Paylaş
◊ CADDEBOSTAN’DA BİR GALERİ
Caddebostan’da, Bağdat Caddesi’ne paralel sokakta, mazisi henüz çok yeni bir sanat galerisindeyim.
Galerinin adı 11.17.
Bağdat Caddesi ve civarı bir kentsel dönüşüm cenneti gibi geliyor bana.
Galerinin olduğu sokak da öyle. Tüm apartmanlar yenilenmiş.
Hepsi birbirine öykünmüş, klon apartmanlar...
Eskiler arada hemen sırıtıyor. Garip bir his. Zaten:
Azınlıkta kalan hemen fark ediliyor.
Galerinin kurucularından Pertev Kökdemir anlatıyor:
“Bu sokaktaki tüm binaların yıkılıp yeniden yapılışını seyrettim diyebilirim.”
O an hatırladım:
Eski apartman yıkımları esnasında oluşan tozlardan duyulan rahatsızlık bir ara sıkça konuşulurdu.
Bu civarda oturanların en büyük dertlerinden biriydi bu...
Yeni sergisine hazırlanan galeri 11.17 içinde dolaşırken Ahmet Rüstem’in işlerinden birinin önünde duruyorum.
Eser de azınlıkta kalan eski apartmanlar gibi, diğer eserler arasında hemen fark ediliyor.
◊ MODERN PUB: TOWNHOUSE
Caddebostan’dan Suadiye’ye uzanıyorum.
Bu kez bu civarın en popüler mekanındayım:
The Townhouse.
Yıkılıp yeniden yapılan kentsel dönüşüm apartmanlarından birinin altında Townhouse.
Buraya bir yıl önce ilk geldiğimde şöyle yazmışım:
“Sidney’in Watsons Bay’inde gördüğüm, spor şık diye tariflenebilecek ‘pub’ları andırıyor The Townhouse. Zaten iki genç (ve abi-kardeş) patronu Eren ve Kerem Canatar da modern pub’ların izinden gitmiş The Townhouse’u yaratırken”.
Bir yıl aradan sonra, yine bir hafta ortası gittiğim Townhouse tıka basa doluydu.
Hatta kapıda bekleyenler vardı.
Mekanın bu başarısına gerçekten bravo.
Peki ne yiyip ne içtik?
Mekanın iddialı ana yemeklerinden Wellington’ı tüm masa olarak paylaştık.
Yolunuz düşerse mutlaka deneyin derim...
◊ “TABAKLARIMIZ PAYLAŞIMLIK”
Nitekim tabak paylaşmak artık tüm masaların olmazsa olmazı.
Hem daha ekonomik hem de birkaç çeşit birden tatma imkanı var.
Dahası, mekanlar da bunu fark etmiş durumda.
Garsonlar her yerde buna yönlendiriyor.
“Tabaklarımız paylaşımlık” diyorlar ya da “Birkaç tane birden söyleyin, paylaşırsınız.”
Lakin şu da bir gerçek:
Çok fazla paylaşımlık tabak söyleyince ipin ucu bazen ekonomik olarak kaçabiliyor.
◊ DÖNÜŞ SAATİ 22.30
Eğer gece dışarıdaysam, eve dönüş saatim en geç 22.30 filan olmaya başladı.
Sosyal hayatı seven çoğu arkadaşımda da durum aynı:
“Daha fazla uzatıp ne yapacağız, hadi eve dönelim” duygusu hakim artık.
◊ TRİLYE ÇEKİLDİ
Bir adet “bir türlü olamadı” haberine buyurun:
Ankara’nın meşhur Trilye’si yaklaşık iki yıldır Bebek’te şube açmaya uğraşıyordu.
Açıldı, açılacak derken sonunda Trilye’nin söz konusu projeden çekildiğini duydum.
◊ O KURALA EN ÇOK UYAN
Masalar arası sosyal mesafe kuralına keskin bir şekilde uyan iki İstanbul mekanını açıklıyorum:
Elif Yalın’ın mekanları Mangerie ve Delicatessen.
Geçen haftalarda bu iki mekana peş peşe gittim.
Her ikisinde de masalar arası boşluk hiçbir mekanda olmadığı kadar fazla fazlaydı.
◊ GİZLİ BARLARDA DURUM
Chicki Boom açılmış, bir gece oraya uğradım. İçeride pek az kişiydik.
Doğruya doğru: Buranın 80’ler kafası müziğini özlemişim.
Bu arada -ben hiç gitmedim ama- Gizli Kalsın’da da canlı müzik performansları gece 24.00’den önce başlayıp bitiyormuş.
Gizli Kalsın’ın geceyarıları artık akşam erken saatlerde yaşanıyor yani.
◊ BEGÜM KHAN’IN MAĞAZASI
Mücevher tasarımcısı Begüm Kıroğlu’nun markası Begüm Khan’ın Nişantaşı’nda açtığı mağaza tam bir sanat galerisi gibi.
Tüm detaylar uzun uzun incelenesi. Mağazanın başrolündeki yeşilin nefis tonu ise Floransa’daki Gucci Osteria’yı anımsatıyor.
Paylaş