Paylaş
Madrid’de şu ana kadar gezdiğim birkaç mekanda dikkatimi celbeden şu oldu.
Güya sigara yasağı var, ama nerede uygulanıyor/nerede uygulanmıyor ya da neye göre; hani kestirmek mümkün değil.
Bir restorana girdik mesela. ıçmek serbestti. Bir başkasında ise sadece belli bir alanda içilebiliyordu.
Popüler kulüplerinden birine gittik. Her yerinde içiliyordu.
Üç yıldır burada yaşayan Betül’e sordum, “ıspanyollar pek yasak takmıyor galiba” diye. Meğer yumuşak geçiş yaşanıyormuş.
Çok katı değilmiş kurallar. ışletmeci biraz da kendi inisiyatifini kullanıyormuş. Cezalar çok uygulanmadığı için işletmeci “okey” dedi mi, herkes başlıyormuş içmeye.
Mesela tipik, eski restoranlarda içmek tamamen serbestmiş.
Ama daha modern yerlerde yasak. Nasıl bir alakaysa artık...
Temmuzda sigara yasağı bizim mekanlarda da başladığında galiba böyle şeyler yaşayacağız. Kimi yer kurallara uyacak, “aman abi gözünü seveyim içme” diyecek müşterisine. Kimisi takmayacak, gözü kara olacak.
İspanyollarınki gibi, bu kez sigara yasağının Türkçesine hazır olun yani. Hayli eğlenceli olacak.
KLİP ATLASI: Portecho / Studio Plastico
Şimdiye kadar sadece belli bir kesimin dinlediği Portecho, son albümünün ilk hit parçası Studio Plastico’ya çektiği kliple bir anda herkesin dikkatini çekti.
Klip gerçekten üzerinde konuşulmaya, yazmaya değer.
Uzun süredir böyle kışkırtıcı bir klip yoktu yerli piyasada.
O yüzden klip atlasına da ister istemez ara vermiştik.
Studio Plastico’ya gelince... Aslında klip basit. Bir tane kadın var. Altında mini etek, üstünde çarşaf. Sadece gözleri ve bacakları ortada yani.
‘Altı kaval üstü şişhane’ dediklerinden. Bu kadının görüntülerinin yanı sıra bir de grup elemanlarının stüdyo görüntülerini görüyoruz arada. Klip bundan ibaret.
Şarkının sözlerine göz atınca aslında bu yarı çarşaflı kadının konuyla direkt alakası olmadığını fark ediyorsunuz. Sadece o da bahsedilen sahteliğin, o muhteşem gülüşün/gözlerin bir unsuru malum kadın ya da tam tersi:
İki tarafın sahteliğinin tek bedende vücut bulmuş hali.
Neyse ne, sonuçta ilgi çeken bir klip. Kadının yürürken tavrı, stüdyoya girdikten sonra dans edişi filan; uzun zamandır gördüğümüz en kayda değer ve güncel politik klip. Yönetmen Berkun Oya’ya on üzerinden dokuz.
Bu arada Portecho’nun yapımcısına sordum, “Klip dolayısıyla endişeleri var mı grubun?” diye.
Hani olur mu olur, ortalık “yanlış anlamak isteyenlerle” dolu. “Sataşma ya da kışkırtma yok. Sadece bir tespitte bulundukları için çekinceleri yok” yanıtını aldım.
Kuşatma altındaki Aysun'a tam destek
Aysun Kayacı bir anda ne acayip bir hikayenin başkahramanı oldu öyle.
Düne kadar hem fiziği hem de aklı yerinde yükselen bir televizyon karakteriyken şimdi ailevi sorunlar, baba travması ve daha da önemlisi Seda Sayan’la çarpışıyor.
Seda Sayan’la çarpışmak hele, babadan daha zor.
Baksanıza hemen Aysun’a “alnını karışlarım” demiş ablamız, “Türkiye’nin en güvenilir ismine bunu nasıl söylerrr” (tam bu noktada Kenan Doğulu’nun “güvendiğim dağlara karlar mı yağdı” nakaratlı “Ara Beni Lütfen” şarkısını mırıldanmakta fayda görüyorum).
Tüm bu saçmalıklar olup bittikçe, kızıp tükendikçe Aysun’un diline doladığı bir Amerika’sı var. Bir an önce Amerika’ya gitmek, hatta yerleşmek istiyormuş.
Empati kurunca anlıyorum. Amerika onun için bir kaçış, bir rahatlama yeri.
Sonuçta geçmişi onunla uğraşıp durdukça ilerlemesi mümkün değil.
Bunun farkında. Ve o yüzden, eğer istemiyorsa babasına baba dememekte, onu susturmakta, sadece ve sadece kendi hayatını sürdürmek istemekte sonuna kadar haklı...
Paylaş