Sevgili olmayalım, takılalım...

Bu yıl Sevgililer Günü daha mı sakin geçti memlekette, yoksa bana mı öyle geliyor?

Haberin Devamı

Sevgili olmayalım, takılalım...

Naçizane bir sosyal hayat gözlemi: Çoğu kişinin aklına bile gelmedi Sevgililer Günü.
Giderek demode olması bir yana galiba Sevgililer Günü işlevini de yitiriyor.
Çünkü artık sevgili bulma derdinde değil, takılmanın peşindeyiz.
Yeni neslin olayı tümden bu.
Bizim nesle de geçti bu vaziyet.
Herkes sadece takılıyor.
Ne demek takılmak?
Birbirimizi yormayalım, üzmeyelim demek...
Birbirimize sorumluluk yüklemeyelim demek...
Birbirimizi sürekli arayıp sormayalım demek...
Arada bir başkalarıyla da görüşelim, özgür davranalım demek...
Uzun vadeli planlara değil, anı yaşamaya odaklanalım demek...
Birçok şey demek yani.
Hangisini seçerseniz.
Herkese göre değişiyor takılmanın anlamı.
Eğer takılmayı reddedenlerin diyarındansanız, o zaman size sokak sanatçısı Banksy’nin geçen hafta Bristol’deki bir apartmanın duvarında ortaya çıkan son eserindeki gibi sapanla çiçekler fırlatalım.
Bir nebze iyi gelir kırık gönüllere.

Haberin Devamı

Sevgili olmayalım, takılalım...

Dekorasyon dünyasının yeni dertleri

Frankfurt’taki fuar alanı Messe devasa bir alan. Git git bitmiyor.
Sordum, tam 310 bin metrekareymiş.
Benim Messe içinde fink atmamın sebebi ise Ambiente fuarıydı.
Dekorasyon ve tasarım dünyasına dair ne ararsan vardı Ambiente’de.
Zaten Paris’teki Maison&Objet’den sonra en önemli dekorasyon fuarı.
Koca fuarın özetini bir çırpıda satırlamak zor, ama bazı şeylerin altını hemen çizebilirim:
◊ YENİ DERT... Mesela bir Japon markası vardı, Kenko diye. Spor salonunda kullandığımız ağırlıklar var ya. İşte o ağırlıkları yeni bir forma sokmuş bu marka.
Ahşap ve metal karışımı bir tasarımla. O kadar şık olmuş ki ağırlıklar, oyuncak gibi.
Yeni dert bu artık: Butik ol, sadece bir alana yönel ve tasarımda uç uçabildiğin kadar. İlla ki bir alıcı bulursun.
◊ İKİNCİ YENİ DERT... Rain diye bir tasarım stüdyosu vardı. Brezilyalı bir stüdyo. Yüzme havuzu adını verdikleri bir sehpa yapmışlar, bakmaya doyamadım!
Hem fonksiyonel bir ürün hem de oyuncak gibi. Çoğu sanat eserinden de daha iyi bir sanat eseri.
Dekorasyon dünyasının ikinci yeni derdi de bu: Artistik ol, oyuncaklı olmaya önem ver ama işlevi de unutma.
Yani her şey bir arada!
Zor iş.
◊ SON BİR ŞEY DAHA... Bol bol trend konuşmaları da vardı fuarda. Yakın gelecekte bizi bekleyen tasarımlar üzerine. O konuşmaların da özeti şuydu:
Trendleri belirleyen şey ihtiyaçlar.
Artık herkes sürdürülebilir ve organik tasarımın peşinde.
Bu yüzden de materyaller yumuşuyor. Yeni tasarımların materyallerinde sertlik yok. Alabildiğine yumuşak her şey. Varla yok arası. Hatta meditatif.
Yormayan tasarımlar trend olacak yani.
Özeti bu: “Çünkü artık şehir hayatı öyle yoruyor ki, insanların sert tasarımlar görmeye tahammülü yok.”

Haberin Devamı

Şehirde konuşulanlar

YEMEKLERİYLE... Karaköy’deki Sub Otel’in girişine açılan Foxy bugünlerde yemekleriyle en çok konuşulan restoranlardan.
Çünkü mekanın mutfağında Neolokal’in şefi Maksut Aşkar var.
Maksut’un burada yaptığı yemekler Neolokal’den farklı.
Daha küçük tabaklar ve daha şarap eşliğinde atıştırmalıklar...
KİŞİ SAYISIYLA...
Arnavutköy’deki
Rise n’ Fall ilginç bir özelliğiyle konuşuluyor.
Yemeğe sadece 37 kişi almasıyla. Çünkü içeride kapasite bu kadarmış, bu rakamın üstüne çıkamıyorlarmış.
O yüzden mekanın
adı “Lokanta 37”ye
bile çıktı.
VIP BÖLÜMLERİYLE...
Maslak Oto Sanayi’deki yeni Klein’a gittiğimde fark ettim.
VIP bölümün bir de üst VIP’si daha var. Üst VIP’den alt VIP’e geçiş yapabiliyorsun ama alttan üste maalesef!
Hangi kritere göre üst ve alt diye ayrılmış VIP alanlar bilmiyorum. Ama mekanın hâlâ en güzel yanı ortada herkesle beraber coşulan demokratik pist alanı.

Yazarın Tüm Yazıları