla yazmayın. Benim yaşlıyla ne işim olur? Ben 20’lik çıtırlarla takılıyorum” demiş.
Kim bu kadar dürüst ve dan dan olabilir ki şu zamanda?
O yüzden ZT kafasını seviyorum ya.
Yemek kutusu taşıma kafası
Kendimi ilkokul çağında gibi hissediyorum.
Hani vardı ya, beslenme çantaları filan.
Tıpkı onlar gibi geçen hafta yanımda hep yemek kutularım vardı.
Hatta birkaç kere oradan oraya taşıdım.
Mesela çarşamba günü bizim Magazin Konseyi’nin çekimi vardı, benimle Anadolu Yakası’na kadar geldi öğle yemeğim!
Evet, bu yemek kutusuyla dolaşma kafasına geçen hafta fena girdim.
Sağlıklı yaşam koçu Doruk Güçlü’nün re-shape programına dahil oldum ve an itibariyle fark ettim ki bir buçuk kilo erimişim.
Peki yemek kutusuyla dolaşmak nasıl bir şey?
Hiç kolay değil! Eğer öğün saatine daha varsa bir kere buzdolabı bulmak zorundasın, yoksa yandın!
Ayrıca seni kutuyla gören herkes soruyor, “O kutuda ne var?” diye...
Bakalım kutu kutu pense hallerim daha ne kadar devam edecek?
“Durumlar hassas, serginiz iptal” kafası
Kaçırmışım, İstanbul Art News sayesinde öğrendim.
Sanattaki sansür kafasına son zamanlarda bir de sansürümsü kafası eklenmiş!
Sansürümsü şu
demek:
Sanat eserlerini sergileyen kurumlar ya Türkiye’nin değişken siyasi ortamını ya da içinde bulunduğumuz hassas durumları bahane ederek bazı sergileri iptal etme yoluna gidiyormuş.
En güncel iki örnek de şu:
◊ Aksanat’ın Uluslararası Küratör Yarışması’nın kazananı Katia Krupennikova’nın Post-Peace
sergisi Ankara’daki terör saldırısının ardından iptal
edilmiş.
◊ Volkan Diyaroğlu’nun içinde Kürtçe metin olan ve sünneti işleyen sergisini ise Bozlu Art Project “kurumsal hassasiyetler” gerekçesiyle “yayından kaldırmış”.
Yani artık sansüre kılıf hazır:
“Üzgünüz sevgili sanatçı, Türkiye’nin ortamı şu an çok hassas, serginizi bünyeler
kaldıramayabilir.
O yüzden en iyisi yol yakınken iptal edelim...”
Bu kafayla sanata destek olunur mu Allah aşkına?
Paylaş