Sezon finali bekler gibi

Önceki gece saat 23.00 civarı...

Haberin Devamı

Bir arkadaşımız akıllı telefondan başını kaldırdı ve heyecanla masadakilere şöyle dedi:
“Emniyet’e saldırı düzenlenmiş.”
Kendisine gayet sakin ve biraz da ukala bir tondan yanıt verildi tabii:
“O olay akşam altıda gerçekleşti. Yeni mi öğreniyorsun?”
“A evet ya” dedi arkadaşımız, Twitter’daki haberlere göz gezdirmeyi sürdürerek...
Sonradan bu muhabbet tuhaf geldi.
Artık akşam altıda gerçekleşmiş bir olay, memleketteki hızlı gündem dolayısıyla üç-dört, hatta yarım saat sonra eskiyor, hiçbir etki yaratmıyor.
Salı günü yaşananları düşünün.
Belki de o gün olanlar şu an herkese altı ay önce gerçekleşmiş hissiyatı veriyordur, kim bilir?
Çünkü serseme döndük.
“Paramparça” dizisinden beter bir haldeyiz.
Bir bölümde bin tane şey yaşayan ve anında yeni durumlara/ruh hallerine hızlıca adapte olan o karakterlerden daha idmanlıyız. Orası kesin (bilgi).
Daha fenası, sezon finali gelse de dağılsak havasındayız...

Haberin Devamı

Nükleer çocuklar

Elektrik kesintisinin ertesi günü sokaklardaki billboard’ları kaplayan bir reklam dikkatimi çekti:
Güçlü Türkiye’nin yeni enerjisi Akkuyu Nükleer.”
Akkuyu’ya yapılacak nükleer santralin müjdelendiği, bu yatırımla gurur duymamız gerektiğinin altı çizilen reklamın tek görseli çocuklardı.
Bisiklete binen, gülümseyen çocuklar...
Nükleer santrali sempatik kılmak, akıllarda pozitif algı yaratmak için çocukları kullanmak...
İnsanın aklına Çernobil’den, yakın zamanda Fukuşima nükleer santral kazasından etkilenmiş çocuklar geliyor.
Fukuşima’ya 55 kilometre uzaklıktaki Koriyama’daki çocukların kaza nedeniyle üç yıldır sokakta oynamaktan çekindiği, çocukların dışarıda oyun oynama sürelerinin radyasyon tehlikesi nedeniyle kısıtlandığı o haberler...
İşte bu yüzden sevgili okur, “En azından çocukları kullanmasalardı!” diye hayıflanıyorsun.
Böyle çaresizce. Öfkeyle...

Sabah sekize kadar eğlence

Tüm bu karmaşada sosyal hayat hız kesmedi, aksine insanlar kendini daha çok dışarıya attı, birbirleriyle daha çok etkileşimde olmak istedi.
En azından benim gözlemim bu yönde.
Şehrin en popüler buluşma noktası Lucca’da mesela, oturacak masa bulmak mümkün değildi.
Emirgan’daki Gizli Kalsın’da ise bir kez daha oyuncular zirvesi yaşandı.
Mekanın küçük sahnesinde arka arkaya şu isimler sahneye çıkıp şarkı söyledi: Çağatay Ulusoy, Serenay Sarıkaya, Berrak Tüzünataç, İlker Kaleli...
Hani hepsini peş peşe görünce “Keşke müzikal yapsalar” diyor insan.
Bu arada Berrak’ın sesi pek beğenilmedi mekandakiler tarafından.
Oyuncuların gece yarısı başlayan eğlencesi ise sabah sekize kadar sürdü. Onu da belirtmiş olalım.

Haberin Devamı

Julianne Moore krizi yönetilemedi

Kültür Bakanlığı istediği kadar, “O reklam ajansımızın projesi, biz gerçekleştirmedik. Bakanlığımızın deklarasyonu değildi, ajansa aitti. Biz geçen yıl bunun gibi 30 tane film çektirmiştik” desin, yükü üzerinden atmak istesin.
Olan oldu, akıllarda kalan artık şu: Julianne Moore’lu tanıtım filmini Bakanlık beğenmedi.
Julianne Moore bu, Oscar’lı oyuncu.
İster beğenin ister beğenmeyin. Hatta depresif rollerin kadını deyin.
Sonuçta herhangi biri değil. Hiçbir zaman da olmadı.
Yarıda kalan bu tanıtım filmi projesi yüzünden şimdi daha da kötü tanındık.
Kısacası Julianne Moore krizi hiç ama hiç iyi yönetilemedi.

Yazarın Tüm Yazıları