Paylaş
Maas’ın son zamanlarda üzerinde sıkça durduğu “Green Dip” adlı bir projesi var.
Projenin ana damarı kısaca şu:
Şehirleri ormanlaştırmak.
Hayır, Maas parkların çoğaltılmasından filan bahsetmiyor.
Ya da yeni yapılan binaların eskilere göre biraz daha fazla yeşil alana sahip olmasından da...
Şehirlerdeki başrolün tamamen yeşile verilmesini öneriyor Maas.
Tasarımların bundan sonra ona göre yapılmasını, iç mekanların dahi bitki örtüsüne sahip olmasını...
Hani şu kıyamet sonrasını konu alan filmleri düşünün.
Uzun süre kullanılmayan şehirler bir süre sonra ormana döner ya.
Binalar bitki örtüsüyle kaplanır.
İşte Maas’ın söylediği onun daha kontrollü ve akıllıca hazırlanmış hali.
Yakında “Green Dip”in kitabını çıkaracak olan ünlü mimar, bu projenin iklim krizini önleme konusunda yardımcı olacağını da söylüyor:
“Gezegenimizdeki tüm farklı biyom türlerini ve her birinde gelişen bitki türlerini, şehirlerimizi yeşillendirmenin temeli olarak araştırdık.
Bitkiler ve ağaçlar karbondioksit emisyonlarını dengelememize, şehirlerimizi soğutmamıza ve biyolojik çeşitliliği desteklememize yardımcı olabilir.
Araştırmamızın sonuçları çarpıcı: Green Dip ile dünya çapında 0.75 derece soğutma etkisi elde edebildik. Bu çok önemli.”
Bize dönüp bakmak umut kırıcı
Maas’ın söylemi umut verici ama bir yandan kendi halimize dönüp bakmak umut kırıcı.
Misal: En eğitimlimiz bile yeşili sevmiyor aslında.
Önceki gün Çanakkale’nin Ayvacık ve Küçükkuyu’ya bağlı köylerinde geziniyorum.
Bu köylerde şehirdeki hayatını bırakıp köye yerleşen ve burada ev yapanlar hayli fazla.
Uzaktan o evlerden birini gördüm ve gözlerime inanamadım:
Koca bir ev yapılmış.
Yetmemiş, evin arazisinin alt taraça kısımlarına gereksiz yere üç set beton duvar yapılmış.
Beton duvarlar devasa. Sanırsın hapishane inşa ediliyor. Nasıl çirkin bir yapı anlatamam.
Köylü hayatta böyle bir şey yapmazdı oraya, ama şehirli gelip yapıyor işte.
Kendi kendine yetebilen oteller geliyor
Neyse, eninde sonunda aklımız başımıza gelecek diye düşünüyor ve açılmasını heyecanla beklediğim bir otelin haberini veriyorum şimdi size:
Norveç’te, kuzey kutup dairesinin de kuzeyinde konuşlanan Svart.
2021’de tamamlanıp açılması beklenen otel şimdiden “dünyanın en fütüristik oteli” unvanına layık görüldü bile. Otel sadece göz kamaştıran tasarımıyla fütüristik olarak adlandırılmıyor.
Daha farklı bir özelliği var: Svart, yüksek enerji verimliliği standartlarına göre tasarlanıp inşa edilen dünyanın ilk pozitif enerji oteli.
Bunun anlamı şu: Otel yıllık enerji tüketiminin yüzde 85’ini korumayı hedefliyor.
Tüm operasyonunu hali hazırda güneş enerjisinden karşılayacak.
Açıldıktan sonraki hedef ise beş yıl içinde şebekeden tamamen çıkmak.
Yani elektrik ve atık yönetimi açısından kendi kendine yeterli duruma gelebilmek...
Dahası, Svart’ın tüm tasarımı doğaya düşük etkiye sahip olarak planlanıyor.
İnşaat mümkün olduğunca yerel malzemelere dayanıyor ve tüm malzemeler katı sürdürülebilirlik kriterlerine tabii.
Paylaş